Yeşillik, tabanca, kemençe, Akçaabat Köftesi, Sümela Manastırı, Karadeniz Sahil Yolu, Temel, Fadime, İdris, Vakfıkebir ekmeği, hamsi...
Diye saymaya başladığımızda nereden bahsettiğimizi anlamayan var mıdır?
Sanmıyorum.
Veya Trabzonspor'u da İstanbul takımları arasında değerlendiren var mıdır?
Kim bilir, belki de vardır?
Tabi Trabzonsporu'u tarihinde ilk defa şampiyon yapan, sonra artarda 4 defa şampiyon yapan, takımı cumhurbaşkanlığı, başbakanlık kupalarına boğan kulüp başkanı Şamil Ekinci'nin de aslen Kırşehirli olduğunu sanırım çok az insan biliyordur.
Mesela hemşehrici diye bilinen bir kentin en büyük değerinin başına başka memleketli birisinin getirilmesi ve şimdiye kadar beş yıldan fazla bu görevde kalan tek başkan olması da ayrı bir olay değil mi?
*
Trabzon'un 4000 yıla dayanan tarihi geçmişini, Roma ve Bizans dönemlerini, Fatih Sultan Mehmet’in fethettiğini (1461), Yavuz Sultan Selim’in Valilik yaptığı, Kanuni Sultan Süleyman’ın bu şehirde doğduğunu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün burayı üç kez ziyaret ettiğini falan da yazmaya kalkarsak sanırım saatlerce anlamamız gerekecek.
1989 yılında SHP'li belediye başkanı olmasına rağmen, her döndem hangi siyasi parti iktidardaysa belediye başkanı o partiden seçilmiş.
1 Kasım 2015 seçimlerinde ise kentin 6 milletvekili; 5 Ak Parti, 1 CHP diye dağılmış.
Trabzon'un belediye başkanlığı koltuğunda, Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu oturmakta.
Milletvekilleri ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte Ak Parti'den; Muhammet Balta, Ayşe Sula Köseoğlu, Adnan Günnar, Salih Cora ve CHP'den de Haluk Pekşenden oluşmakta.
*
Günümüz Trabzonspor'dan bahsetmeye gerek var mı bilmiyorum.
Son yıllarda pek başarı göstermiyor.
Trabzonspor'un yetiştirdiği en büyük değer Şenol Güneş, şu aralar Beşiktaş'ta harikalar yaratmakta.
Ersun Yanal'ın teknik direktörlüğünü yaptığı takım her ne kadar 2017 yılında ciddi bir sıçrama gösterse de şimdilik sadece üst üste 5-6 maç kazanma başarısı gösterdi o kadar.
Seneye bakalım ne yapacak?
*
Farkındayım.
Merak ediyorsunuz.
Nedir bu Trabzonspor pardon Trabzon yazısı diyorsunuz.
Aktarıyorum hemen.
Sizler bu yazıyı okuduğunuzda ben Trabzon'daolacağım.
Cuma ve Cumartesi kenti gezeceğim.
İzlenimlerde bulunacağım.
Geçenlerde bir programda karşılaştığım Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na; 'Sevgili Başkan, sık sık Trabzon'a gidiyorsunuz. Karadeniz'e gidiyorsunuz. Orada havalar nasıl? Referandum çalışmaları nasıl? Vatandaş ne düşünüyor?' diye sorduğum da O'da bana; buyur gel misafirimiz ol, kendi gözlerinle gör, yaz, belki biz ifadelerimizde sizi ve okurlarınızı yanıltabiliriz' dedi.
Böylece daha önce azıcık yanından yöresinden geçtiğim Trabzon'da iki gün gezi ve izlenim fırsatımız doğdu.
İstedim ki gitmeden bir değerlendirme yazayım ve bir de dönünce daha geniş kapsamlı yazımız ve izlenimlerimiz olacaktır.
