Geceyi Giresun'da geçiren Kılıçdaroğlu, karayoluyla geldiği Giresun-Trabzon il sınırında partililerce çiçeklerle karşılandı. Buradan Beşikdüzü ilçe merkezine giden Kılıçdaroğlu, parti otobüsü üzerinden vatandaşlara hitap etti.
''Sizler iyi iseniz Kemal kardeşiniz de iyidir'' diyerek söze başlayan Kılıçdaroğlu, ''Siyaset halka doğruları söyleme, halka hizmet etme sanatı olmalı. Siyaset, siyasetçinin zenginleştiği değil, yaptığı hizmetlerle halkın zenginleşmesini öngören bir alan olmalı. Ama biz bunun tersini yaptık Türkiye'de. Her türlü yalan, hile, uygunsuz işler siyasetin içine girdi. Ben siyasete girerken size söz verdim. Her yerde, her ortamda halkıma doğruları söyleyeceğim, söylemeye de devam edeceğim'' diye konuştu.
Karadeniz için fındığın çok önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Bu bölgenin en önemli ürünü. Sadece bu bölgenin değil, Türkiye'nin en önemli ürünü. Dünyada bir numarayız, ancak fındık üreticisi hakkını hiçbir zaman alamadı. İki sözüm var bu konuda. FİSKOBİRLİK'i yeniden ayağa kaldıracağız. FİSKOBİRLİK fındık üreticisinin kara gün dostu olacak. Orada çalışan 3 bin kişiydi, çok aza düştüler, onlar bile maaşlarını alamıyorlar. Bu tabloyu değiştireceğiz. İkincisi, fındık fiyatları önceden, temmuz ayında açıklanacak. Herkes bilecek. Kaça alacak devlet, ona göre tüccar araya girip girmemekte serbest olacak. Ama önceden açıklamazsanız fındık üreticisi mecburen ya tefecinin ya aracının eline düşüyor. Bu da yanlış bir uygulama. Bunu da değiştireceğiz.''
Kılıçdaroğlu, fındık borsasını Karadeniz'de kuracaklarını da dile getirerek, ''Dünya fındık fiyatını Karadeniz, belirleyecek ve böylece dünyada istikrarlı bir fındık fiyatının oluşmasına yol açacağız. Kimse çözmedi biz çözeceğiz. Çünkü biz alın terine değer veriyoruz. 'Bizim cebimiz değil, vatandaşın cebi para görsün' diyoruz. Bu bizim sözümüz'' dedi.
''Bir evde tencere kaynamazsa, bir evde çocuk yatağa karnı doymamış girerse o evde huzur olmaz'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Huzurun yolu, herkesin evinde akşam tencere kaynayacak, herkes akşam huzur içinde yemeğini yiyecek. 12 milyon 715 bin insanımız yoksul. Yoksulluğu, aile sigortası ile bitireceğiz. 'Parayı nereden bulacaksın?' diyorlar. Devlette uzun yıllar hesap uzmanlığı yaptım. Neyin ne olduğunu çok iyi bilirim. Kuruşun hesabını yaparım. Niye 600 lira diyorum da 650 lira demiyorum, niye 500 demiyorum. Bütün hesabı, kitabı, çalışmaları yaptık. Eğer sizlerden toplanan vergilerle, tüketmediğiniz doğalgazın bedeli olarak İran'a 2 milyar 600 milyon dolar bulurken, öderken 'kaynağı nerede?' diye sormuyorsunuz. 7 sülalelerini zengin ettiler, sormuyorlar, sıra vatandaşa gelince 'parayı nereden bulacaksın?' diyorlar. Para var, hiç endişe etmeyin. O parayı alacağız. Bu memlekette yoksulluğu yönetmek değil, yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Hiç kimse yoksul olmayacak. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her evde huzur, aş olacak.''
