Güneydoğu'da Kılıçdaroğlu'na büyük ilgi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Güneydoğu'daki illeri gezdi. Van, Hakkari ve Bitlis'te Kılıçdaroğlu'na ilgi yoğundu. Kılıçdaroğlu, Hakkari'de yaptığı açıklamada, 'Belediye başkanlarının Ankara'ya gidip para dilenmesini ortadan kaldırmak için' yerel y

Van mitinginin ardından özel helikopterle Hakkari'ye gelen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, seçim otobüsünden yurttaşları selamlayarak Valiliğe geçti. Valilik girişinde Vali Muammer Türker tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, kentin sorunlarıyla ilgili bilgi aldı. Yaklaşık 15 dakika süren görüşmenin ardından Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Kaya'yı makamında ziyaret eden Kılıçdaroğlu, daha sonra yaya olarak Belediye Başkanlığına geçti. Yol üzerinde esnaf ve yurttaşlarla görüşen Kılıçdaroğlu, belediye girişinde Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu tarafından karşılandı. Bediranoğlu, CHP genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

 Hakkari'de kepenklerin kapatılması

Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hakkari ziyaretinde kepenklerin kapatıldığına ilişkin sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Tabii Sayın Erdoğan için bir şey demek istemem ama ben hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin sorunuyla ilgilenen bir siyasetçiyim. Kentin kendi sorunu olabilir, bu sorunlarla ilgilenmek durumundayız. Samimi olarak ilgileniyorum. Söylediklerimi de samimi olarak söylüyorum, samimi olarak dile getiriyorum. Aramızdaki temel fark da budur. Biz siyasetçiler olarak ne kadar samimi olursak, halktan da mutlaka bunun karşılığını görürüz. Sağolsun Hakkarililer oldukça sıcak, sevecen bir ilgi gösterdiler bundan da memnun oldum. Ben ilk kez Hakkari'ye geliyorum. 80 ili görmüştüm Hakkari'yi görmemiştim. Bürokratken Van'a geldiğimde Hakkari'ye gelemek istemiştim o zaman güvenlik güçleri bırakmadılar, 'Hakkari'ye gitmeniz riskli olur' dediler, bırakmamışlardı. Daha sonraki zamanlarda nasip olmadı, gelmek şimdi nasip oldu. Hakkari'ye geldiğim için son derece memnunum.''

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin de ''Başbakan Erdoğan, kepenklerin belediye görevlileri tarafından kapatıldığı yönündeki söylemini neye bağlıyorsunuz?'' şeklindeki sorusu üzerine şunları söyledi: ''Eğer bir ülkenin Başbakanı konuşacaksa doğruları dile getirmelidir. Kepenk kapanıyorsa kepengi kapatandan çok, siyasi iktidarın şunu düşünmesi lazım: Bu kepenkler neden kapanıyor? Siz, kapanan kepenklerden dolayı esnafı, yerel yöneticileri suçlayacağınıza dönüp kendinize bakmanız lazım. Bir neden var bunda, bir sorun var burada. Bu sorunu akılcı çözmemiz gerekir diye düşünmesi gerekir ama vurarak, kırarak, insanları hor görerek, onları suçlayarak, bir yere gitmek mümkün değil ama Başbakan'ın doğasında bu var zaten; öfkeyle konuşmak, onlara hakaret etmek, küçük görmek gibi bir alışkanlığı var, ne diyelim.''

''CHP'nin, Kürt sorunu ya da Doğu, Güneydoğu ile ilgili düşüncesi nedir?'' sorusuna ise Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili hazırlanan broşürlerin il başkanlığında bulunduğunu ve CHP'nin ülkeye demokrasinin gelmesini istediğini bildirdi. Bu ülkede yurttaşlık temelinde eşit haklara sahip bireyler istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Özgürlüğün ve demokrasinin kısıtlandığı toplumlarda sağlıklı gelişme olamaz, barış olamaz, huzur olamaz. Çatışma kültürünü beslemiş oluruz. Biz çatıma kültürüne karşıyız, barışı ve huzuru istiyoruz. Bunun için de ne gerekiyorsa bunu yapmakta kararlıyız'' dedi.