*
Kars'lı bir yurttaş olan bendeniz sık sık Trabzonlular ile, Sivaslılar ile, Erzurumlular ile, Rumeliler ile ve bir çok memleketten dostlar ile azıcık şaka, azıcık gerçek yolla sataşmalar yapıyorum hep.
Geçenlerde Sivaslı dostlar ile Sivas'ı turladık.
Rumelili dostlar ile pek çok yeri (Yunanistan da dahil) gezmişliğimiz var.
Ve tabi, Ege'yi, Akdeniz'i, Doğu Anadolu'dan bir çok şehri de öyle.
Şimdi sıra Trabzon'da.
*
Şimdi aklıma geldi.
Bir ara Ekrem İmamoğlu CHP Beylikdüzü ilçe başkanı iken (sanırım 2011 yılıydı) ilçede, kaymakam Trabzonlu, AK Parti ilçe başkanı Trabzonlu, belediye başkanı (Yusuf Uzun) Trabzon'lu, kendisi Trabzonlu, ilçe milli eğitim müdürü dahil hemen hemen bütün müdürlükler Trabzon'lu.
“Ben de mecburen; Beylikdüzü'nde bir Trabzon imparatorluğu kurmuşsunuz galiba?” diye bir soru yöneltmiştim kendisine ve “Olur mu, hepimiz Beylikdüzülüyüz” cevabı almıştım İmamoğlu'ndan.
Tabi bunlar işin latifesi.
Ne yapalım adamlar çalışkansa, başarmışsa, beceriyorsa yapacak bir şey yok!
Kıskanmak ve imrenmek yerine bu tür görevlere gelenlerin yaptıklarını yapmaya çalışıp başarmayı amaçlamak en iyisi olsa gerek.
*
Hemen burada aklıma bir fıkra geldi.
Mahalleyi su basıyor.
Herkesi bir telaş almış.
Kaçan kurtulmaya çalışıyor.
Bizimkisi 'Allah büyüktür, nasıl olsa beni kurtarır' diye dua etmekten başka bir şey yapmıyormuş.
Tekne ile kurtarmaya geliyorlar, bizimki binmiyor, boşverin Allah beni kurtarır.
Botla geliyorlar aynı laf.
En son caddeyi su kaplıyor bizimkisi en yüksek binanın tepesinde.
Helikopter geliyor, bizimkisi ona da binmeyerek aynı sözü söylüyor.
Derken rahmetli oluyor tabi öbür dünyaya göç ediyor.
Fıkra bu ya; orada kendisini karşılayan zebaniler mi dersiniz, melekler mi dersiniz, onlara sitem ediyor; beni mahçup ettiniz, nasıl olsa benim Allah'ım var beni kurtarır dedim, kurtarmadı!
Aldığı cevap; arkadaş sana o tekneleri kim gönderdi sanıyorsun, botu, dalgıçları, helikopteri, kim gönderdi peki...!
*
Bu fıkra belki başka anlamlar da taşıyabilir ama ben şunu anlatmaya çalıştım.
Gerek siyaset dünyasında, gerek bir çok alanda, önünüze gelen fırsatları değerlendirmediğiniz sürece sadece ve sadece başkalarının başarılarını izlersiniz o kadar!
*
Neyse bu yazımızı, yazıya başlık olan; Oy Trabzon Trabzon şarkısı ile bitirelim, ne dersiniz?
...
İçin kalay için kalaylı kazan için kalaylı kazan
Efkarlı günlerume efkarlı günlerume
Geldi çattı geldi çattı Remezan
...
Gittim dere yukarı
Buldum guşun buldum guşun folini buldum guşun folini
Pencereden aşağı pencereden aşağı
Ver boncuklı ver boncuklı golini ver boncuklı golini
...
Oy Trabzon Trabzon
Senden ayrı senden ayrılacağım senden ayrılacağım
Sen aklıma gelende sen aklıma gelende
Düşüp bayı düşüp bayılacağım düşüp bayılacağım