CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, "Bugün yargı AKP'nin baskı politikalarını uygulamak için kullandığı bir araç ve bir tasfiye mekanizması haline gelmiştir" dedi.
CHP Diyarbakır il yönetiminin genel merkez tarafından görevden alınması üzerine bugün olağanüstü kongre yapıldı. Diyarbakır Leyla Kasım Parkı'nın içinde bulunan bir kafede yapılan kongreye, Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı ve delegeler katıldı.
Kongrede konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, katılanlara Kürtçe 'Hoş geldiniz' dedi. Konuşmasında Ak Parti'nin politikalarını eleştiren Perihan Sarı, "CHP'ye yönelen güven ve ilginin bizim unuttuğumuz ve çoğu kez söylemekten kaçındığımız söylemlere yönelmemizle mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bugün yargı AKP'nin baskı politikalarını uygulamak için kullandığı bir araç ve bir tasfiye mekanizması haline gelmiştir. CHP olarak içinde bulunduğumuz koşulların ağırlığının farkındayız" dedi.
Türkiye'de yaşanan sorunların derin olduğunu belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Sarı, "Günlük söylemlerle idare edilemez. Bu bakış açısıyla çözülemez. Bu dille barış kurulamaz, savaş diliyle barışa ulaşılmaz. Ülkemizin önündeki temel sorun demokrasi, hak ve özgürlükler sorunudur" dedi.
Barış sürecini desteklediklerini söyleyen, ancak Kürt sorununu Ak Parti'nin çözemeyeceği görüşünü savunan Perihan Sarı, "Kürt yurttaşlarımızın sorununu adını koyarak 1989 yılında biz ortaya koyduk. Kürt raporu bugün yaşadığımız noktadaki bir çok gelişmenin temeli, yol haritasıdır. Etnik kimliği bir şeref olarak biz niteledik. Bugün de aynı sorumluluk duygusuyla barış ve kardeşlik yolunda bu sorunun çözülmesinden yanayız" diye konuştu.
BİRGÜL AYMAN GÜLER'E SERT TEPKİ
Salonda bulunan partililere Kürtçe, 'Sevgili yurtseverler' diye seslenen Perihan Sarı, bu toprakların birlikte yaşama iradesini ortaya koymuş, emperyalizme karşı birlikte savaşmış ve bu iradeyi bugüne taşımış insanların ülkesi olduğunu söyledi.
Hiç kimsenin inancı, mezhebi, etnisitesi, ırkı, soyu bir başkasının üzerinde hiyerarşi kurma nedeni olamayacağını belirten Sarı, "Bu değerler kutsal, dokunulmaz ve insan onurunun bir parçasıdır. İnsan onurunun bir gereğidir. Biz bu değerleri benimsemiş bir parti olarak, insan onurunu gözeterek, korumak, kollamak, esirgemek zorundayız.
Herkesin varlığına saygı göstermek, kendisini istediği gibi ifade edebileceği, kimliğini yaşayacağı koşulları, iklimi savunmak, oluşturmak zorundayız" dedi.
"EM TEV BRANE"
Salondakilere 'Biz kardeşiz' anlamına gelen Kürtçe "Em tev brane" diye seslenen CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, "Birinin diğerine üstünlük tasladığı, üstünlük kurmaya kalktığı yerde insan yoktur. Biz insanı görebilen insanın özüne dokunabilen insanı anlayabilen ve insan odaklı davranan bir partiyiz. Bizim eylemimiz, söylemimiz, inancımız ve ideolojimiz bu anlayıştır. Halkların kardeşliğinin baki olduğunu hatırlatıyoruz" diye konuştu. Perihan Sarı'nın bu sözleri salondakiler tarafından uzun süre alkışlandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da kongreye gönderdiği mesajda, "Unutulmamalıdır ki CHP, ayrımcı, ırkçı zihniyetin partisi olamaz" dedi.
Tek liste olarak gidilen kongrede Muzaffer Sayın, CHP Diyarbakır İl Başkanı seçildi _____________________________________________
PERİHAN SARI’NIN KONUŞMASININ TAM METNİ
SAYIN KONUKLAR,
CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN DEĞERLİ DELEGELER,
DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ,
HEPİNİZİ SEVGİ VE SAYGI İLE SELAMLIYORUM.
HEVALNO HUN Bİ ĞER HATIN. (Hepiniz hoş geldiniz)
Bugün parti tüzüğümüz gereğince, olağanüstü il kongremizi gerçekleştirmek için bir aradayız.
Partimiz, dün olduğu gibi bugün de toplumsal ilerlemeye katkı yapan, toplumsal ve siyasal kazanımlarımızın güvencesi olan bir kurumdur.