'Yurttaşların evlerine baskın yapıldığı yönünde bilgi geldi bana'

Gazetecilerin, Hakkari Cumhuriyet Başsavcısı'na yapılan ziyaretin nedenini sorması üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Bazı konularda, Sayın Cumhuriyet Başsavcısından bana yöneltilen bir iki şikayet konusunda bilgi aldım. Özellikle yapılan baskınlar nedeniyle yurttaşların tepkileri olduğunu söyledim. Onun da 'ben 6 aydır buraya geldim, geçmişte bazı ön yargılar var ama bu ön yargıları kıracağız' diye bir açıklaması oldu. Bundan da memnun oldum'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ''Bahsettiğiniz KCK baskınları mı?'' şeklindeki sorusunu, ''Yurttaşların evlerine baskın yapıldığı yönünde bana bilgi geldi. Dolayısıyla da baskının ayrıntısını bilmiyorum ama bir yurttaşın evine sabaha karşı polislerin baskın yapmasını, bugünkü 21. yüzyılın ilk çeyreğinde doğru olmadığını düşünüyorum'' diye yanıtladı.
 

'Bu ülkeden ayrılmak istemiyoruz'

Belediye ziyareti sırasında, Çukurca'ya bağlı Işıklı köyünün eski muhtarı olduğunu belirten Mehmet Salih Kaya, 18 yıl köyde muhtarlık yaptığını dile getirerek, top ve kurşun sesleri nedeniyle 32 yıldır korku içinde yaşadıklarını ve geceleri rahat uyumadıklarını söyledi.
Kürt sorunun varlığının herkes tarafından kabul edilmesi gerektiğini anlatan Kaya, Kılıçdaroğlu'na, ''Biz bu ülkeden ayrılmak istemiyoruz. Ama özel haklarımızı tanımanızı istiyoruz. Bunları dile getirin'' dedi. Yaklaşık 20 dakika süren ziyaretten sonra Belediyeden ayrılan Kılıçdaroğlu, belediye önünde kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Kılıçdaroğlu'nun, ''Başbakan Kılıçdaroğlu'' ve ''Vur vur inlesin Erdoğan dinlesin'' sloganları arasında miting alanına geçişi sırasında, bir grup da terör örgütü elebaşı lehine slogan attı.

Hakkari'de KCK operasyonlarına eleştiri

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Biz özgürlüğü ve demokrasiyi istiyoruz. Kimsenin, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını aylarca hapiste tutmasını istemiyoruz'' dedi.

Partisince Bulvar Caddesi'nde düzenlenen mitinge katılan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Başbakan olduğu takdirde ilk ziyaret edeceği ilin Hakkari olacağını belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hakkari'de yaptığı mitinge değinen Kılıçdaroğlu, ''Geldi burada miting yaptı, Hakkarili esnafımız kepenk kapattı. Çıkmış Belediye Başkanını suçluyor. Arkadaş önce bir düşün, sen Başbakanlık yapıyorsun. Esnaf kepenk kapatıyorsa bir dert var demek ki otur o dertle ilgilen'' diye konuştu.

 Özerklik açıklaması

İktidara gelmeleri durumunda yerel yönetimlerin özerklik şartını olduğu gibi kabul edeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Böylece yerel yönetimlerin güçlü olması, halka daha iyi hizmet vermesi söz konusu olacak. Belediye başkanlarının Ankara'ya gidip para dilenmesini ortadan kaldıracağız'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çok sayıda sözü olduğunu, fakat hiçbirini yerine getirmediğini belirtirik, yüzde 10 barajının kaldırılmadığını ve 12 Eylül'ü yapanlardan halen hesap sorulmadığını, onlardan ancak halkın iktidarının hesap sorabileceğini ifade etti.

