Gazetecilerin tutuklanması dünya basını tarafından basına yönelik susturma olarak değerlendirildi
Ergenekon operasyonu kapsamında aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık, Doğan Yurdakul’unda bulunduğu gazetecilerin tutuklanması insan hakları örgütleri ve dış basın tarafından basına yönelik susturma olarak değerlendirildi. Batı basını, haberlerinde Türkiye’de basın özgürlüğü konusundaki gerilemeye dikkat çekti.
Merkezi New York’ta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye’de gazetecilere yönelik son tutuklamaların kaygı verici olduğunu belirtti. Örgüt daha önce de çeşitli defalar fikir ve ifade özgürlüğü konusundaki endişelerini kamuoyuyla paylaşmıştı. Örgütün Türkiye raportörü Emma Sinclair-Webb, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, Türkiye’de hem ceza kanunu hem de terörle mücadele kanunundaki ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddelerin yarattığı kaygının altını çizdi. Sinclair-Webb, “Tutuklamaları ve gelişmeleri kaygıyla izliyoruz” dedi. Gazeteci Şık ve Şener’in tutuklanmalarının rahatsız edici bir gelişme olduğunu vurgulayan Emma Sinclair-Webb, “darbe planlarının değil, yargı sistemini eleştiren yazıların hedef alındığı” kaygısını taşıdıklarını söyledi.
İtalyan Europa gazetesinde dün yer alan haberde Türkiye’de basın özgürlüğünün tehlikede olduğu vurgulandı. İtalyan siyasetçi ve Değerler İtalyası’ndan Avrupa parlamenteri seçilen Giuseppe Beppe’nin kurucusu olduğu, basın özgürlüğü ve gazetecilerin hakları konusunda yayın yapan Articolo 21 www.articolo21.org adlı sitede yer alan haberler de gazetecilerin susturulmaya çalışıldığı, gelişmelerin Türkiye’deki basın özgürlüğü açısından kaygı verici olduğu belirtildi.
İngiliz Financial Times gazetesi de Türkiye’deki basın özgürlüğüne ilişkin tartışmaları, “Türkiye, Siyasi Eleştirileri Bastırmakla Suçlanıyor” başlıklı geniş haberinde değerlendirdi. Haberde Şener’in yakında tutuklanacağı tehditlerini aldığını yazdıktan iki hafta sonra gözaltına alındığına dikkat çekildi. Birçok insanın ilk başta Ergenekon soruşturmasını, Türkiye’nin askeri darbe tarihine son verme aracı olarak görerek desteklediği görüşüne yer verilen haberde “Ancak dört yılı aşkın bir süre devam eden ve davaların sonuçlandırılacağı yönünde hiçbir işaret bulunmayan bir yargı sürecine ilişkin kuşkular büyüyor” denildi. Şener’in “Ergenekon” sanıklarının çoğunun görüşlerini paylaşmadığını, Hrant Dink ile ilgili kitabında polisin soruşturmasının eksikliklerini gözler önüne serdiğini, Şık’in ise “Ergenekon” soruşturmasının başlatılmasına katkıda bulunan gazetecilerden biri olduğuna dikkat çekildikten sonra şu yorum yapıldı: “Ancak her ikisi, hem Erdoğan’ı, hem de üyeleri sık sık hükümete sempati gösteren ve poliste etki sahibi oldukları inanılan, vaiz Fethullah Gülen’in liderliğindeki güçlü dini cemaati eleştiriyordu.”
Haberde “Bazı tabular şimdi hafifledi ama gazeteciler, Erdoğan’ın hükümetini eleştirmenin zorlaştığını söylüyorlar. Halen varlıklarının birçoğunu satma baskısı altındaki Doğan grubuna empoze edilen büyük vergi cezaları, Türk gazetecileri arasında otosansürü teşvik etti” denildi. Financial Times, “Bazıları, orduyu eleştirmek veya komünizmi desteklemek gibi bazı konuların dokunulmaz olduğu, ancak en azından kuralların açık olduğu dönemi nostalji ile hatırlıyorlar” ifadesini kullandı.