Baykal'ın avukatı Muzaffer Yılmaz'ın açtığı davanın dilekçesinde, ''Bayraktar'ın, çeşitli basın-yayın organlarında verdiği röportaj ve çıkan haberlerle, gerçek dışı, iftira ve hakaretlerde bulunması nedeniyle Baykal'ın kişilik haklarının ağır şekilde ihlal edildiği ve siyasi itibarının zedelenmek istendiği'' kaydedildi.
Bayraktar'ın, 7 Mart 2011'de çeşitli basın yayın organlarında ve internet sitelerinde yer verilen haberlerinde, ''Baykal'ın kendisini elle ve ağızla taciz ettiğini, kendisini odadan zor attığını ifade ettiği'' belirtilen dilekçede, ''Tüm bu ifadeler gerçek dışı ve yalandır. Müvekkile (Baykal) yapılan iftira önceden düşünülmüş ve uygulaması gerçekleştirilmiş planlı bir senaryonun hayata geçirilmesidir'' ifadeleri kullanıldı.
Bayraktar'ın ifadelerinin tutarsız, olayların düzmece ve gerçek dışı olduğu kaydedilen dilekçede, şöyle denildi:
''Görsel basında gazeteciliğini ve kendisini öve öve bitiremeyen davalının (Bayraktar) telefon dinleme kararı alınması ve telefonlarının dinlenmesi ihtimali çok yüksek olan kişilerle sözde olayı paylaşması ve bunu yine CHP üst yöneticilerine sözde anlatması inandırıcı değildir. Tüm bunlar önceden planlanmış bir oyunun tamamlanmasına yönelik sanal delil ve şahit oluşturma senaryolarıdır.
Olayın bir başka yönü de yaşadığını iddia ettiği olayları savcılık ve yargı mercilerine taşımaması ve yargı mercilerine taşınmayan takibi şikayete bağlı anlatımlarının Ergenekon savcıları tarafından dosyadan tefrik edilmeyip, kişilerin kişisel hayatlarına ilişkin iddiaların dinleme kayıtlarından yok edilmesi gerekmesine rağmen, tüm görüşme ve soruşturma bilgilerinin basına servis edilmesidir. Böylece senaryonun uygulanarak piyasaya sürülmesi tamamlanmış olmaktadır.
Davalının iddiaları hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı gibi, Sayın Deniz Baykal hedef alınarak CHP içerisinde kavga çıkartılmasından siyasi olarak nemalanacak olanlar da bellidir. Davalı, bu olayda kullanılmıştır.''
Dilekçede, Bayraktar'ın iftirasının basında manşetten verildiği vurgulanarak, ''Esasen Bayraktar da gazeteci olduğunu iddia etmesi nedeniyle böyle bir iftiranın manşetlere taşınacağını çok iyi bilmektedir. Bayraktar, kasten, bilinçli olarak Sayın Baykal'ı hedef almış ve birilerinin yazdığı senaryoya sonuna kadar sadık kalarak, rolünü çok iyi oynamıştır'' denildi.
-''İFTİRALARINI İSPAT ETME OLANAĞI''-
''Deniz Baykal'ın, Bayraktar'a beyanlarını ve iftiralarını bu davayı açarak ispat etme olanağı tanıdığı'' kaydedilen dilekçede, ''Bayraktar, elle ve ağızla tacize uğradığını ispat etmek zorundadır'' ifadesi kullanıldı.
Baykal'ın Türk siyasetindeki yeri ve konumu, Bayraktar'ın kendi ifadesiyle Türkiye'nin en başarılı gazetecilerinden biri olduğu, Ankara'nın en lüks semtlerinde yaşayıp paraya ihtiyacı olmadığı, hakaret ve iftira içeren beyanlarının günlerdir manşetlerden verildiği ve canlı yayınlarda saatlerce bu konu üzerinde açıklamalar yaptığı dikkate alındığında, talep edilen 20 bin liralık manevi tazminat miktarının fahiş olmadığına da dilekçede yer verildi.
-AVUKAT YILMAZ'IN AÇIKLAMASI-
Baykal'ın avukatı Muzaffer Yılmaz, yaptığı yazılı açıklamada, ''Bayraktar'ın, gazeteci kimliğini kullanarak, Türk siyasi hayatının en önemli unsurlarından olan müvekkili Baykal'a çok çirkin bir iftira attığını'' öne sürdü.
Baykal'ın, özel ve siyasi yaşamı boyunca Türkiye'ye ve CHP'ye faydalı olmayı birinci öncelik olarak gördüğünü belirten Yılmaz, müvekkilinin, bugüne kadar böylesine çirkin bir iftiraya maruz kalmadığını kaydetti.
Yılmaz, ''Bayraktar; kasten, bilinçli olarak müvekkili hedef almış ve birilerinin yazdığı senaryoya sonuna kadar sadık kalarak, rolünü çok iyi oynamıştır. Sayın Baykal, sözde gazeteci bayana beyanlarını ve iftiralarını bugün açmış olduğumuz 20 bin liralık manevi tazminat davasında ispat etme olanağı tanımaktadır'' ifadelerini kullandı.