Kılıçdaroğlu, emeklilerin sorunlarını da çözeceklerini belirterek, ''Recep Bey'e göre emekliler tatillerini Kanarya Adaları'nda geçiriyor. Siz yapmıyor musunuz öyle bir tatil? Emeklilerin durumunu iyi biliyorum. Emeklilerin derdini en çok dile getiren genel başkan benim'' diye konuştu.
Trabzonspor'u da öven Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Anadolu ihtilalini yapan Trabzonspor, Anadolu'ya ilk kez şampiyonluğu getiren Trabzonspor. Trabzonspor, Türk spor tarihinde önemli devrimler yapmış, imzalar atmış bir takım. Anadolu ihtilalini CHP yaptı, sporda da Anadolu ihtilalini Trabzonspor yaptı. Biz kardeşiz. Aynı ihtilali inşallah bundan sonra da sürdüreceksiniz. Gönlümüz Anadolu'da. Yüreğimiz Anadolu'da atıyor.''
Kılıçdaroğlu, partililerin açtığı bir döviz üzerindeki yazıya da değinerek, ''Ne yazıyor? 'İlaçta rekor indirim yaptık' diyen AK Parti, bir kutuda 20 olan kapsülü 10 kapsüle indirmiş. Yarısı eşittir çalınmış', öyle mi? Hangi ilaç bu. Ne güzel hizmet veriyorlar, 10 kapsülü götürüp fiyat yarıya indi diyeceksin'' dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmanın ardından ilçe çıkışında kendisine ikram edilen Trabzon ekmeğiyle fotoğraf çektirdi, tereyağlı ekmeğin tadına baktı. Kılıçdaroğlu, daha sonra miting için Tonya ilçesine hareket etti.
Kılıçdaroğlu, partisince Trabzon Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, barış ve huzur içinde, annelerin sabahleyin çocuklarını karınları doymuş ve güler yüzle okula gönderdiği bir Türkiye'yi özlediğini belirterek, ''Kardeş kavgasının olmadığı, barış ve huzurun olduğu, herkesin huzur içinde yaşadığı, aşın, işin oluduğu bir Türkiye'yi özlüyoruz. Bu Türkiye'yi kurmaya hazır mıyız? Siz hazırsanız, Kemal kardeşiniz zaten baştan hazırdır'' diye konuştu.
Halka güvenerek yola çıktığını, halktan başka kimseden emir ve talimat almayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Trabzon'' demenin, ''tarih, üniversite, alın teri dökmek, fındık, çözüm ve Trabzonspor'' demek olduğunu, ''yiğit insanların bulunduğu, doğru bildiğini sonuna kadar savunduğu yer'' demek olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, iktidarın YGS'de 1 milyon 700 bin çocuğun umudu ile oynadığını söyleyerek, bu nedenle annelerin çocuklarının geleceği ile oynayan iktidara oy vermemesi gerektiğini savundu. Kılıçdarğlu, ''Allah aşkına bir sınavı yüzüne gözüne buluştaran bir iktidar, Türkiye'yi yönetebilir mi?'' diye sordu.
Bir sınavı beceremeyen siyasal iktidarın Türkiye'yi sağlıklı yönetemeyeceğini öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Sağlıklı yönetemez. Sağlıklı yönetseydi, bu ülkede 12 milyon 715 bin yoksul olur muydu? Bu kadar güzel bir ülkede her şeyimiz var, güneşimiz, toprağımız, insanımız, denizimiz, yağmurumuz her şeyimiz bereketli ama bir bereketsiz iktidar var. Halka güven vermeyen, cebine çalışan iktidar var. Size söz veriyorum: Gövdesini ben silkeliyorum, dallarını da size emanet ediyorum ama sakın ola dallarını silkeleyeceğim bir armut, bir elma düşer, bir şey düşer diye beklemeyin, dikkat edin kafanıza Recep Tayyip Erdoğan düşebilir. Neden bereketsiz diyorum, bereketsiz bir iktidar olmazsa 2,5 aylık Kübra annesinin kucağında ölmez, bereketsiz olmasa Diyarbakır'da bir anne 4 çocuğuna sabah kahvaltısı veremedim diye intihar etmez.''