Mitingdeki kalabalığın ''Kıskananlar çatlasın'' şeklinde slogan atması üzerine, ''Kıskananlar çatlar, onları çatlatacağız meraklanmayın'' diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

''Benim sözüm var. AKP'nin gövdesini ben silkeliyorum, dallarını da size emanet ediyorum. Ama dikkatli olun, 'elma düşer' diye beklemeyin. Recep Bey düşebilir. Biz özgürlüğü ve demokrasiyi istiyoruz. Kimsenin, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını aylarca hapiste tutmasını istemiyoruz. Farklı şeyler düşünebiliriz ama özgürlük herkes için var. Belediye başkanını tutuklayacaksın, kelepçeleyeceksin, sıraya dizeceksin, fotoğrafların çekeceksin, sonra da medyaya servis edeceksin. Kabul etmiyoruz. Boşaltılmış köylere yeniden geri dönülmesi, zararların son kuruşuna kadar ödenmesi bizim programımızda var. Bunun sözünü veriyoruz size. Kimse memnun değil. Hayatın her tarafında sorun var. Çünkü AKP, Türkiye'nin rantına talip oldu, sorunlarına değil. Biz Türkiye'nin sorunlarına talibiz.''

''Evlerin basıldığı düzenie son vereceğiz"

Kılıçdaroğlu, kendisine ''sabaha karşı evlerimiz basılıyordu'' diye şikayet gelmesi üzerine konuyla ilgili Hakkari Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüğünü ve başsavcının daha 6 aydır kentte olduğunu söylediğini anlatarak, şunları söyledi:

''Hangi iktidar, hangi rejim olursa olsun sabahın köründe evlerin basıldığı düzene son vereceğiz. Her yerde söylüyorum. Sabah kapınız çalınıyorsa sütçü çalmalı. İki şişe süt bırakmalı. Biz Türkiye'de yoksulluğu da bitirmek istiyoruz. Hakkari'yle Sivas'ı, Çorum'u, Diyarbakır'ı ayırırsak o zaman ihanet etmiş oluruz. Bu coğrafyada her yer bizim. Herkesin yurtseverlik payı herkesle eşittir. Hepimiz yurtseveriz, hepimiz ülkemizi seviyoruz. Dünyada ilk defa bir Başbakan bir ile gidiyor ve yeni hapishane sözü veriyor. Bunların iktidarında 49 yeni hapishane yapıldı. Çünkü baskıcı rejim, hapishaneler kurarak memleketin yönetileceğini sanıyorlar. Tam tersine ne kadar baskı yapıyorlarsa özgürlük talebimiz o kadar artacaktır. Ben buradan sonra Bitlis'e gideceğim, sizin selamlarınızı götüreceğim. İstanbul'daki kardeşlerimizin de Hakkarili kardeşlerime selamı var. İstanbulluların selamını da size getiriyorum.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''kimyasını ve ezberini bozduğunu, şifresini çözdüğünü'' savunan Kılıçdaroğlu, ''Şifreci Erdoğan, 1 milyon 700 bin çocuğumuzun geleceğiyle oynadı. Hesabını soracağım, beraber mücadele edeceğiz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın ''Kürt sorunu yok'' dediğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Böyle bir sorun var mı? Yine üç sefer söyledim biliyor musunuz? Belki Ankara'dan Recep Bey duyar. Böyle bir sorunun varlığını Hakkarililerden duymuş oldu. Ancak onlar bizim sesimizi değil telefonlarımızı dinliyor. Telekulak hükümeti. Onlarda demokrasi yok, özgürlük yok. Bu ülkede bir yurttaşın derdi olacaksa bilin ki o dert Kemal Kılıçdaroğlu'nun derdidir. Etnik kimlikten, inançtan kaynaklı bir dert varsa, çözmeye hazırım. Elimi taşın altına koymaya hazırım. Doğu batıya, kuzey güneye selam vermeli. Kimseyi ötekileştirmemeliyiz. Anadilde öğrenim konusunda da mücadelemizi hep birlikte yapacağız. Kimse bundan şüphe etmesin. Az önce belediye ziyaretinde eski bir muhtar ile görüştüm. 'Bu ülkede, bağımsız bir ülkede kardeşçe beraber yaşamak istiyoruz' diyor. Tıpkı Nazım Hikmet'in dediği gibi 'Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçe' yaşayacağımız Türkiye'yi beraber kuracağız.''

