Gülmek istiyorsanız, lütfen bu yazıyı sonuna kadar okuyun.
Çok yakın bir zaman da, yerel seçimleri de atlattık çok şükür hayırlısıyla.
Bir de muhtarlık seçimleri vardı bununla birlikte.
Ama öyle böyle değil, muhtar olmak için ne kampanyalar, sloganlar.
Zaten bana bunu yazdıran da bu harika sloganlar oldu.
Geçenler de bir gurup arkadaş oturuyoruz.
“Hadi, oy vereceğim belediye başkanı adayı belli de, muhtarlık seçimi için kime oy vereceğimi bilmiyorum” dedim.
“Allah allah, niye bilmiyorsun? Sizin mahallenin muhtarı şu anda kim? “diye sordular.
“Valla bilmem, ben hayatımda hiç muhtar görmedim”, dedim. Şaşırdılar.
“ Uzayda mı yaşıyorsun sen” dediler.
Ne bileyim, ben ne zaman uğrasam ki, öyle sık sık işimde olmaz muhtarlıkta hep içerde sekreter gördüm.
Muhtara ne için gidilir? Bir; İkametgah almak için. İki; Nüfus cüzdan sureti almak için. Üç;??? Üç;????
Bulamadım üçüncüyü. Haaa, buldum buldum, bir de tebligat gelirde, evde kimseyi bulamazsa postacı muhtarlığa bırakıyor zarfı.
Bu arada, postacı var mı acaba hala? Bak bunu düşündüm şimdi. Sahiden, ben uzay da mı yaşıyorum yoksa?
E-mail var, posta, mektup kalktı. Artık bankalar, telekominikasyon şirketleri kağıt harcanmasın, ağaçlarımızı koruyalım diye basılı olarak göndermek istemiyorlar ekstre ve faturaları. Bunun için kampanalar yapılıyor. (Ama memlekette ağaç ve yeşil de kalmıyor ya, neyse. Bu konuyu ayrıca konuşuruz)
Eee, ne oldu o zaman postacılara? Vallahi merak ettim ben şimdi. Ne kadar çok şey gitmiş hayatımızdan, hızlı yaşamaktan farkında bile değiliz. Postacı olacağım diyen bir sürü çocuk vardı benim gençliğimde. Al işte, tükenen bir meslek daha. Galiba onlar sadece Kemal Sunal’ın postacı filminde görecekler postacıyı.
Muhtarlarda kalmıştık, oraya dönelim biz en iyisi.
Sokaklarda bir sürü muhtar adayının fotoğrafları var afişlerde. Bizim mahallenin muhtarını da bu afişlerde okudum zaten. “Bilmem kaç yıldır sizlere hizmet ettim, yine hizmet etmeye adayım” falan gibi bir şey yazıyordu.
Başka bir aday” Gönlünüze adayım” diye yazdırmış.
Ama en güzellerinden biri şuydu;
“ Ben buyum seversen canım sana feda, ben buyum sevmezsen bana de elveda” diye yazmış.
Allah korusun, yapma sakın, elveda da neyin nesi?
Bekle birkaç yıl daha, elbet sıra sana da gelecek. İçi elvermez insanın bu laflara.
Allahtan bizim mahallenin muhtarı olmaya aday değil, yoksa korkumdan ona oy verirdim yeminle.
Diğer sloganlara bakmaya devam edelim o zaman. Tabii ki bütün sloganları kendim okuyup, fotoğraf çekmedim. Aslında hepsinin fotoğrafını çekmeyi çok isterdim, ancak buna zaman müsait değildi maalesef. Bende internet ve dostlardan faydalandım sloganlarla ilgili.
Kim bilir daha ne güzel sloganlar vardı ama benden bu kadar.
“Siz bana oy verin, ben size her şeyi vereceğim” (nasıl yani yaa?)
“Verin yetkiyi, görün etkiyi”
“Kütüğünüzü, kütüğe emanet edin” (soyadı kütük’müş)
“Sen Domalan’sın, büyük düşün”
(Bu arada Domalan, Antalya’da bir ilçe. Şimdilerde adını,”Yeşilöz” olarak değiştirmişler diye bir bilgi okudum) Çokta iyi yapmışlar.
Aslında eski adını Domalan mantarından almış, kötü bir şey yok yani)
Bazen isimler kendiliğinden değişiveriyor, mesela Amasya’da “Ermiş” isminde bir köy varmış. Bu köy adını, köy camisinin avlusunda yatmakta olan ermiş’ten dolayı almış ama, halk arasında ismi” Vermiş” olarak değişmiş. Onlara “Domalan”lılar gibi iyi yapmışlar diyemeyeceğim.
Gerekli bilgileride araya sıkıştırdık, sloganlara devam edelim o zaman.
“Gözünüz aydın! Muhtar adayınız Sabri Aydın”
“Atları sokaklara salın, mahalle refaha çok yakın”
“Köyde gezer böcekler, muhtar adayı oy bekler”
“Muhtar aday adayı, sen kocaman bir çılgınsın”
“Akıllı olun, Tarkan Akıllı’ya oy verin”
“Muhtarınız şekil, önünden çekil”
“Tin tin tin, muhtarınız Selahattin”
“Madem ki genç emekli, çalışıyor demek ki”
“Başın düşerse dara, muhtar İbrahim abini ara”
“Ne solcuyuz ne de sağcı, Haydarcıyız haydarcı”
“Hey mıhtar bana bir avrat, bu köyde günler çok rahat”
(Bu arada yine parantez açayım, muhtar avrat bulma işinden de kendini sorumlu tutuyor mu bilmiyorum)
Bir muhtar adayı da takvim bastırıp üzerine şöyle yazdırmış;
“Akıllılara verdiniz oyunuzu, görmediniz hizmet. Bu deliye verin oyları, görün hizmet”
Valla ben ölüyorum gülmekten. Hepiniz çok yaşayın inşallah. Bazıları var ki, onları yazamıyorum. Müstehcenlik ötesi, o kadar yani.
Hadi birini yazayım, ağzınız şekerlensin. Ama belirteyim bunu muhtar adayı yazmamış.
Muhtar abinin rakibinin bir yandaşı muhtarlığın karşısına yazmış.
Ben koptum.
“H. S, mahallenin a…. kor”
Bayılıyorum ya yurdum insanına. Minübüs yazıları gibi slogan üretiyorlar.
Neyse, gelelim bizim mahalleye. Gittim oyumu kullanmaya, aday muhtarlar zaten kapıda ellerimize kağıtları tutuşturuyor. Bizim muhtarı hiç görmediğim için, hangisi olduğunu bilmiyorum tabi ki de. Sadece erkek olduğunu biliyorum.
Bir kadın adayımız vardı.
Kadın adaya vereceğim kesin. Çünkü kadınlar her yerde koşturup çalışıyor ama yönetimlerde fazla kadın yok bu haksızlık. Bir yerde eylem mi olacak, protestomu olacak hep kadınlar ön saflarda. Erkekler pek umursamıyor sanırım, köprü için orman mı gitmiş, havaalanı yapmak için göletler mi doldurulmuş, HES’ler yüzünden doğamı katlediliyor, çoğunun alakası yok.
Sivil toplum kuruluşlarına gidip bakın hep kadınlar çoğunlukta. Ama meclise bak, belediyelere bak, çoğunluğu erkek.
Kadınların olmaları gerektiği yerde olmayışından üzüntü duyduğum için, kadın adaydan yana kullandım oyumu ama yetmedi. Eski muhtarımız yine seçilmiş.
Eee n’apalım, hayırlı uğurlu olsun mahallemize, mahallelerinize…
Sevgiyle kalın