TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı Şentop başkanlığında TBMM'nin açılışının 99. yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da özel gündemle toplananan Genel Kurul’daki görüşmeleri izlemek üzere Meclis’e geldi. Erdoğan Meclis salonuna girdiğinde AK Parti ve MHP’li vekiller ayağa kalkarken CHP, İYİ Parti ve HDP’li vekiller ayağa kalkmadı. Erdoğan daha sonra HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın konuşmasını dinlemeden TBMM Genel Kurulundan ayrıldı. Şeref Holü'ne gelen Erdoğan, gazetecilerin "Erken gidiyorsunuz" şeklindeki sözleri üzerine, "Nasıl ayrılmayalım? İstiklal Marşı'nı şu parlamento içerisinde okumayanları dinleyelim mi? Benim Mehmetlerimi şehit edenleri dinleyelim mi? Onlarla kol kola gezenleri, onlarla omuz omuza verenleri dinleyelim mi? Eğer bunlara sizler de olumlu bakıyorsanız, diyecek bir şeyim yok ama benim ne vicdanım ne karakterim ne şu topraklar altında yatan şehitlerimin ruhunu ben muazzep edemem. Onun için de bunları dinleyemem" şeklinde konuştu.
Daha niye arayayım?
Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından bir gazeteci, "HDP'nin kapatılması için bir girişim olacak mı?" diye sordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Parti kapatmak ayrı bir şey, suç irtikap edenler ayrı bir şey. Parti kapatma konusu farklı ama suçu irtikap edenlerle ilgili hukukun çok farklı çalışması lazım. CHP Genel Başkanı 'hak, hukuk, adalet' diyor. Hak, hukuk, adalet kimler için çalışacak? Onlara da yargı kararını vermesi lazım" değerlendirmesinde bulundu. Saldıraya uğrayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu arayıp aramayacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, bu konuda açıklama yaptığını belirterek, "Yorumumu yaptım. Daha niye arayayım?" dedi.
Olay bu kadar basit
Kendisinin, "Türkiye İttifakı'na" ilişkin açıklamalarından sonra bu saldırının gerçekleştiğinin belirtilmesi ve zamanlamasına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de Erdoğan, "Türkiye'nin İttifakı', saldırıya çağrı mıdır? Yoksa burada bir şehit var ve bu şehidin kimler tarafından şehit edildiği belli. PKK ile hangi siyasi örgüt, el ele, kol kola geziyor ve bunun yanında da Türkiye'deki siyasi partiler kol kola veriyorlar, kol kola verdikten sonra da oraya gidiyorlar. Burada artık bir gaz sıkışması var. Bu insanların, birikmiş olan bu gaz sıkışması karşısında, nereye gideceksin; bunların hepsini etraflıca bir incelemek, bunun üzerinde de düşünmek lazım. Değil mi? Yani bunları bir istismar şeyine dönüştürmenin de anlamı yok. Buralarda çok dikkat etmemiz gerekir. Ben bile bir Cumhurbaşkanı olarak, herhangi bir şehit evi ziyaretinde, öncelikle soruyorum; 'Gidişim orayı rahatsız eder mi? Eğer edecekse gitmeyeyim' derim. Dua yapacaksam duamı evimden yaparım. Olay bu kadar basit" açıklamasını yaptı.
Türkiye'ye yakışmadı
Genel Kurul'un açılış konuşmasını yapan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanvekili Levent Gök ve bazı milletvekillerine yönelik Ankara’nın Çubuk ilçesinde müessif bir saldırı gerçekleştiğini belirterek, bu saldırıyı kınadı, geçmiş olsun dileklerini iletti. Şentop, bir daha bu tür olayların yaşanmamasının en büyük temennileri olduğunu söyledi. Şiddet yoluyla siyasi netice elde etmeye çalışmanın, şiddeti meşrulaştırmak veya desteklemenin kabul edilemeyecek bir tavır olduğunu vurgulayan Şentop, bunun Türkiye’ye yakışmadığını kaydetti.
Saldırı kabul edilemez
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da "Berat gecesi 4 evladımızın şehit edilmesi hepimizi üzmüştür. Çubuk’ta meydana gelen müessif olay asla kabul edilemez. Sayın Genel Başkan ve CHP’lilere geçmiş olsun diyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın kızgın demiri soğutma çağrısında böyle bir olayın yaşanması dikkate değerdir. Biz bu ülkenin ortak aklından her zaman faydalandık. Bizim iddiamız, siyasetimiz toplumuzun vicdanı ile çağa tanıklık etmektir" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'ndan 6 önemli madde
TBMM Genel Kurulu'nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bugün yaşadığı “acı gerçek” olarak nitelendirdiği durumu 6 madde halinde sıralayarak, "Bir, TBMM’nin yetkileri kısıtlanmış; denge ve denetleme mekanizmaları yok edilmiş; denetimsiz bir yürütme organı yani iktidar yaratılmıştır. İki, Cumhurbaşkanı kararnameler yoluyla Meclisin yasama yetkisine fiilen ortak olmuştur. Üç, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı fiilen sona ermiştir. Dört, partili Cumhurbaşkanı devleti ve milleti temsil etmek yerine belli bir siyasi görüşün temsilcisi haline gelmiştir. Bu da denge unsuru olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamının denge unsuru olmaktan çıkmasına yol açmıştır. Beş, tek kişiye parlamentoyu fesih yetkisi verilmiş, milletin meclisinin geleceği bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözcüğe bırakılmıştır. Altı, Meclis’in bütçe hakkı ve yetkisi fiilen alınmıştır" dedi.
Hak, hukuk ve adalet
"Önümüzdeki bu 4 yıllık süreç, bir kutlamalar dönemidir" diye konuşan Kılıçdaroğlu, "Bu yılla birlikte önümüzdeki 4 yıl, tüm yurttaşlarımızın da katılımıyla hepimiz için yeni bir arınma dönemidir. Gerçeklerle yüzleşme, bu güzel ülkemizin kuruluş harcına katılmış, temellerine kazınmış ve Türkiye’mizin, günümüzün sorunlarına da çözüm üretecek felsefeyi yeniden keşfetme dönemidir. Bu felsefeyi 3 sözcükle özetleyebiliriz; hak, hukuk ve adalet" ifadelerini kullandı.