Avukat Turgut Kazan, yaptığı yazılı açıklamada, Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi olarak Genel Sekreter Oktay Huduti ile birlikte Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ı ziyaret ettiğini bildirdi.
Özkan ve Balbay'ın 28 Şubat 2011 tarihinde mesai bitiminde nakledilmelerinin gündeme geldiğini, itirazları üzerine koşullarının aynı olduğunun söylendiğini belirten Kazan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Kabul etmişler. Eşyalar ortak toplanmış ve giderlerken (zulümhaneyi asıl şimdi görecekleri) söylenmiş. Gece 01.00 sıralarında yeni yere getirilmişler. Diğer bütün tutuklular beraberce koğuşlara alınmış ama Balbay ile Özkan bekletilmiş. Herkes yerleştirildikten sonra, eşyalarını ayırmaları istenmiş, İtiraz etmişler 6-7 üst düzey görevli ve çok sayıda gardiyan toplanmış. Zor kullanacağız denilmiş. Doktor ve sağlık görevlileri getirilmiş, düşmanca (hadi arkadaşlar) komutu verilmiş. Ve böyle bir ortamda Balbay bir dış bölümün en ucuna, Özkan diğer dış bölümün en ucuna zorla yerleştirilmiş.''
Özkan ve Balbay'ın her tarafın pislik içinde, sistemlerin çalışmadığı, tuvaletlerin inşaat artığı dolu, ceza için kullanılan hücrelerden de kötü insanlık dışı küçücük, ayrı ayrı bölümlere konulduklarını savunan Kazan, gazetecilerin yanlarındaki 3 bölümün boş olduğunu, dördüncü bölüme geçici olarak açılan kapıdan havalandırmaya çıkacaklarını ifade etti.
Kazan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Yani (cezaevi Avrupa standardı) diye yapıp onay almışlar ama bu uygulama için bir bölümü iptal edip havalandırma çıkışı yapmışlar. Uyduruk bir kapı takmışlar. Altında kocaman boşluk. Silivri'nin ayazı içeriye doluyor. Ortam buz gibi soğuk. Balbay ve Özkan kimseyi görmüyor. Gazete yok, televizyon yok. Büyük olasılıkla binanın kabulü bile yapılmamış, teslim alınmamış. Küçücük bir tuvalet, küçücük bir lavabo var. Tabak, çatal, kaşık orada yıkanacak, tam bir tecrit tam bir işkence.''
Turgut Kazan, uygulamanın, keyfi olarak yapıldığını ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 115. maddesine aykırı bir yaptırım olduğunu savundu.