 CHP il başkanlığına ziyaret

Mitingin ardından CHP İl Başkanlığına geçen Kılıçdaroğlu, mitingle ilgili gazetecilere değerlendirmede bulundu.

Kılıçdaroğlu, mitingde özgürlükler konusunu ayrıntıya girerek ele aldığını, ekonomi konusunda ise fazla ayrıntıya girmediğini vurgulayarak, şöyle dedi:

''Çünkü şöyle bir propaganda yapılıyordu. 'CHP özgürlükler konusunda asıl yapacağını anlatsın. Ekonomiyi biz bir şekilde çözeriz' diyorlardı. O nedenle burada yüzde 10 barajı, iç hizmet yasasının 35. maddesi, faili meçhuller, kayıplar gibi bütün bu ayrıntılara girdim. Dolayısıyla belki doğrudan ilk kez genel başkanın ağzından demokrasi konusunda ne düşündüğümüzü anlattım. Özellikle belediye başkanlarının tutuklanması, onların sıraya dizilerek elleri kelepçelendikten sonra fotoğraflarının çekilip medyaya gönderilmesi, bunlar zaten demokrasi açısından hoş şeyler değil. Onları söyledik. Güzel bir toplantı oldu.''
 

BDP'liler de dinledi

Bir gazetecinin, ''Barış ve Demokrasi Partisinin tabanı olarak kabul edilecek kitle de sizi dinledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' yönündeki sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

''Onlar özellikle polis barikatlarının dışında ağırlıklı olarak duruyorlardı. Onlar da dinleyecekler. Sonuçta Cumhuriyet Halk Partisinin özgürlük ve demokrasi konusundaki görüşleri nedir, amaçları nedir? Onu öğrenecekler. Yüzde 10 seçim barajının, anadil yasağının kaldırılması gibi temel konularda CHP'nin görüşünü öğrenmek onların da merak ettiği konulardı. Dinlediler. Dolayısıyla asıl onların değerlendirmesi nedir onu bilemiyorum. Biz Cumhuriyet Halk Partisine, milletvekiline oy istedik. Milletvekilimiz de çıkarsa bundan son derece mutlu olacağız. Buraya helikopterle geldim. Hakkari'nin olağanüstü güzel bir doğası var. Bu güzel coğrafyanın şiddet değil barışı içermesi halinde, dünyanın her tarafından insanların gelip bu doğayı görmek isteyeceğinden eminim.''

 Van mitingi

Kılıçdaroğlu, özel uçakla Van havalimanına indikten sonra seçim otobüsüyle miting alanına geçti ve otobüsten halkı selamladı. Seçim otobüsünden Kürtçe "Çawa ni başe, ser seran, ser çavan, spas dîkim" (Nasılsınız, iyi misiniz, başım, gözüm üstüne, teşekkürler) anonsları yapıldı. CHP otobüsünün güzergahı boyunca polisin yoğun güvenlik önlemleri aldığı görüldü.

Kılıçdaroğlu, Van Beşyol meydanında 3 bine yakın vatandaşa hitap etti. Miting alanındaki "Yaşasın halkların kardeşliği", "Anamızın dili onurumuzdur", "Bıxer hatî Kılıçdaroğlu", (Hoş geldin Kılıçdaroğlu) "Halkın umudu, Erciş'in gururu Kılıçdaroğlu", "AKP zulmüne êdi bese" (AKP zulmüne artık yeter) dövizleri de dikkat çekti. Kılıçdaroğlu'na konuşmasını yapmadan önce poşu hediye edildi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasına "Bu bölgenin ekmeğini yedim, suyunu, çayını içtim. Erciş'te ilkokula başladım, çocukluğum Erciş'te geçti. Van'ı da biliyorum, Van denizini de biliyorum" sözleriyle başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini "Van gölüne nasıl deniz dersin" diyerek eleştirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Valiliğin internet sitesinde deniz yapar, Vanlılar deniz der, inci kefali meşhurdur. Nasıl olur da bunları bilmeyen birisi bu ülkeye başbakanlık yapar, bunun takdirini ben size bırakıyorum" dedi. Kılıçdaroğlu, kavga düşünmediklerini, herkesin asgari gelir güvencesi, işi, aşı olmasını istediklerini ve Türkiye'ye barış, huzur, demokrasi ve özgürlük getirmeyi amaçladıklarını kaydetti.
 

