AHMET KEKEÇ - STAR - Rahatsız ediyor
Nedim'i tanırım. Arkadaşımdır... Darbecilerle, çetelerle, hiç işi olmadı... Demokrattır, meşruiyetten yanadır. Gazeteciliğini beğenmeyebilirsiniz, bazı araştırmalarını önyargılı bulabilirsiniz. Üslubundan hoşlaşmayabilirsiniz. İsmi, bilgisi hilafına, birtakım ajandalara da geçmiş olabilir. Ama bu, 'terör örgütü üyesi' olduğu anlamına gelmez. Yazıktır. Bühtandır. Gözaltına alınmadan birkaç gün önce konuşmuştuk. Soner Yalçın'ı hiç tanımadığını, iddia edildiği gibi Hanefi Avcı'yla bir teşrik-i mesaisi olmadığını söyledi. Soner Yalçın'ın bilgisayarına sızdırıldığı öne sürülen belgede adı geçtiği için de öfkeliydi; 'Hayatta tanımadığım, düşüncelerine katılmadığım Soner Yalçın hakkında, ismimi kullandığı için suç duyurusunda bulundum. Yakasını bırakmayacağım' dedi. İhtimal ki, mahut belgede adı geçtiği için gözaltına alındı. Bilmiyorum... Bu gibi durumlarda, 'bekleyelim, görelim' denir. Bekleyelim de, Ergenekon'un 'bir numaralı sanığı' dışarıda, elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Ama 'bekleyelim, görelim' denilen gazeteciler üç yıldır tutuklu. Bu da beni çok rahatsız ediyor.
ALİ BAYRAMOĞLU - YENİŞAFAK-Fiilen kabul edilemez
Ahmet Şık'ı yıllardır tanırım. Fikirlerimiz zaman zaman kesişmiş zaman zaman ayrışmıştır. Onun düzgün ve dürüst bir gazeteci olduğundan hiçbir şüphem yoktur. Ergekenon davasıyla ilgili gözaltına altına alınması aklımı da vicdanı mı da her anlamda, her açıdan rahatsız eder. Nedim Şener hayatta olduğum sürece asla affetmeyeceğim bir isimdir. Girdiği kavgada Dink dosyasını kullanmış ve işi, dilini bana uzatacak 'iktidarı korumak için Dink cinayetinin kimi sorumlularını hasıraltı ettiğimi' ima edecek kadar ileri götürmüştür. Ancak benim gözümde o da önce bir gazetecidir. Kaldı ki, bugün bu gazetecilerle ilgili olumlu ya da olumsuz ne düşündüğümün hiçbir önemi yok. Bu iki gazetecinin başına gelen, fiilen kabul edilemez, sembolik açıdan anti-demokratik bir durumdur. Bugün yaşananların eğer Ergenekon davasıyla alakası varsa bizim vicdanlarımızdaki Ergenekon davasının anlamı düşüyor. Eğer bu gözaltıların Ergenekon davasıyla ilgisi yoksa,
o zaman bu dava vesilesiyle ortalığa otoriter bir koku yayılıyor.
AHMET ALTAN - TARAF -Şık'ı duyan şaşırdı
'Ergenekon'un medya bacağını yakalıyoruz' diye gidip Oda TV'nin elemanlarıyla, polisle ilgili kitaplar yazmış muhabirleri yakalarsanız, kuşkulu sorular yaratırsınız. Üstelik gözaltına alınanlar arasında öyle bir isim var ki duyan herkesi şaşırtıyor. Ahmet Şık. Şık, Ertuğrul Mavioğlu ile Ergenekon konusunda en dürüst, en açıklayıcı kitaplardan birini yazmış bir gazeteci. Nokta dergisinde, 'Darbe Günlüklerini' ortaya çıkartan ekibin önemli bir parçası... Böyle bir adamı gözaltına alıyorsanız, elinizde onun Ergenekon üyeliğiyle ilgili 'Oda TV'nin bilgisayarlarında onun yeni kitabının kopyalarını bulduk'tan öte, çok ciddi ve inandırıcı kanıtlar olması gerekir. Ahmet Şık, 'Ben kitabımı Soner Yalçın'a göndermedim' diyor. De ki gönderdi. ...Ergenekon üyeliği, 'kitap gönderme' düzeyine mi düşürülecek? Polisle ilgili bir başka kitap yazmış olan Nedim Şener'in de bir 'intikama' kurban gittiği ileri sürülüyor. Demokrasinin ve hukukun hüküm sürdüğü hiçbir ülkede bir gazeteci, bir yazar, bir muhabir, yazdıklarından, fikirlerinden dolayı 'örgüt üyesi' diye gözaltına alınamaz.
RADİKAL - AKİF BEKİ - Suskun kaldım
HUZURSUZUM; susmakla konuşmak arasında kararsız kaldım. Gözaltılar karşısında susarsam fikrin namusuna halel getirmekten, konuşursam gazetecilik kisvesi altında işlenmiş bir suça ortak olma ihtimalinden korkuyorum. Soruşturmayı yürüten savcılara sesleniyorum, iki yanlıştan birine düşmekten kurtarın beni. Nedim Şener, Ahmet Şık, Yalçın Küçük ve diğerleriyle ilgili elinizde her ne maddi delil varsa, beklemeden açıklayın. Beklemeye tahammülüm yok, acilen ikna edilme ihtiyacı içindeyim... Savcılığa ifade vermeye çağrılabilecekken, elinde silah değil kalem tutanların şafak baskınlarıyla gözaltına alınmasını hoş karşılayamam çünkü. Yalçın Küçük, Nedim Şener tarzı gazeteciliğe söyleyecek bir dünya lafım var ama dün sabahtan itibaren diyemiyorum artık. Onların özgürlüğüyle birlikte benim konuşma hakkım da elimden alındı.