Yer küre kaç milyon yıldır vardır bilmeyiz.
Daha kaç milyon yıl yaşayacak onu da bilmeyiz.
İnsanlık kaç yıldır var, kimler geldi kimler geçti, hangi komutanlar, padişahlar, peygamberler, liderler, askerler, kahramanlar, düşünürler, sanatçılar, virtiözler, sporcular, şampiyonlar....
Bir çırpıda kaç kişi sayarız bilemiyorum.
Yer yüzünde daha yaşayan kaç şampiyon, kaç lider, kaç kahraman var onu da bilmek zor.
Ancak...
Mustafa Kemal Atatürk denilince...
İster Müslüman olun.
İster Türk olun.
İster uzaylı olun.
İster dünyalı olun.
Ne olursanız olun, kim olursanız olun, nereli olursanız olun, neye inanırsanız inanın.
Belki bir çok şeyi inkar edebilirsiniz.
Ve fakat, bir şeyi kesinlikle kabullenmek durumundasınız.
Dağılan, yok olan, parçalanan, ona buna peşkeş çekilen, insanları karamsarlığa itilen, yenilgiyi kabullenmek zorunda bırakılmaya çalışılan, bir ülkeyi yoktan var ederek, bütün dünyanın tanıdığı; TAM BAĞIMSIZ ilan eden adamın adıdır MUSTAFA KEMAL....
*
İşte bu isimle ilgili çok şey duyarız, anlatırız, okuruz, dinleriz.
Olumlu olumsuz bir çok yönden eleştirileri yaparız.
Tartışırız.
Beğeniriz beğenmeyiz.
Doğru bulmadığımız yönlerini -zor da olsa – ortaya koymaya kalkarız.
Ve fakat...
Nereden bakarsak bakalım.
Nasıl yorumlarsak yorumlayalım.
Kiminle bakarsak bakalım.
Hangi zaman diliminde değerlendirirsek değerlendirelim.
Sonsuza kadar inkar etmeyeceğimiz bir şey var; her şeyini ama her şeyini, canını, malını, özel hayatını, ruhunu, kalbini, idealini, sadece ve sadece ülkesine adayan kişinin adıdır MUSTAFA KEMAL...
*
Bizim çocukluğumuzda 10 Kasım'larda radyoda, tv'de, gazetede Mustafa Kemal anlatılırdı.
Sadece 10 Kasım'larda değil aslında.
İki arkadaş bir araya geldiğinde Atatürk'ü anlamak ve anlatmak hepimizin ortak sohbet konusuydu.
Fenerbahçe'ydi Atatürk.
Galatasaray'dı.
Beşiktaş'tı.
Trabzonspor'du.
Es esti.
Spordu, sanattı, doğaydı, şiirdi, müzikti.
Yaşamdı Atatürk yaşamdı.
Memleketti.
Sinemaydı.
Kitaptı.
Şimdilerde değişti mi zannediyorsunuz.
Belki birileri değiştirmeye kalktı ama değiştiremedi.
Belki birileri izlerini silmeye kalktı fakat silemedi.
Silemezler zaten.
Değiştiremezler.
Çünkü o silmeye kalkanların, değiştirmeye kalkanların ne zaman başları sıkışsa, yine onların da imdadına yetişecek isim di; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...
*
2017 yılında bir 10 Kasım daha yaşıyoruz.
Bir bakın lütfen çevrenize.
Siyasilere.
Belediyelere.
Öğretmenlere.
İmamlara.
Birokratlara.
Hani daha dün bu isimle sorunumuz var diye uğraşanların apar topar koştuğu isimdir MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...
*
Mesela açık söyleyeyim, heykelleri yerine sadece sözlerini sokaklara assak daha çok anlaşılır Atatürk.
Gözümüzde bir ilah gibi, bir dahi gibi, bir ulaşılmaz gibi, bir mucize gibi anlatılmak yerine, sadece ve sadece; çalışkanlığı ile, cesareti ile, kahramanlığı ile, yüreği ile, insanca tavrı ve yaklaşımı ile, kendisine koşulsuz destek veren yurtsever askerler ve halkı ile başarılı bir insan olduğunu anlatsak çok daha net anlaşılır MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...
*
Kendisinin de dedği gibi; 'Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir...' diyerek;
Okumalıyız.
Dinlemeliyiz.
İncelemeliyiz.
Araştırmalıyız.
Öğrenmeliyiz.
Bir daha okumalı ve bir daha anlamaya çalışmalıyız.
İşte o zaman bizlere, başımız sıkışsa rehber olur, karamsarlığa düşsek ışık olur, hayallerimiz yıkılsa umut olur MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...
*
Ve son olarak şunu söyleyelim; 10 Kasım'lar bizim için bir yas günü değildir, böyle özel bir insana sahip olduğumuz gerçeğini, bir defa daha anlama ve anladıklarımızı tüm dünyaya bir defa daha anlatacağımız özel bir gündür...
10 Kasım'lar bizler için O'na ve silah arkadaşlarına saygı gösterme eserlerini sonsuza kadar yaşatmak için and içme günüdür...
Bu duygu ve düşünceler ile yaşasın O'nu anlayanlar, anlamak için çabalayanlar, anlatanlar ve izinde olanlar.
Yaşasın; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün bizlere bıraktığı eserleri ve devrimleri....
Yaşasın TAM BAĞIMSIZ BÜYÜK TÜRKİYE CUMHURİYETİ...
GÜNÜN SÖZÜ
Bu, insanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilir. Atatürk yüzyıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı...
-Gerard Tongas (Fransız yazar)