Ankara kulislerinde, Dışişleri Bakanlığı logosu olarak kullanılan Kırmızı zemin üzerine Ay yıldızlı logo’nun değiştirildiği ve yeni logo iki ayrı rengi yansıttığı konuşuluyor.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Kerry'in bakanlıkta Dışişleri Bakanı Davutoğlu’ ile yaptığı ortak basın toplantısında yer alan Ay Yıldızlı logonun yeşil renkte olmasının tartışmaları halen sürüyor. Ankara kulislerinde, Dışişleri Bakanlığı logosu olarak kullanılan Kırmızı zemin üzerine Ay yıldızlı logo’nun değiştirildiği ve yeni logo iki ayrı rengi yansıttığı koşuluyor. Logonun özelliği yakından bakıldığı zaman sarı, prinç renk üzerine ay yıldız gibi gözünüyor, uzaklaştıkça yeşil rengi alıyor. Edinilen bilgilere göre, Yeşil renkli Ay Yıldız'lı bayrak Osmanlı İmparatorluğu tarafından Hilafet sancağı yani Halifelik bayrağı olarak kullanılmıştı.
Başkent kulislerinde, burada asıl amacın Dışişleri Bakanlığı üzerinden yurt dışına ve yabancı ülkelere “ hilafet“ Bayrağı mesajı vermek olduğu iddia ediliyor.
BAYRAĞIN TARİHÇESİ
Ay yıldızlı sembol Osmanlı imparatorluğunda beraberce ilk olarak yeşil zemin üzerinde sarı ay yıldız olarak 1700'lü yıllarda halifelik bayrağı olarak kullanıldı. Sonrasında sadece bir Hilal olan Osmanlı Bayrağı 1844 yılında kırmızı zemin üzerine ay yıldız konulmasıyla şimdiki bayrağa yakın bir form haline geldi. Bayrağımızın içinde yer alan Hilal İslam’ı beş köşeli, yıldız ise İslam’ın şartlarını simgelemektedir.
İŞGAL DEVLETLERİNİN BİLİNEN PROJESİ: HİLAFET
Cumhuriyet’in ilan edildiği günün daha birkaç gün sonrasında, gazetelerde, “İslam dünyasının ve Cumhuriyet’in bir halifeye ihtiyacı olduğunu” iddia eden ateşli savunucular çıkmış, mecliste dahi konuşmuşlardı. Ancak bu kişiler de, bu kişilerin göndericileri de TBMM’den açık ve net yanıtlarını almıştı. Sonra, “bir süre kaldıkları” yurtdışından ithamlarına ve faaliyetlerine devam etmişlerdi.
ALTINDAL'DAN ÇARPICI YORUM
Aytunç Altındal diyor ki , “BM’de 5 daimi üye var Türkiye niye olmasın, orada müslümanlar yok. Hilafet Mustafa Kemal’in öngördüğü şekilde kurulursa Türkiye BM’de 6. Daimi üye olabilir” dedi. Böylece AKP iktidarının İngiliz ve ABD eksenli bir hilafet projesinin içerisinde yer aldığı açık ve net..
Altındal açıklamalarını şöyle sürdürüyor:“2009 ve 2006’da 10 Kasım’dan önce Türkiye’ye gelen İngiliz istihbaratçılar açıklamalar yaptı.“Bunu ben keşfetmedim. Vahiy yoluyla gelmedi bana. 1960’larda bu çok konuşulan bir konuydu. 1963’te ben bir yazar adayı olarak Doğan Avcıoğlu grubu içinde bu olaylar çok konuşulan olaylardı, biliniyordu. Öyle bir tasavvuru olduğu, Kemal Paşa’nın böyle yeniden bir hilafet kurulabilir yönünde tasavvupu olduğu yönünde konuşmalar oluyordu. 1924’te Türkiye’de hem cumhuriyet hem hilafet var. Atatürk’ün konuşmada saltanata hayır ancak hilafeti korumalıyız diyor. Hilafeti öven yazısı var. Ben bu yazıyı çevirterek 1980’de yayınladım ve dedim ki Kemal Paşa’nın Nutuk’ta da belirtilen hilafet yönünde bir projesi var. Bu proje babadan oğla intikal eden bir hilafet olamaz diyor ve ekliyor, bugün dünyada üç Müslüman ülke var, Afganistan, Türkiye, İran. İleride bunların sayısı artarsa kendi aralarında şura oluştururlar ve beş ülkeyi daimi yönetici olarak seçer ve bunların meclisleri rotasyon usulüyle hilafet makamını temsil eder diyor. Bunlar Nutuk’ta var. Şahsa yönelik değil. Ben bunu 2006 ve 2009’da 10 Kasım’dan önce Türkiye’ye gelen İngiliz istihbaratçılar bu yönde açıklamalar yapınca ben de dile getirdim.” Bu açık ve net olarak gösteriyor ki , Osmanlı’yı parçalayan Lawrance’lerTürkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak için mevcut iktidarı destekleyerek ayakta tutmaya çalışıyorlar. Daha önce Kenan Evren ve Özal’ın bu vasiyeti gördüğü iddia edilmişti. Kenan Evren bir açıklamasında bunun bir vasiyet olmadığını ve Atatürk’ün bazı zamanlarda kaleme aldığı 400 sayfa’dan ibaret notlar olduğunu” belirtmişti. 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın bu yönde bir açıklaması yok. Kaldı ki 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve 10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bu yönde bir açıklaması yok. AKP açık ve net olarak Halifelik makamı üzerinden büyük bir siyaset kurgusu planlayarak 2023’e kadar devlet üzerinde hâkimiyetini ve rejimin temellerine dinamit koymayı bu yolla amaç edinmiş gözüküyor.”