Basın Konseyi’nden İstifa Ediyorum...
Önceki gün Cumhurbaşkanı’nın huzurunda bu konuşmayı yapan sizce kim:
“…Sayın Cumhurbaşkanım… Göreve seçilmemin ardından gösterdiğiniz teveccüh nedeniyle teşekkür etmek ve bilgi sunmak amacıyla size ilettiğimiz ziyaret talebimizi kabul ettiğiniz için şükranlarımı sunuyorum. (..…) Sayın Cumhurbaşkanımız… Sizi ziyaretimizin esas sebebi gösterdiğiniz teveccüh için teşekkür etmek ve bilgi vermek olsa bile……”
*
Türkiye’de basın özgürlüğünün artık esamisinin kalmadığı, gazetecilerin evlerinden toplatıldığı, yazarların televizyonlara çıkıp “korkuyoruz” dediği, yarın kimlerin götürüleceğinin belli olmadığı günde, Çankaya’ya çıkmış “teveccühe teşekkür” sunan:
Basın Konseyi…
*
Basın Konseyi’nden istifa ediyorum…
Böyle bir konseyin ne benim, ne de basının özgürlüğünü savunamayacağını anlayacak kadar aklım vardır…
Tabii ki “teveccühe teşekkürün” sonlarında tutuklu gazetecilerden söz ediliyor, ayıp olmasın artık…
Söyler misiniz; Türkiye’nin bu hale gelmesinde gerekli olan tüm yasaların altında kimin imzası var?.. Bir tekini bir gün bile bekletmeden ve asla tereddüt etmeden imzalayan kim?..
Kim bu yok ediş döneminin zirvedeki simgesi?..
Gitmiş kime derdini anlatıyorsun usta?..
*
Aynı gün, aynı saatlerde açıklanan AB raporunda; Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı dünyaya duyurulurken…
*
Geçtik basın özgürlüğünü, gazetecinin var olma, bilgisayarının başında oturma, masasında çalışma hakkı mı kaldı?..
Sabahları evinde uyanma…
Gece başını yastığına koyma…
Yüzünü kaldırıp güneşi görme hakkı mı var?..
*
Niye böyle yapıyorsunuz ustalar?..
Niçin?..
Orada mı aranır hak, hukuk, adalet, demokrasi, gazetecinin bağımsızlığı, basının özgürlüğü?..
Olmadığı yerde…
Yok edildiği kapıda..
Silin Basın Konseyi listelerinden adımı…
Fişlemelerde yeterince var…