Böyle bir ülkeyi içine sindiremediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Bu anlayışı içimize sindiremiyoruz. Benim ülkem bereketli, insanları çalışkan bir ülke, yeni bir anlayış, yeni siyasi iktidar halka yakın, halkın sorunlarını bilen, halkın sorunlarına kilitlenmiş, halka hizmet etmeyi görev bilen bir iktidara ihtiyaç var. O iktidar bizim iktidarımız, halkın iktidarı olacaktır'' diye konuştu.
"21. yüzyıl Türkiyesinde hiçbir çocuk, anne, kişi aç kalmayacak"
Kılıçdaroğlu, uygulamaya koyacakları aile sigortası ile de açlığı tarihe gömeceklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
''21. yüzyıl Türkiyesinde hiçbir çocuk, anne, kişi aç kalmayacak, yatağa aç girmeyecek elbette ki. Bakın bir şey söyleyeceğim: Siyasete atılırken söz verdim 'her yerde doğru söyleyeceğim' diye. Aile sigortası, CHP'nin bulduğu bir sigorta dalı değil. Aile sigortası, Uluslararası Çalışma Örgütünün kabul ettiği aşağı yukarı bütün devletlerin uyguladığı, 102 sayılı sözleşmeye dahildir. Bu sözleşme, 9 sigorta dalından söz eder ve Türkiye 9 sigorta dalını uygulayacağını 1971 yılında taahhüt etmiş. 8'i Türkiye'de uygulanıyor emekli, sağlık, yaşlılık, analık, iş kazası, meslek hastalığı sigortası gibi. Dokuzuncu sigorta dalı aile sigortası. Aile sigortası, uygulanmıyor. 40 yıl geçti aradan, 1971-2011 40 yıldır uygulanmasını beklediğimiz, devletin taahhüt ettiği sigorta dalı uygulanmıyor. Niçin uygulanmıyor? Nedeni şu; 'ben getireyim makarna, ekmek, kömür, bulgur vereyim bana minnet duysun, bana oy versin' diye. Yoksulun yoksulluğunu sömürmek en büyük günahtır, afişe etmek inancımızda da insanlıkta da doğru değildir.''
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, insanlara kimseye minnet, ihtiyaç duymadan aile sigortasıyla ekonomik güvence getirmek istediklerini ifade ederek, ''Diyorlar ki: Neden bu parayı veriyorsun, millet yan gelir yatar. Biliyorsunuz bunu söyleyen adam, bir sefer askerler için de söylemişti 'askerlik yan gelip yatma yeri değildir' diye. 600 lirayı vereceğiz. Bizim bunu tamamlayan bir başka projemiz daha var'' dedi.
Kılıçdaroğlu, kendilerinin düşündükleri model ile çocuğun doğumundan ölümüne kadar sosyal devletin koruması altında olacağını ve namerde muhtaç olmayacağını da söyledi.
"Askerliği 6 aya indireceğim"
Gençlere 'iyi misiniz' diye seslenen Kılıçdaroğlu, ''Eskiden gençler siyasete biraz uzak dururdu. Şimdi artık gençler ülkemizin geleceği, umudu. Ülkenin sorunlarını biliyorlar, sorunlarına kilitlendiler ve sorunlarını çözecekler. Geleceğin valileri, kaymakamları, bakanları, milletvekilleri, doktorları, mühendisleri onlar olacak. Onlar sanatkar olacak, onlar aynı zamanda asker olacaklar ve ülkelerini savunacaklar. Onlara bir sözüm var, 15 ay askerliği önce 9 aya sonra 6 aya indireceğim'' dedi.