'Bu bakan madem çok seviliyor, niye Van'da aday değil?'

Türkiye'de resmi rakamlara göre 12 milyon 715 bin, gayrıresmi rakamlara göre ise 15 milyon 600 bin kişinin yoksul olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, aile sigortası projesiyle yoksulluğu bitireceklerini ifade etti. Aile sigortası projesinin kaynağının da sorgulandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Vanlı kardeşlerime söz veriyorum, iktidar yapın, AKP Genel Merkezi'ne bağlanan hortumları keseceğim. Siz hortumun ne olduğunu benden daha iyi biliyorsunuz. Burada bir bakanınız vardı değil mi sizin? Ne oldu, yakınları ne oldu? Köşeyi döndü değil mi? Ve ben merak ediyorum, bu bakan madem Vanlı, madem Vanlılar çok seviyor, niye başka bir yerde milletvekili adayı, niye Van'da milletvekili adayı değil? Niye kaçıyor, niye korkuyor?"
 

'İçtiğimiz suda vergi var, pırlantada yok'

Van'ın çok göç aldığını ve Van'da çok sayıda ailenin yoksul olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yoksulluk bizim kaderimiz mi? Elalem köşeyi dönerken vatandaş niye yoksul? Türkiye büyüdü diyorlar. Allah aşkına Türkiye büyüdüyse Van niye küçülüyor, fabrikalar niye kapanıyor Van'da? İşsizlik var mı Van'da? Niye 3 kez soruyorum, Ankara'da Recep Bey duyar da Van'da işsizlik olduğunu önlem alır" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Vanlı erkeklere, eşlerine inci, pırlanta gibi mücevherler almalarını tavsiye ederken "Bunu niye söyledim biliyor musunuz, incide, pırlantada vergi yok, kefen bezinde, içtiğimiz suda, bindiğimiz otobüste, konuştuğumuz telefonda, aldığımız ekmekte vergi var. Allah aşkına bu adalet mi?" diye sordu.
 

'Aile Sigortası gelince yeşil kart iptal edilmeyecek'

Türkiye'ye temiz ve namuslu siyaseti getireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, cumhuriyet tarihinde ilk kez AKP hükümeti döneminde canlı hayvan ithal edildiğini ifade ederek "Bunun hesabını soran bu kardeşiniz. Sizin adınıza soruyorum. Bu ülkenin üreticisi, besicisi için soruyorum. Besiciyi yok etti ben de biliyorum. Dışarıdan getireceğine niye çiftçiye destek vermiyorsun?" dedi. Türkiye'nin 1 yılda dışarıdan ithal edilen tarımsal ürüne 20 milyar dolar ödediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "20 milyar doların 5 milyar dolarını bizim çiftçimize öde, değil Türkiye'yi, değil Orta Doğu'yu bütün dünyayı besler" dedi. Kılıçdaroğlu, "Aile sigortası gelirse yeşil kartlar iptal edilecek" şeklinde propaganda yapıldığını belirterek "Bu kocaman bir yalan. Yeşil kart sağlık sigortasıdır, öbürü ailenin sigortasıdır. Aile sigortasının olduğu her yerde yeşil kart da olacak, sağlık sigortası da olacak, o iptal edilmeyecek" dedi.

