İşte Demirtaş'ın sözlerinden satırbaşları:
Büyük bir kaos ortamı yaratılmak istenecek. Giderek iç savaş görüntüsü uyandırılmak isteyecek. Türkiye Suriyelileşme sürecine girecekti.
Tabii olayın üzerinden bir hafta geçti. Ortada tutuklanmış bir fail var. Dosya gizli. İçişleri Bakanı, Valilik, bana veya arkadaşlarıma hiçbir şekilde bilgi aktarmış değiller. Mitingde saldırıya uğrayan biz, ölen biz, büyük bir katliam yaşanıyor. Fakat tek bir bilgi alabilmiş değiliz.
Arkasında kimler var? Herhalde bu saldırı genç bir çocuk tek başına gerçekleştirmedi. Bağlantıları, işbirlikçileri, antepten suriyeden urfadan aldıkları destek, istihbarat desteği, bunları kim sağladı? Bunlar ortaya çıkarılmadığı müddetçe bu olay aydınlanmış sayılmaz.
İçişleri Bakanlığı ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın partimizi resmi olarak bilgilendirmesi lazım. Partimiz soruşturmaya müdahildir.
Arkadaşlarımızı burada kaybettik. Dosyayı gizlemekle olmaz. Alenen ne olduğunu duymak istiyoruz.
Bu olayın peşini bırakırlarsa, bu tehlike her zaman Türkiye'nin her yerinde hepimiz için geçerli olmaya devam edecek.
Ben eminim ki, önleyebilecek güce, istihbarata sahip olsalardı önlerlerdi. Onların bilgisi dahilinde bu iş olmaz. Madem bir zaafiyet var ortada, bunlar bu alçakça eylemi yapamayacak
TÜRKİYE'NİN YÜZLERCE YERİNE EYLEM TALİMATI BEKLİYORLAR
Devlet içinden destek almadan, Suriye'den biri elinde bombayla gelip, benim konuşma yapacağım yerde iki bombayı patlatamaz. Hükümete bağlı güçler içerisinde desteğinin ortaya çıkarılması lazım.
Çünkü IŞİD bağlantılı, yerelde de IŞİD destekçisi sunan güçler, hücre biçiminde, kaygım odur ki Türkiye'nin yüzlerce yerine eylem talimatı bekliyorlar.
Katliama uğradık. Bir partinin yüz binlerle ifade edilen mitingine saldırı düzenleniyor. Diğer partiler demek ki mutluluk duydular. acı paylaşmayan bundan mutluluk duymuştur. ama buna rağmen biz kardeşlik barış kazanacak dedik.
Hemen birkaç sonrasında, Hüdapar'a yakın dernek başkanı katlediliyor. Arkasından dört mahalle meclis sözcümüz, aktif çalışanımız hemen arkasından infaz ediliyor. Tezgahın büyüklüğünü buradan herkesin görmesi lazım.
Bakın, kanımca şöyle harekete geçiriliyor. bölgede yaklaşık 100 kişiye dönük, PKK'ya ya da IŞİD'in suikast yapacağı dolaştırılıyor. Emniyet tebligat yapıyor. Bu dernek başkanına da yapılıyor. İlginçtir, tebligattan iki gün sonra öldürülüyor.
Birçok Hizbullah militanı, elemanı şu anda Diyarbakır'da silahlandırılmış durumda. Evlerinde silahlandırılmış durumdalar. Kendilerine dönük saldırı olduğunda kim kimi vuracak o da belirlenmiş durumda.
Dolayısıyla dernek başkanı vurulduğunda, kimler hangi dakikada kimi vuracak o da belirlenmiş durumda. anında hizbullahçılar dört arkadaşımızı katlediyorlar.
Hizbullah biz provokasyona gelmeyiz diyorlarsa, bu alçaklığı sadece kınayabilirim. Yok bizi kullandılar, dernek başkanımızı vurdurdular, HDP'lileri infaz ettirdiler diyorlarsa, halktan özür dilemeleri, akıllarını başlarına aldıklarına dair açıklamalar yapmak lazım
Hep bu şekilde ucuz kullanılmaya devam mı edecekler? Biz kimseye bugüne kadar parti olarak asla ne hedef gösterdik, ne de kimseyi hedefe koyacak bir anlayışımız olabilir. Ne bize bağlı silahlı bir birim vardır, ne de böyle bir şeyin imkanı vardır. biz kendi sempatizanlarımızı da silahlandırmadık.
Son dönemde kaç pompalı tüfek satışı olmuş, nereye gitmiş bu silahlar? Tezgah bu şekilde dönüyor. halkımız dikkatli duyarlı olmalı.
Ortada bir Kürt Müslüman savaşı yok. Böyle saçmalık mı olur?