Herkes gider bir gün. Kavuşmanın heyecanın bilen, ayrılığın hüznünü de iyi taşır elbet. Bütün şiirler, şarkılar susar. Gece şimdi gecedir. Her şeyi olan yokluğu bilmez.
Biraz eksik olmalı insan dediğin, eksik olmalı ki, tamam olmayı beklesin!
*******************
Bir puzzle yapıp bitirmiştim yıllar önce. Çerçeve yaptırmaya götürürken farketmedim ve yolda bir parçasını düşürmüştüm. Tek bir parça sadece…
Aslında o parçayı koymasam bile yokluğu belli olmuyordu ama ben biliyordum işte olmadığını.
Koskoca puzzle’nın hiçbir değeri kalmadı gözümde. Aklım hep o kaybolan tek parçasındaydı. Sonra, günler sonra eve girerken yerde gördüm parçayı.
Hemen eğildim aldım, epey yağmur yemişti ve kağıt olmasından dolayı şişmişti.
Ne yapsam yerine oturmayacaktı fakat yine de oturtmaya çalıştım boş kalan yere.
Yok, olmadı…
İşte o zaman anlamıştım, o çerçeve hep eksik kalacak yerine ne koyarsan koy
asla o parçanın yerini tutmayacaktı. Kimse bilip görmeyecekti yokluğunu ama ben biliyordum işte.
Oraya her baktığımda o tabloyu değil, olmayan parçayı görecektim ve onun nasıl ayrıldığını, nasıl bedbaht durumda bulduğumu hatırlayacaktım her seferinde.
Kaybetmekti,
Yerine bir şey koyamamaktı,
Yerine ne koyarsan koy, hep eksik kalmaktı adı.
Böyleydi işte yokluğun bendeki tanımı…
Kavuşmak bir akşam melisa kokusunda,
Sarılmak bir bahar akşamında
Aşka davet gecenin sabahına
Gönlüme hoş geldin, hoşça geldin sevgili
Kumsala vuran dalganın taşında
Kapkara gökyüzünün bir yıldızında
Sabaha çok yakın, çabucak geçen anlarda
Dizimde başınla, hoşça geldin sevgili
Geçmez saatlerde yola bakmaktı aşk
Her an çıkacakmış gibi köşeden bekleyişti aşk
Geldin ya sevgili geldin ya, şimdi bitti gurbetim
Seni bana uzak eden yollardaydı aşk...