'Özel sektör gelmezse devlet yatırım yapacak'

Kılıçdaroğlu, Van'daki şeker fabrikasının özelleştirilmek istendiğini kaydederek "Sözüm var, Doğu-Güneydoğuda bir fabrika özelleştirilmeyecek. Tamamı devletin olacak, tamamında insanlarımız çalışacak, işsizliği bitireceğiz. Benim sözüm var, doğu güneydoğuya teşvik vereceğiz, sıfır faizli kredi vereceğiz. Gelmezse devlet gelip yatırım yapacak. İstihdam yaratacak, çünkü başka çaresi yok. Eğer buradaki insanlarımız bizim insanlarımızsa birisinin yatırım yapması lazım. Ya özel sektör yapacak, o yapmazsa devlet yapacak" diye konuştu.
 

'Milletimize güveniyoruz, sınır kapısını açacağız'

Miting alanındaki bazı yurttaşların "Sınır kapısının açılsın" diye bağırması üzerine Kılıçdaroğlu, "Sınır kapısının açılması lazım. İstikrarlı, üç gün aç, 7 sene kapat değil. Onlar açmazlar, biz açarız. Allah aşkına sınır ticaretini açmıyorsan bu bölgenin insanına güvenmiyorsun demektir. Biz güveniyoruz. Milletimize güveniyoruz, sınır kapısını açacağız" dedi. Sınır ticaretinin canlanması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Karşıda düşman devlet yok, biz de onların düşmanı değiliz. Hatta bazı akrabalarımız orada, onların da akrabaları burada, gidip geliyorlar, niye sınır ticaretini açmıyoruz?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, sınırdan kaçak mazot da getirildiğini kaydederek "Ne yapsın, geçinemiyor. İş verdin de çalışmadı mı? O zaman serbest bırakacağız" dedi. Getirilen mazotu kamyon şoförünün ya da çiftçilerin kullandığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, çiftçilere mazotun 1.5 liraya verileceğini söyledi.

'Darbeyi kim yaptıysa hesabını sormazsam namerdim'

Kılıçdaroğlu, bir ülkede demokrasi olmaması durumunda orada çatışmanın olacağını ifade ederek "Bir ülkede özgürlük yoksa o ülkede çatışma, kavga vardır. O ülkede barış, huzur olmaz. Bir, halkın iktidarında yüzde 10 barajını kaldıracağım, bu garabete son vereceğim. Ne demek yüzde 10 barajı? Bunlar 12 Eylül'le hesaplaşacaklardı değil mi? 12 Eylül ürünü olanlar, 12 Eylül'den hesap soramaz. Biz soracağız, kim darbeyi yaptıysa hesabını sormazsam namerdim" diye konuştu.
 

'Yeni CHP özgürlükten yanadır'

Kılıçdaroğlu, darbelere dayanak teşkil ettiği söylenen TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin kaldırılması, yüzde 10 barajının kaldırılması, kayıpların ve faili meçhullerin araştırılması için verdikleri kanun tekliflerinin AKP oylarıyla reddedildiğini belirterek "Yeni CHP diyorum size. Yeni, özgürlükten yana, halktan yana, halkın sorunlarını dinleyen CHP'den söz ediyorum size" dedi.

Özel yetkili mahkemelerin de kaldırılmasını teklif ettiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, KCK tutuklamalarına da değindi. Kılıçdaroğlu, hangi görüşten olursa olsun seçimle gelen belediye başkanlarına saygı duyduklarını ifade ederek "Siz, seçimle gelen belediye başkanlarını bir değil, iki değil, üç değil, alacaksınız, hapse atacaksınız. Bu, halkın iradesine sınır getirmek demektir. Halkın iradesine saygı duymamak demektir" diye konuştu.
 