Bugün CUMHURİYET HALK PARTİSİ, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında kazandığı dinamizm ile halkın iktidarını hedeflemiş bir partidir. Bu canlılık, etkinlik ve iktidar hedefine yönelme iradesi, her geçen gün olgunlaşarak ve örgütün her kademesinde güçlenerek devam ediyor.
Bu ilgi ve güvenin CUMHURİYET HALK PARTİSİ’ni iktidara taşımasının, bizim inançlı kararlılığımıza ve unuttuğumuz, çoğu kez dile getirmekten kaçındığımız söylemlere yönelmemizle mümkün olduğunu biliyoruz.
Emekten yana politikaların, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerle ilgili politika ve söylemlerin benimsenmesi, bizi iktidara taşıyacak kitlelerle buluşmamızı sağlayacağı gibi, bizim yolumuzu da netleştirecektir.
SAYGIDEĞER KONUKLAR;
Tüm dünyada eşitsizliklerin derinleştiği, gelecekten kaygı duyan insanların sayısının her geçen gün arttığı, barışın tehdit altında olduğu günleri yaşıyoruz.
Uzun ve kapsamlı bir dünya tahliline girecek değilim.
Ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel alanlarda yaşanan değişimi belirleyen bu sürecin, Türkiye’de yarattığı siyasal sonuç, bugün iktidarda olan AKP’nin yükselişidir.
Küreselleşme ve yeni liberalizm Türkiye’de AKP’nin varlığını sağlayacak bir ortam ve iklim yaratmıştır. AKP bu zeminde ortaya çıkmış; cemaatleşmenin, mikro milliyetçiliğin, etnik ayrışmanın, inanç farklılıklarının, yeni emperyalizmin egemenlik araçları ve yönetme taktikleri olarak öne çıkarıldığı koşullarda, varlığını güçlendirmiştir.
Dünya konjonktürünün sağladığı olanakları kullanan AKP, bir yandan laik Cumhuriyetle hesaplaşmış, yandaşlarının beklentilerine rövanşist uygulamalarla karşılık vermiş, bir yandan da uluslararası güçlerin taşeronluğunu yürütmüştür.
AKP, on yıllık iktidarı boyunca içeride toplumsal barışı, dışarıda da ülkenin güvenliğini tehlikeye atan, maceracı ve iki yüzlü bir politika yürütmüştür.
Başlattığı her açılım, yeni bir sorunun başlatıcısı olarak sonlanmıştır.
Bugün ülkemizde rejim giderek baskıcı bir hal almaktadır. Milletvekilleri, gazeteciler, öğrenciler, sendikacılar, seçilmiş yöneticiler; bu iktidarın uygulamalarına karşı çıkan, hak ve özgürlük talep edenler ve onların temsilcileri tutuklanmakta ve susturulmaya çalışılmaktadır. ÇHD’ne yönelik operasyon, bu durumun son örneğidir.
Bugün, yargı erkler ayrılığının bir parçası olmaktan çıkmış, bir baskı ve tasfiye aracına dönüştürülmüştür.
Diğer yandan ekonominin hassas dengesi, gerçekte bir tehdit ve yönetme unsurudur. Üretime dayanmayan, istihdam yaratmayan, sürekli büyüyen dış açıkla yürüyen ve sıcak parayla finanse edilen bir ekonomi, sürdürülebilir değildir. Borçlandırılan halk, iktidara bağımlılaştırılmıştır.
Ülkenin varlıkları talan edilmektedir.
Bugün ne demokratik alanda ne ekonomik alanda sürdürülebilir bir istikrar söz konusudur.
Uluslararası alan da sorunludur. “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesinden sapıp, “Komşularla sıfır sorun” noktasında Türkiye, Orta Doğu’da egemen güçlerin vurucu gücüne, ileri karakoluna dönüşmek çabası içindedir. Yeni Osmanlıcılık hevesi ile birlikte, bölgemizdeki gelişmeler ciddi, tehlikeli ve barış için kaygı vericidir.
SEVGİLİ YOLDAŞLARIM, DEĞERLİ KONUKLAR,
CUMHURİYET HALK PARTİSİ olarak, içinde bulunduğumuz koşulların ağırlığının farkındayız.
Tüm bu karamsar tabloya rağmen umutsuz değiliz. Biz, her şeyin kendi karşıtı ile birlikte var olduğu gerçeğini biliyoruz.
Hiçbir sistem, insanı yok sayarak sürekli olamaz. Hiçbir sistem, insanların mutsuzluğu üzerinde ilerleyemez.
Ülkemizde yaşanan sorunlar derindir. Günlük söylemlerle “idare edilemez”. Sorunlar, bu bakış açısıyla çözülemez. Bu dille barış kurulamaz; savaş diliyle barışa ulaşılamaz.