Kılıçdaroğlu, gençlerin daha kısa süre askerlik yapacaklarını ifade ederek, ''9 ay askerlik konusuna Recep Bey'den bir itiraz, 'efendim bu memleketi kim savunacak.' Cevabını vereyim mi? Peki sevgili Recep Bey, senin oğlun 21 gün askerlik yaparken hiç aklına gelmedi mi bu memleketi kim savunacak ama vatandaşın oğlu 9 ay askerlik yapacak diyorsun ki 'bu memleketi kim savunacak.' Buradan cevap veriyorum: Biz, bu memleketi savunmak için yeri gelirse değil 9 ay, 9 yıl askerlik yaparız. Dişimizle, tırnağımızla, iman gücümüzle ülkemizi savunuruz. Sen şöyle kenarda dur'' diye konuştu.
''Dün konuşurken gene bir sürü hakaretler, küfürler yaptı"
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Dün konuşurken gene bir sürü hakaretler, küfürler yaptı. Ben bir şey demeyeceğim ona, onu Allah'a havale ediyorum. Rahmetli babam derdi ki: Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur. Zaten diyorum ya ezberini bozdum, kimyada gitti, fizik zaten yok, şifresini de çözdüm.
Recep Bey'den itiraflar bölümü başladı. Geçen bir bakanıyla ilgili bir şey söyledim. Kalktı bir sürü laf dedi, küfürler, vesaire. Allah büyüktür, hikmetinden sual olunmaz. O bunu söyledi, onun bakanı çıktı dedi ki: O bakan benim. Diyorum ya Allah büyüktür diye, sonra dedi ki sen onu söylüyorsun bak milletvekili listelerini yaptık, bakanlarımından bazıları bu listeye girmedi. Niçin, yolsuzluk yaptıkları için. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan kendi bakanlarının yolsuzluk yaptığını itiraf etti. Hepimizin hakkı var, çık o yolsuzluk yapan bakanlarının adını açıkla. Hakkımız yok mu? Kul hakkı yiyen birisini sen bakan yaptın diyorsun ki şimdi 'onu listeye koymadım' iyi de adam, zaten dünyalığını yaptı. Bu saatten sonra ne olacak, bu millete hesabını verecek mi? Niye arkasında duruyorsun onun. Kul hakkı yiyenlerden hesap sorulacak tarih 12 Haziran.''
"Ben, sana icazet vermem"
Kılıçdaroğlu, üzerinde 'Recep Alex'i bakan yaptı' yazılı pankartı okuyarak, şöyle devam etti:
''Bir Başbakan, 'benim bakanlarım yolsuzluk yaptı' diyor. Biz de biliyoruz zaten yaptıklarını, şimdi o bakanlar geliyor beni buluyorlar 'Kemal Bey ne olursunuz benim dürüst olduğumu söyle Allah aşkına.' Tabii komik bir şey... Ya kardeşim yolsuzluk yaptığını söyleyen ben değilim, senin başbakanın söylüyor bunu. Niye gidip ona demiyorsun ki 'Sayın Başbakan ben namuslu adamım, bana böyle diyemezsin.' Diyebiliyor mu, diyemiyor. Gelmiş benden icazet istiyor. Ben sana icazet vermem, ben dürüst, namuslu adama icazet veririm. Sen dürüst adamsan çık ortaya Başbakandan hesabını sor.''
Emeklilerin durumu
Emeklilerin durumlarına da değinen Kılıçdaroğlu, miting alanındakilere kinayeli bir şekilde ''Eğri oturup doğru konuşalım en iyi durumda olan emekliler'' diye seslendi, olumsuz yanıt alınca ''İyi değil mi durum? Yapmayın, Allah Allah bir yanlışlık var bu işte'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Ne zaman Mecliste konuşsam, arkadaşlarım konuşsa bir cevap, 'efendim siz zaten milletten kopuksunuz, zaten milletin arasına girmiyorsunuz, emeklilerin durumu çok iyi, onlar yaz tatillerini Kanarya adalarında geçiriyorlar, sizin haberiniz yok. Tatilleri çok uzun, seçim döneminde Türkiye'ye geliyorlar, sandıkta AKP'ye oy veriyorlar. Yoksa biz nasıl tek başına iktidar oluruz.' Düşündük, 'herhalde biz yanlış biliyoruz' dedik.
Emeklilerin durumunun iyi olmadığını ben de biliyorum, işin şakası bir tarafa emeklilerin milli gelir artışından pay alması gerektiğini söyledik. 5510 sayılı yasa çıktığı zaman biz parlamentoda Genel Kurulu, emekliler için terk ettik, 'emekliye bu zulmü yapamazsınız' dedik ama seçim oldu, hepiniz koşa koşa gitti AK Parti'ye oy verdi, doğru mu? Birbirimizi kandırmayalım, her yerde doğruları söyleyeceğiz.
Emeklinin en çok hakkını savunan benim, 'milli gelir artışından pay alması lazım' diyen benim, 'intibak yayası çıkması lazım' diyen benim, oyu AKP alacak, niye? Bu seçimlerde 9 milyon emeklinin 9 milyonunun da oyunu bekliyorum. Bir tek fire bile istemiyorum. Emekli kardeşlerime söylüyorum, diyorsanız 'benim durumum çok iyi, iyi geçiniyoruz, gerçekten Kanarya adalarında yaz tatili yapıyoruz' diyorsanız oyunuzu verin. Hiç itiraz etmem ama 'durumumuz iyi değil, perişan olduk, TÜFE farkını bile alamadık' diyorsanız, sırtınızı AKP'ye dönün, karşısında CHP'yi göreceksiniz, halkın partisini göreceksiniz. Oyunuzu gideceksiniz CHP'ye vereceksiniz.''
"Fındığın fiyatını hasattan önce açıklayacağız"
Kılıçdaroğlu, üzerinde 'zalimin Recep'i varsa, mazlumun Kemal'i var' yazılı pankartı okuduktan sonra, ''Ben sizin Kemal'inizim, sizin için çalışacağım'' dedi.
Kitabında, siyasette zenginleşmek bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Arkadaş yazmış, 2002'de tüp fiyatı 2 lira, 2011'de 65 lira, 2002'de fındık 7 lira, 2011'de 4 lira. 'Çakma AKP milliyetçiliği' diyoruz. Nasıl oluyor da fındıkta bir numarayız, fiyatı Hamburg Borsası belirliyor. Niye? Bütün fındık üreticilerine sözüm var. Fındığın fiyatını hasattan önce açıklayacağız. Onu tefeciye, aracıya mahkum ettirmeyeceğiz. Fındık borsası Karadeniz'de olacak. Dünya fındık fiyatlarını Karadeniz belirleyecek. FİSKOBİRLİK'i yeniden ayağa kaldıracağız, fındık üreticisinin kara gün dostu olacak. Ben fındık üreteceğim, alın teri dökeceğim, parasını başkası yiyecek, olur mu böyle şey?
Sizden isteğim var, sandığa giderken elinizi vicdanınızın üzerine koyun bir düşünün, bu güzel ülkede her şey var. Bu güzel ülkeye yurt dışından niye ithal kurbanlık geliyor? Bizim besicimiz mi, yaylalarımız mı, meralarımız mı, suyumuz mu, güneşimiz mi yok? Hepsi var. Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz ama bu hükümet milleti perişan etti.''
Kılıçdaroğlu, bir kişinin 'padişah' diye, seslenmesi üzerine sözlerini söyle sürdürdü:
''Var mı öyle bir padişah? Kendisini padişah sanan var. Onu koltuğundan indireceğim, yeniden ulusal Kurtuluş Savaşı vererek, Cumhuriyeti yeniden kuracağız. Ben inanıyorum 13 Haziran'da Türkiye Trabzon'la gurur duyacak. Yürekten inanıyorum ben buna. 13 Haziran'dan sonra ilk 4 ay içinde aile sigortası kurumunu kuracağız, siyasi ahlak yasasını çıkaracağız, taşeronluğu bitireceğiz, öğrenci yurtlarıyla ilgili TOKİ'ye görev vereceğiz. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceği, aile sigortası kurumuyla beraber düğmeye basacağız.''
"Çık karşıma!"
Başbakan Erdoğan'ın, Sosyal Sigortalar Kurumunda çalıştığı dönemle alakalı açıklamaları olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Sayın Erdoğan diyor ki: O Sosyal Sigortalar Kurumundayken şunu yaptı, bunu yaptı... Bir sürü şey söylüyor. Ne söylerse söylesin, ben ne yaptığımızı biliyorum. Boğazımdan aşağıya haram lokma inmedi, kendime de güveniyorum ama ona yiğitlerin harman olduğu Trabzon'dan çağrım var. Diyorum ki: Devletin bütün imkanları senin elinde, istediğin belgeyi, dokümanı al gel karşıma. Senin istediğin televizyon kanalında, senin istediğin gazetecilerle sen bana soru sor, Kemal kardeşin cevaplasın, ben sana soru sorayım sen de cevapla. 'Ben ustayım, o çırak' diyor. Ben de diyorum ki: Yiğit adamsan çıkarsın karşıma, ben sana kim usta, kim çırak, adam gibi gösteririm. Recep Tayyip Erdoğan karşıma çıkabilir mi, niye çıkamaz? Kemal kardeşinizin karşısına çıkması için bir, geçmişinin temiz olması lazım; iki, kul hakkı yememesi lazım; üç, mangal gibi yürek lazım. Bir adam düşünün, korkudan karşıma çıkmıyor bir de memleketi yönetecek. Öyle sağda solda efelenmesin, gelsin karşıma efelensin bende ona göstereyim.''
"Sen Ürdün'e devletin uçağıyla niçin gittin"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Hazreti Ömer'in adaletinden bahsettiğini vurgulayarak, ''Hazreti Ömer, sadece İslam aleminde değil, bütün dünyada adaletiyle bilinen, adaletiyle simgeleşmiş güzel bir insandır. Hazreti Ömer'in adaleti deyince akan sular durur. Hazreti Ömer, kendi işini yaparken kendi mumunu, devletin işini yaparken devletin mumunu yakacak kadar adildi. Ben kendisine dedim ki: Hazreti Ömer'in adaletinden söz ediyorsan, Ürdün'e sen düğün davetiyesi götürdün devletin uçağıyla, fakir fukaranın vergisiyle götürdün. Etmediği küfür kalmadı. Şimdi Trabzon'dan bir daha soruyorum, sen Ürdün'e devletin uçağıyla niçin gittin?
Çıktın Teke Tek programında dedin ki: O gezi resmi bir gezi değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, resmi gezi değilse, devletin resmi uçağıyla Ürdün'e niye gitti? Eğer tarihini unutmuşsa tarihini de vereceğim. İki milletvekilimiz soru önergesi verdiler 2004 yılında. 2004, 2011 niye cevap vermedin? Temiz, ahlaklı adam sorulara cevap vermez mi? Meclisin İçtüzüğüne göre 15 günde cevap verilmesi lazım. Değil 15 gün 15 yılda da veremez değil mi?'' dedi.
Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını da eleştirerek, ''CHP'nin geleneğinde, dokularında Kuvayımilliye vardır. Talimatı bir yerden almaz, kimsenin önünde diz çökmez, halka saygı duyar ve talimatı sadece halktan alır'' dedi.
Kılıçdaroğlu Erzurum'da
Kılıçdaroğlu, Trabzon mitinginin ardından özel uçak ile Erzurum'a geldi. Kılıçdaroğlu'nun havalimanı inişinden önce CHP Erzurum Milletvekili Adayı Ahmet Palandöken ile havalimanı görevlileri arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Kılıçdaroğlu'nu karşılamak üzere havalimanına gelen Erzurum "Bar Halk Oyunları" ekibinin VIP salonuna alınmamasına tepki gösteren Ahmet Palandöken, "Ben iktidarı da edepli olmaya davet ediyorum. Emniyeti de yıprattılar" diyerek VIP salonunu terk etti ve Kılıçdaroğlu'nu salonun dışında karşıladı. Kılıçdaroğlu, havalimanında partililerce karşılanırken, halk oyunları ekibi de Erzurum yöresine ait "Bar Halk Oyununu" sergiledi.
Kılıçdaroğlu havalimanından şehir merkezine parti otobüsü ile giderken, Ilıca Atlı Spor Kulübü'nden bir cirit takımı, bir süre atlar ile CHP otobüsüne eşlik etti. Mitingin yapıldığı Erzurum İstasyon Meydanı'nda bulunan partililer de "AKP'nin Huyu Erzurum'un Suyu Bozuk", "Dadaş Evsiz AKP Sessiz", "Tayyip'in Zulmü Varsa Dadaşın Kemal'i Var", "Sanal Sansüre Hayır", "Burası Erzurum Adımız Dadaş, Yavaş Tayyip Yavaş" dövizleriyle ve "Başbakan Kemal" sloganlarıyla karşıladı. Kılıçdaroğlu, bir saat gecikmeli olarak gerçekleştirdiği konuşmasının büyük bir bölümünü Erzurum'un sorunlarına ayırdı. Kılıçdaroğlu, Erzurum'a ilk olarak 1960'lı yıllarda geldiğini, o yıllarda bölgenin cazibe merkezi olan Erzurum'un "Doğunun Paris"i olarak anıldığını kaydederek, "Gelenler hep Erzurum'un rantını yediler, hep köşeyi döndüler ama Erzurum hep kaybetti. Milletvekili sayısı sekizdi altıya düştü" dedi. Kılıçdaroğlu, Erzurum'un yeniden ayağa kalkması için yeni, halktan bir iktidar anlayışına ihtiyacı olduğunu vurguladı. İşsizliğin, Erzurum'un en büyük sorunlarından biri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bizim ilk derdimiz iş ve aş, işin ve aşın olduğu yerde barış, huzur, kardeşlik ve dostluk olur" diye konuştu. Miting alanında bulunan "Atatürk Üniversitesi Kuruluş 1957, Yanlış Olmasın" dövizine göndermede bulunan Kılıçdaroğlu, "Sizin haberiniz var mı Recep Bey dedi ki ODTÜ'yü de ben kurdum. Erzurum'a gelince Atatürk Üniversitesi'ni de ben kurdum diyecek" şeklinde konuştu.
"Milletvekilimiz yok ama Erzurumlunun hakkını CHP koruyor"
Kılıçdaroğlu, Erzurum'un dadaşlar kenti olduğunu ve Nene Hatunlar yetiştirdiğini belirterek, "Ayağa kalk Erzurum, ayağa kalk ve hakkını ara, niye benim milletvekili sayım altıya düştü" dedi. Erzurum'daki şeker fabrikasının özelleştirilmesinin gündemde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Doğu ve Güneydoğu'da bir tek özelleştirme bile olmayacak, herkes çalışacak, herkesin kadrosu olacak" dedi.
Kılıçdaroğlu, meydandaki "AKP'nin Huyu, Erzurum'un Suyu Bozuk" dövizine de göndermede bulunarak, "Erzurumlu bu suya layık mı? Bu suyu parlamentoda ilk kez dile getiren CHP'dir. Milletvekilimiz yok ama Erzurumlunun hakkını CHP koruyor" ifadesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, mevcut Erzurum milletvekillerini kentin sorunlarını Meclis'in gündemine taşımadığını dile getirerek, "Erzurumlulardan şikayetim var. AKP'ye oy vermeye devam ederseniz, önümüzdeki seçimlerde milletvekili sayınız dörde düşer, ondan sonra ikiye düşer, ondan sonra da zaten belediyeyi kaldırırlar. Sizden isteğim var hakkınıza sahip çıkın. Erzurumluların hakkını savunmayanları siz de savunmayın, o partiyi 12 Haziran'da sandığa gömün" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez yurt dışından ithal hayvan getirildiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Erzurumlu güzel şeylere layık. Erzurumlu hep kaybediyor ama hep kaybettiği partiye veriyor. O nedenle bu seçimlerde sandığa giderken 1 milyon 700 bin çocuğumuzun hakkı için gidelim."
Kılıçdaroğlu, öğrencilerin, işçilerin, köylünün, esnafın, besicilerin hakkını koruyacaklarını söyledi.
"Vaatte bulunup, sonra unutmayız"
Kılıçdaroğlu, Erzurum'un yarısının yeşil kartlı olduğunu, birçok insanın yoksulluk içinde yaşadığını ifade ederken, yoksulluğu bitirmek için aile sigortasını getireceklerini ve her ailenin ayda en az 600 lira gelirinin olacağını anlattı. Kılıçdaroğlu, "Dadaşın Umudu Kılıçdaroğlu" sloganı üzerine şöyle konuştu:
"Benim umdum da dadaşlarda. Dadaşların iyi düşünmesi lazım. Ya Erzurum bitecek ya Erzurum ayağa kalkacak. Biz Erzurum'u ayağa kaldıracağız, sözümüz sözdür, sözümüz senettir. Biz onların söylediği gibi vaatte bulunup ondan sonra unutmayız."
Kılıçdaroğlu, kışları soğuk geçen Erzurum'da evlerde doğal gaz olmasına rağmen, maddi sıkıntılar nedeniyle bedava dağıtılan kömürün yakıldığını, buna karşılık kullanılmayan doğalgazın bedeli olarak İran'a 2.6 milyar dolar ödendiğini vurgulayarak, "Erzurum'da doğal gaz var, evlerde de var. Fakire de bedava ver. Hiç değilse bu millete ödersin o parayı" diye konuştu.
"Ben onun konuştuğu dilden zaten konuşmuyorum"
Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın kendisi ile ilgili çeşitli açıklamalar yaptığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Ben onun konuştuğu dilden zaten konuşmuyorum. Dilimiz farklı ne yapayım. Ben sadece uygar bir insan gibi onu tartışmaya davet ediyorum. Diyorum ki kendine güveniyorsan gel senin istediğin televizyon kanalında, istediğin yerde, istediğin meydanda, istediğin parkta, sen nerede istersen çık karşıma tartışalım diyorum."
Başbakan Erdoğan'ın "Ben ustayım sen çıraksın" sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Ben ona gene uygar bir insan gibi söylüyorum. Gel arkadaş sen usta ol ben çırak olayım. Hele bir tartışalım millet karar versin kim usta kim çırak" dedi. Başbakan Erdoğan'ın isterse yanına bakanlar kurulunu ve uzmanları alabileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Söz veriyorum bir dadaş gibi yürekli olarak çıkacağım karşısına" dedi.
Kılıçdaroğlu, önceden CHP olarak Erzurum'a fazla gelmediklerini, Ankara'da oturarak oy istediklerini kaydederken, "Şimdi tabloyu değiştirdik, Kemal kardeşiniz ayağınıza geliyor, sizinle konuşuyor, çayınızı kahvenizi içecek, daha fazla geleceğim, daha fazla konuşacağım, dertlerinizi daha fazla dinleyeceğim, sizin dertlerinizi her yerde söyleyeceğim" şeklinde konuştu.