'Hapishane değil fabrika kuracağız'

Başbakan Erdoğan'ın siyasi yasağının, CHP'nin desteğiyle kaldırıldığını anımsatarak "Bizim gibi düşünmeyenlere de demokrasilerde saygı göstermek bir insanlık hakkıdır, bir görevdir" dedi. Kılıçdaroğlu, devletin resmi rakamlarına göre AKP iktidarında 49 yeni hapishane yapıldığını, Başbakan Erdoğan'ın "Eski hapishaneyi yapacağım, yeni hapishane yapacağım" dediğini kaydederek "Biz 49 hapishane değil, 60 değil, 400 tane fabrika kuracağız" dedi. Van'dan yeterince oy alamadıklarını ancak az oy almalarının nedeninin Vanlılar değil, buraya gelmedikleri için kendileri olduğunu dile getirerek "Şimdi ben geliyorum, daha çok geleceğim buraya. Vanlılarla konuşacağım, dertlerini dinleyeceğim, mecliste sizin sesiniz, sizin sözünüz olacağım" diye konuştu.

'Tesis açmışlar, milleti kandırmak doğru değildir'

Başbakan Erdoğan geçtiğimiz hafta Van'da 365 tesisi hizmete açtığını belirten Kılıçdaroğlu, "365 tesiste bir bekçi bir de çalışan olsa 700 kişi iş bulacak. 700 kişi iş buldu mu?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, "Tesislerden birisini söyleyeyim, okulun badanası boyası yapılmış. Yollarda hani gidiyorsunuz ya, Erciş, Van, Diyarbakır, onlar da birer tesis, haberiniz yok sizin. Su musluklarına klor azalsın diye birer tane cıvata takmışar, o da bir tesis. Bana inanmıyorsanız şu kitaba bir bakın. Milleti kandırmak doğru değildir" dedi.
 

'Daha önce sorun vardı, ne oldu?'

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde Hakkari'de yaptığı "Kürt sorunu yoktur" açıklamasına yanıt vererek şöyle konuştu: "Daha önce sorun vardı, ne oldu? 30 yıldır devam eden olayın çözümsüzlüğü siyaset kurumunun görevini yapmamasından kaynaklanıyor. Siyaset kurumu görevini yapmıyor, çözüm üretmiyor, elini taşın altına koymuyor. Çözüm üretmediği için de çatışma bitmiyor, huzur bu memlekete gelmiyor. Benim sözüm var, bedeli ne olursa olsun bu ülkeye barışı getireceğim, bu ülkede kardeşliği egemen kılacağım, çatışmayı da bitireceğim". Meydandakilere "Ben sizin çocuğunuzum, bu toprakların çocuğuyum" diye seslenen Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman insanları inancı ve kimliği dolayısıyla ayırdığını vurguladı.
 

DSP Van İl Örgütü CHP'ye katıldı

Öte yandan DSP Van İl Örgütü, milletvekili adaylarıyla birlikte CHP'ye katıldı. Kılıçdaroğlu'nun rozet taktığı eski DSP İl Başkanı Cahit Akbaş, önümüzdeki seçimlerde Türkiye'nin geleceğinin oylanacağını, geleceklerinin karartılmaması için CHP'de konsensüs yarattıklarını ifade ederek alanda bulunanlara "Bu sahte kabadayıyı paçasından tutup aşağı çekecek misiniz" diye sordu.

 Bitlis mitingi

Kılıçdaroğlu Bitlis'te yaptığı konuşmada ise şunları söyledi:

''Bu ülkenin kötü talihini düzeltmek için geldik'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bunun için sizden oy istiyoruz. Bizim oyumuz Bitlis'te çok düşüktü. Ama kabahat sizde değil, kabahat bizim. Size gelmedik 'merhaba' demedik, elinizi sıkmadık, derdinizi dinlemedik, bir çayınızı içmedik. Ankara'da oturduk 'bana oy ver' dedik. Yeni CHP halkın sorunlarına kilitlenen partidir. Yeni CHP, herkesin kimliğine, herkesin inancına saygı gösteren partidir. Yeni CHP kul hakkı yemeyen, kul hakkı yiyeceklerden hesap soran bir partidir. Yeni CHP özgürlükten demokrasiden yana bir partidir. Şimdi diyorlar ki 'Türkiye büyüsün istikrar sürsün'. Öyle diyorlar. Bitlis büyüdü mü? Bitlis büyüseydi milletvekili sayısı dörtten üçe inmezdi. Milletvekili sayısını dörtten üçe indiren iktidardan Bitlisliler'in hesap sorması lazım.''