Bugün, ülkemizin önündeki temel sorun, bir demokrasi sorunu, hak ve özgürlükler sorunudur. Partimiz, bu ülkenin demokratikleşmesi mücadelesinde, en cesur adımları atmış, en güçlü tavrı her dönemde ortaya koymuş olan bir partidir.
Bugün AKP’nin açılıp, kapanarak yürüttüğü, bir kişisel ikbal planının uygulama aracına dönüştürdüğü Kürt sorunudur temel sorun. Bu sorunu AKP çözemez. Kürt yurttaşlarımızın sorununu adını koyarak, biz gündeme taşıdık. Demokratikleşme sorununun odağındaki bir durumu, 1989’da Kürt raporu ile biz tanımladık. Etnik kimliği bir şeref olarak biz niteledik. Sosyal demokrat bir parti olmanın gereği olarak bugün de, aynı sorumluluk duygusuyla, barış ve kardeşlik yolunda bu sorunun çözülmesinden yanayız.
VELAT PAREZİ DELAL, DEĞERLİ YURTSEVERLER,
Bu topraklar, birlikte yaşama iradesini ortaya koymuş, emperyalizme karşı birlikte savaşmış, bu iradeyi bugünlere taşımış olan insanların ülkesidir.
Hiç kimsenin inancı, mezhebi, etnisitesi, ırkı, soyu bir başkası üzerinde hiyerarşi kurma nedeni değildir. Olamaz.
Bu değerler, kutsal, dokunulmaz ve insan onurunun bir parçası ve gereğidir.
Biz, insan uygarlığının, insanın uygarlaşmasının yarattığı bu değerleri benimseyen bir parti olarak, insan onurunu gözetmek, korumak ve esirgemek durumundayız. Herkesin varlığına saygı göstermek, korumak ve esirgemek durumundayız. Her kesin varlığına saygı göstermek, kendini istediği gibi ifade edebileceği, kimliğini yaşayacağı koşulları, iklimi savunmak ve oluşturmak zorundayız.
Bizim görevimiz, kutsal olana dokunmadan, siyasetin tüketici ve yok edici alanına sokmadan, insanların şerefi olarak, onuru olarak gördüklere değerlere saygıyla yaklaşmaktır.
Biz, kutsal olanı siyasetin dışında tutarak, birlikte yaşama irademizi güçlendirecek, birliktelik duygumuzu çoğaltacak, ortak geleceğimizi yine var oluş iradesine dayanarak sürdürecek bir kültür oluşumunu sağlamalıyız. Bugünün önceliği budur.
SEVGİLİ YOLDAŞLARIM, EM TEV BRATE (Biz kardeşiz)
Birinin diğerine üstünlük tasladığı, üstünlük kurmaya kalktığı yerde insan yoktur.
Biz, insanı görebilen, insanın özüne dokunabilen, insanı anlayabilen ve toplum tasarımımızı, insanın refahı ve mutluluğuna dayandıran bir partiyiz. Bizim eylemimiz de, söylemimiz de, inancımız ve ideolojimiz de bu anlayışa dayanır.
Sevgili Yoldaşlar,
CHP, eşitlik, dayanışma ve toplumsal adaleti sağlayarak, sosyal devleti güçlendirerek toplumu değiştirme iddiasında olan sosyal demokrat bir parti olarak bugün temel ve tarihi sorumluluğumuz, sosyal devlet uygulamaları ile güçlenmiş tam ve gerçek demokrasiyi kurmaktır.
Bugün dünya ekonomik, siyasal ve stratejik krizlerle sarsılıyor. Kapitalizmin yeniden yapılanması üzerinden yeni bir dünya kuruluyor. Güney sınırlarımızda, Ortadoğu’nun bütününde, Arap Baharının gerisinde bu gerçek yatıyor. Biz, bu gerçeği görüyoruz. BOP Eşbaşkanlığı ile Yeni Osmanlıcılık arasında gidip gelenleri, bu hayaller peşinde koşanları uyarıyoruz. Halkların kardeşliğinin baki olduğu gerçeğini hatırlatıyoruz. Türkiye’yi, Ortadoğu’yu, Mezopotamya’yı tarihteki yerine kavuşturmak, halkların barış içinde bir arada yaşadığı kültür ve uygarlıklar merkezi olarak yapılanmasını desteklemektir, hedefimiz.
Bu dünyada Türkiye’nin doğru konumlanmasını sağlayacak tek güç CUMHURİYET HALK PARTİSİ’dir.
Partimizin, bu misyonunu yerine getirmesi, ancak iktidar olması ile olanaklıdır.
Partimizin iktidar yürüyüşüne duyduğum inanç ve güvenle Kongre’ye başarılar diliyorum.
Kongrenin, demokratik bir biçimde ve Partimize yaraşır bir olgunluk ve yetkinlik içinde geçeceğini umuyor, hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.