'Vurun abalıya' misali bir linç kampanyası başlatılmış.
At izinin it izine karışması bir yana, bütün izler birbirine karışmış durumda.
İyi ile kötü.
Doğru ile yanlış.
Güzel ile çirkin.
Namuslu ile namussuz.
Edepli ile edepsiz.
Şerefli ile şerefsiz.
Etik ile etik dışı hareketler hiç bu kadar bir birine girmiş, çorba olmuş duruma gelmemişti.
*
Kırk yıldan fazladır Fethullah Gülen cemaatinin ülkeyi ele geçireceği yazılıp çizilip söyleniyordu.
Seksenli yıllarda azıcık, doksanlı yıllarda belirgin bir şekilde kendisini hissettirmeye başladı cemaat.
İkibinli yıllarda ise Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidar zamanı çok daha fazla hissettirdi.
Her olayda söz sahibi olarak kendisinden bahsettirdi.
Hatta uzun bir üsre cemaatçi olanlar büyük itibar görmeyi sürdürdüler.
Neredeyse vergi mahkemelerinde, eğitim camiasında, askeri okullarda, polis kolejlerinde cemaatçi olmayanlara zırnık koklatılmaz hal almış başını gidiyordu.
*
Hal böyle iken uyanık geçinen, politikacısı, devlet memuru, esnafı da bir şekilde cemaatle işbirliği yapmak için çırpınıyordu.
Otuz yıldır bu bölgede yaşıyorum.
Bir çırpıda yüzlere isim sayarım defalarca bu duruma düşenlerle ilgili.
Maalesef bir çok defa bu isimlerden dolayı mağduriyet yaşayan birisi olarak bir çok isimi öğrenmek zor olmadı.
*
Belediye başkanları adı 'Fatih' ile başlayan okullar ile işbirliği yamak için yarışırlardı.
Devlet memurları keza öyle.
Vatandaş ise her doğan çocuğuna 'Fatih' ismini koymak bir yana, neredeyse benim göbek adım da aslında Fatih'ti de nüfus memuru yazmamış yalanlarına başvuracak kadar olayı abartır tavırlar alıyorlardı.
Hele cemaate yakın isimler ise değmeyin keyiflerine.
Bir itibar.
Bir saygınlık.
Bir korku ki aman Allah'ım.
*
Şimdi geldik bu günlere.
Yıllardır söylenen cemaatin çirkin yüzü kendisini gösterdi.
Hainlik, alçaklık, iki yüzlülük aldı başını gitti.
Dün cemaate en yakın isimler bugünün itirafçısı olarak itibar görmeye başladılar.
Hemen hemen her akşam bir kanalda cemaat itirafçıları anlatıyorlar da anlatıyorlar.
Feto (Ben yıllardır Feto dediğim için yine aynı kelimeyi kullanacağım, FETÖ yani Fethullahçı Terör Örgütü daha yeni ilan edildi. Ben ise en az on yıldır Feto diyordum) şunu şöyle yaptı, bunu böyle yaptı.
Öğrenciyi şöyle falakaya yatırdı ben de ayağından tuttum.
İmamlara şu talimatı verdi ben de oradaydım.
Medya sorumlusuna 'Zaman her gün şu manşeti atacak' dedi, Fehmi Koru da oradaydı.
*
Bütün bunlar an be an canlı yayında anlatılıyor.
Hep birlikte ağzımız açık dinliyor izliyoruz.
Vah vah diyoruz.
Vay anasını diyoruz.
Aman Allah'ım diyoruz.
Şuraya bak diyoruz da bunları anlatan adam sanki bakkaldan dönerken yolda gördüğü manzarayı anlatırcasına rahat mı rahat.
Soğuk kanlı mı soğuk kanlı.
Eeee.
Hal böyle iken bir bakıyorsunuz birileri cadı avı peşinde.
*
Birileri ile kişisel başka hesabı olanlar gün FETÖ'cülükten vurma günü diye hemen hemen hergün yeni bir FETÖ'cü yaratılmaya çalışılıyor.
FETÖ'cü başkan, FETÖ'cü muhtar, FETÖ'cü gazeteci, FETÖ'cü iş adamı v.s.
Arkadaşlar dün kimler FETÖ'cü kimler değil hepimiz biliyoruz.
FETÖ'ye kimler sempati ile baktı onu da biliyoruz.
Hadi bizim bilip bilmediğimizi bir kenara bırakalım devlet kayıtlarında, bir takım dosyalarda, ifade tutanaklarında, kimlerin neler yaptığı veya yaşadığı da mevcuttur.
Bizlere düşen adil olmak, şeffaf olmak, etik olmak, objektif olmak ve hukukun üstünlüğüne güvenerek gelişmeleri takip edip sonra karar vermek.
*
Kaç gündür Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'a yapılanları takip ediyorum.
Işıklar ile son bir yılda en fazla iki defa rastgele görüşmüşümdür.
Belediye başkanlığında yaptığı yanlışları en sert bir şekilde eleştirenlerden birisiyim.
Evet, Işıklar çok düşman kazandı, evet Işıklar hafta sonlarını kentinde geçirmek yerine defalarca yurt dışında (çoğu zamanda kumar oynamıştır belki, kim bilir) geçirdi.
Evet, Işıklar ilçedeki bir çok CHP'li saygın siyasetçi ile kavga etti, ve o siyasilere haksızlıklarda bulundu.
Evet, Işıklar 2004 yerel seçimleri sonrası yerel basına da haksızlık etti, yanlış yaptı, adil davranmadı.
Evet Işıklar belki de iyi bir yöneticilik yapmadı, şehri eminlik yapmadı, belediye başkanlığı yapmadı.
Bütün bunları çok rahat bir şekilde dile getirebiliriz.
Ancak Özcan Işıklar ve Işıklar gibi bir çok siyasetçilere, iş adamlarına, gazetecilere, spor adamlarına, devlet memurlarına cemaatçilik, FETÖ'cülük damgası vurmaya çalışmak (elimizde delil, bilgi, belge yokken) fırsatçılıktan öte bir şey değildir.
Unutmayalım, kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapmak doğru değildir.
Her şeyden önce insani bir hareket değildir...
Özcan Işıklar cemaatçi mi!
.