 TEKEL işçileri

1930'larda 1940'larda kurulan Bitlis'te Tütün Fabrikası olduğunu ve Bitlis'in sigarasının bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, gençliğinde kendisinin de ''bulunca Bitlis sigarası içtiğini, bu sigaranın hem ucuz olduğunu hem de meşhur Bitlis tütününden üretildiğini'' anlattı.

Bitlis'te tütüncülüğün kalmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
''Tütün kaldı mı? Bitlis'in tütünü sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada bilinen bir tütündür. Bitlis tütünü denince Amerika'da da Fransa'da da akan sular dururdu. Şimdi tütün üreticisini bitirdiler, sigara fabrikasının kapattılar. TEKEL işçilerini 4-C'li yaptılar, Ankara'dan biber gazıyla Bitlis'e gönderdiler. O işçiler sadece hak istiyordu. Hak isteyen bir insana biber gazı atılır mı? Hak isteyen bir insana cop vurulur mu? Demokrasi ve özgürlük içinde hak isteyen bir insana sadece saygı duyulur.

Bitlis'in tarihi, Bitlis'in kültürü ve Bitlis'in türküleri var. Hiç bir şey yoksa Bitlis'in beş minaresi var. Bitlis tarım ve hayvancılığın da merkeziydi. Siz 87 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca yurt dışından ithal kurbanlık koyun getiren bir hükümet duydunuz mu? Ben biliyorum. Hangi hükümet getirdi. AKP getirdi. 12 Haziran'da sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Bizim ülkemiz, yani Bitlis'in yaylaları var mı, ovaları var mı, meraları var mı, çalışkan insanları var mı, güneşimiz var mı, yağmurumuz var mı, sularımız var mı, var. Her şey var. Neden ithal kurbanlık koyun dışardan gelir. Angus getirdiler. İthal koyun geldi, sonra ithal öğretmene, sonra ithal doktora, herhalde sonra ithal politikacıya gitmek zorunda kalacaklar. Hesabını sormak size ait.''
 

"Yoksulları sosyal devletin koruması altına alacağız"

Hükümetin politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında yolsuzlukların önünü keseceklerini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Ben Recep Tayyip Erdoğan'ın kimyasını bozdum, ezberini bozdum, şifresini de çözdüm. Bakınız ezberini bozdum artık itiraflara başladı. Efendim, 'Benim bakanlarım yolsuzluk yaptı. O nedenle bunları milletvekili listesine almadım' diyor. Ben de çıktım dedim ki 'Allah aşkına hangi bakanı, yolsuzluk yaptı diye listeye almadın. Çık açıkla'. Şimdi 'Sen benim iç işlerime karışma' diyor. Ya yolsuzluk yapmış, kul hakkı yemiş. Ben bunun hesabını sormayayım da kime soracağım. Mahallenin bakkalına mı soracağım. Bitlislilere mi soracağım. Sana soracağım. Sen çalıştın, sen korudun, sen sırtını sıvazladın. Kul hakkı yedi, sen sesini çıkarmadın. Ben bunu soracağım. Beraber soracağız. Halkın iktidarında beraber soracağız. Çünkü AKP'nin bir özelliği var. 'Millet çalışmasın, millet üretmesin, millet yoksul kalsın. Ben de oyumu alayım'. Politikası bu.''

Ülkede 12 milyon 715 bin yoksul olduğunu, bu yoksulları sosyal devletin koruması altına alacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, her yoksul aileye, geliri olmayan her aileye 600 lira aylık vereceklerini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, ''Onları namerde muhtaç etmeyeceğiz. Biz bunu söyledik. Diyorlar ki 'Siz bu parayı neden bulacaksınız'. Yandaşa gelince var, hortumcuya gelince var, yedi göbek sülaleye gelince var. Yoksula gelince para yok. Biz sizlere söz veriyoruz, AKP Genel Merkezine bağlanan hortumları keseceğiz, o parayı yoksul insanlara vereceğiz'' diye konuştu.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri