Kılıçdaroğlu, partisinin Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitinginde konuştu. "Umuyorum kısa ama güzel bir söyleşi yapacağız" diyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu, "Bizi yabancılaştıran unsurları bir tarafa bırakacağız, beraber kardeşçe, güzel bir sohbet yapacağız. Bu ülkeyi hepimiz seviyoruz, bu ülke için yaşıyoruz, geleceğimiz, çocuklarımız için çaba harcıyoruz. Ayrılık, gayrılık bizim kitabımızda yok. Kardeşlik ve barış olacak, barışı her yerde dile getireceğiz" diye konuştu.
"Geçmişimizle yüzleşeceğiz"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın 2005'te Diyarbakır'da "Biz buralara fabrika mabrika yapmayacağız" dediğini, daha sonra da "Eski Diyarbakır hapishanesini yıkacağız, size yeni modern bir hapishane yapacağız" dediğini kaydederek "Kemal kardeşiniz size yeni bir hapishane sözü vermiyor, size fabrika sözü veriyor" dedi. Diyarbakır cezaevinde büyük acıların ve dramların yaşandığını, yapılan işkenceler sonucu insanların perişan edildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O hapishaneyi bir müze haline getireceğiz ve Diyarbakır'a her gelen yurttaş Diyarbakırlı gençlerin çektiği acıları o hapishaneyi gezerek göreceklerdir. Bunu şunun için söylüyorum: Geçmişimizle yüzleşeceğiz, acılarımızı paylaşacağız. Ve biz özgürlük, demokrasi istiyorsak önce geçmişimizle yüzleşerek yapacağız bunu."
"Şimdi Türkiye'de OHAL var"
Kılıçdaroğlu, geçmişte bölgede Olağanüstü Hal (OHAL) yaşandığını anımsatarak "Resmi adı kalktı, şimdi OHAL Türkiye'de var, doğuda, batıda, kuzeyde güneyde var, her yerde var" dedi.
AKP iktidarında 2002-2010 yılları arasında 110 tane faili meçhul olduğunu, 315 kişinin dur ihtarına uymadı diye öldürüldüğünü, cezaevlerinde tutuklu ya da hükümlü olup tedavi için izin verilmeyen ve hayatını kaybeden kişi sayısının da 212 olduğunu, tutuklu sayısının 2005'te 28 binken, 2009'da 52 bin kişiye yükseldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Düşüncesini açıkladığı için 2010'un ilk 6 ayında 596 kişi yargılanıyor, öngörülen hapis cezası 1219 yıl. 21. yüzyılın Türkiyesi'nde düşüncesini açıkladı diye hapis cezası istenebilir mi? Bunu isteyen Hükümet barışı, kardeşliği getirebilir mi?"
"Özel yetkili mahkemeler olduğu sürece demokrasi gelmez"
Taş atan çocuklar konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, 2009'da taş attığı gerekçesiyle 177 çocuk yargılandığını ve 772 yıl hapse mahkum edildiğini, bu yargılamaların da özel yetkili mahkemelerde yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bu mahkemeler olduğu sürece Türkiye'ye demokrasi gelmez. Bu mahkemeler olduğu sürece yargı bağımsız olmaz, kararı siyasi otorite alır, yargı onun kararına uyar. Demokrasi özgürlük gelecekse her alanda gelmeli. İnsanlar düşüncelerinden, kimliklerinden ötürü ayrıma tabi tutulmamalı. Her insan eşit yurttaşlık temelinde beraber olmalı" diye konuştu.
"AKP demokrat değil"
Kılıçdaroğlu, çok kısa bir süre öncesine kadar CHP için "statükocu", AKP içinse "değişimci" denmesine karşın artık durumun değiştiğini söyledi. Faili meçhullerin, kayıpların aydınlatılması için verdikleri önergelerin AKP tarafından reddedildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 12 Eylül ürünü olan yüzde 10 seçim barajının kaldırılması yönündeki tekliflerinin de kabul görmediğini kaydederek "Çünkü bunlar demokrat değil, milli iradeye inanmıyorlar. Biz demokratız, özgürlükçüyüz, halktan yanayız" dedi.
TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin değiştirilmesi için verdikleri tekliflerinin de AKP tarafından reddedildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "AKP özgürlükçü değil, demokrat değil, yürekli değil, insan haklarından yana değil, çocuklardan yana değil, işten aştan yana değil. Ahmet Arif ne diyor Adiloş Bebe'de. Bunlar aşımıza göz koyanlardır diyor, bunları tanıyın diye anlatıyorum size" diye konuştu.
"İnsan haklarından yana yargı düzeni kuracağız"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi özel yetkili mahkemelerden kurtaracaklarını ifade ederken "Recep Tayyip Erdoğan'ın mahkemeleri, savcıları. Yan baktın Silivri'ye, yan baktın Diyarbakır'a. Özel yetkili mahkemeyi kaldıracağız, halkın iradesine saygı göstereceğiz" dedi. Halkın iradesiyle seçilen belediye başkanlarının aylarca hapiste tutulduğunu da kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kelepçelediler, sıraya dizdiler, fotoğraflarını çektiler, medyaya servis yaptılar. Eğer halkın iradesine saygılıysanız, halkın iradesine saygı duyuyorsanız o insanları aylarca tutukluyorsunuz, neden tutuklandıklarını bilmiyorlar, neden, çünkü gizlilik kararı getiriyorsunuz, avukatı da bilmiyor neden tutuklandığını. O nedenle bu ucubeyi de kaldıracağız. Uygar bir ülkede olması gereken insan haklarından yana bir yargı düzenini kuracağız. Çocuklarımızı, gençlerimizi koruyacağız, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı bir Türkiye'yi ayağa kaldıracağız."
"Daha çok geleceğim"
Kılıçdaroğlu, bugüne kadar Diyarbakır'dan yeterince oy alamadıklarını ancak bunun sorumlusunun kendilerinin olduğunu vurgulayarak "Biz yeteri kadar Diyarbakır'a gelmedik, yeteri kadar derdinizi dinlemedik. Ankara'da oturduk, bize oy verin dedik. Şimdi bunu değiştiriyoruz. Yeni CHP, yeni bir anlayış. Özgürlükçü, demokrat bir parti. Size geliyoruz, ayağınıza geliyoruz. Daha çok geleceğim, daha çok konuşacağız, daha çok çayınızı içeceğim" dedi.
"En büyük bölücü Erdoğan'dır"
Kılıçdaroğlu, "Yerel yönetimler özerklik şartını getireceğim" dedikten sonra kendisine yönelik "Türkiye'yi bölüyorsun, sen eyalet sistemi dedin" suçlamalarının yöneltildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Buradan söylüyorum. Türkiye bir bütündür, hiç kimse bölmek istemiyor, bu güzel coğrafyada hepimiz kardeşçe barış içinde yaşayacağız" dedi. Başbakan Erdoğan'ın "Sizin mitinginizde niye bayrak yok" suçlamasına da yanıt veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bayrak bu ülkenin 73 milyon yurttaşının ortak paydasıdır. Bayrak üzerinden siyaset yapılmaz. Bayrak hepimizin bayrağıdır, hepimizin onurudur, şerefidir. O bayrağı göndere çekerken hepimiz saygı duyarız. Onun üzerinden politika yapmak bölücülüktür. En büyük bölücü de Recep Tayyip Erdoğan'dır. Diyarbakır neyse İzmir de odur. Hakkari neyse Edirne de odur. Bitlis neyse Trabzon da odur. Biz niye bölünelim, bölenlere karşı geliyoruz zaten. Bölücü olan belli, Ankara'da oturuyor, kimliği belli, adı da Recep Tayyip Erdoğan'dır onun."
"Türkiye'yi cennete çevireceğim"
Kılıçdaroğlu, Hakkari'de bir muhtarın kendisine "Ülkemi seviyorum, biz bölünmek istemiyoruz, kardeşçe yaşamak istiyoruz, bu kanı durdurun, barışı getirin" dediğini aktararak "Size sözüm var, bedeli ne olursa olsun barışı getireceğim, Türkiye'yi bir cennete çevireceğim" dedi. Başbakan'ın Diyarbakır'da hapishane sözü verdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Eğer siz hapishane istiyorsanız eyvallah, Recep Tayyip Erdoğan gelir hapishane yapar. Ama biz hapishane değil fabrika istiyoruz diyorsanız sırtınızı AKP'ye döneceksiniz, altı oku, yeni CHP'yi göreceksiniz" dedi.
"Kürt sorununu çözmek Kemal kardeşinizin görevi olacak"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın önce "Kürt sorunu var" daha sonra da "Böyle bir sorun yoktur" dediğini belirterek, "Böyle bir sorun var mı" diye sordu. Meydandan "Var" yanıtı gelmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Millet mi doğruyu söyler, Recep Tayyip Erdoğan mı?" sorusuna da "Millet" yanıtı aldıktan sonra "Ben de millete inanıyorum. Böyle bir sorun var, o sorunu çözmek Kemal kardeşinizin görevi olacaktır" dedi.
"Diyarbakır'da sivil havaalanı neden olmaz?"
Nüfusu 1.5 milyona yaklaşan Diyarbakır'da sivil havaalanı bulunmadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Size verilen sözlerin hepsi havada kaldı. Oylarınızı aldılar, size verdikleri sözleri tutmadılar" dedi. Kılıçdaroğlu, kendilerine oy verseler de vermeseler de Diyarbakırlılar'ın sorunlarını çözeceğini vurgulayarak "Çünkü benim için yandaş yok, sadece ve sadece vatandaş var" dedi.
"Doğu Güneydoğu'yu petrokimya üssü yapacağız"
Kılıçdaroğlu, binlerce işçinin çalıştığı Diyarbakır halı fabrikası, iplik fabrikası, tütün işleme fabrikası gibi fabrikaların kapandığını, buna karşın icra dairesi sayısının 3'ten 7'ye çıktığını belirterek "Fabrika yok, istihdam yaratmak yok, Diyarbakır'a verdikleri icra dairesi" dedi. Petrol ve doğalgaz hatlarının bu bölgeden geçtiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu'yu petrokimya üssü yapma sözü verdi.
"Gözünüzü para doyursun"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki yoksulluğu bitirmek için Aile Sigortası'nı getireceklerini ve her hanenin en az 600 lira geliri olacağını kaydederken Başbakan Erdoğan'ın kendisi için söylediği "Merkez Bankası'ndaki paralara gözünü dikmiş" sözlerine de yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bir insanın hayatı mı önemli, yoksa orada duran para mı önemli? İnsanın hayatı önemli değil mi? İnsan, önce insanların hayatını, geleceğini, mutluluğunu düşünür. Ben insanlar mutlu olsun diyorum, o diyor para gitmesin. Yeter artık ya, gözünüzü para doyursun. Ne oldu size, bu kadar olmaz. Size sözüm var, bu ülkede yoksulluğu bitireceğim. Bu ülkede barışı, huzuru getireceğiz. Bu ülkede umudu yeşerteceğiz, bu ülkede her etnik kimlikten insanımız, barış, dostluk ve kardeşlik içinde özgürce yaşayacak."
"Adam gibi adamsan çıkarsın karşıma"
YGS'deki şifre iddialarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Onun başında oturan adamın adı Ali soyadı Demir. Hemen size söyleyeyim, ar damarı çatlamış bir adamdan hayır gelmez. Ar damarı çatlamış bir adam gençlere umut vermez. Bana yetki verin, onu o koltuktan indirmesini bileceğim" dedi. Kılıçdaroğlu, atanamayan öğretmenlerin sorunlarını da çözeceklerini vaat etti.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a televizyonda tartışma çağrısını yineleyerek "Kendisine Diyarbakır'dan çağrıda bulunuyorum. Kendine güveniyorsan, adam gibi adamsan çıkarsın karşıma sen sorarsın ben cevap veririm, ben sorarım sen cevap verirsin" diye konuştu.
Ahmet Şerif şiiriyle bitirdi
Kılıçdaroğlu, miting meydanında "Diyarbakır seninle gurur duyuyor" sloganları atılması üzerine "Ben de Diyarbakır'la, Diyarbakırlılarla gurur duyuyorum" dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda Diyabakırlı şair Ahmet Arif'in "Öyle yıkma" şiirinin şu dizelerini okudu:
"Öyle yıkma kendini/öyle mahsun, öyle garip/nerede olursan ol/içerde, dışarda, derste, sırada/yürü üstüne üstüne/tükür yüzüne celladın/fırsatçının, fesatçının, hayının/dayan kitap ile/Dayan iş ile/tırnak ile, diş ile/umut ile, sevda ile, düş ile."
Kılıçdaroğlu, "Umudumuz, sevdamız güzellik üstüne, insan hakları üstüne, özgürlükler üstüne olsun" dedi.
Simitçiyle sohbet
Kılıçdaroğlu, mitigin ardından parti otobüsüne geçtiği sırada polisler bir simitçinin tablasını devirerek simitlerini yere düşürdü. Buna tepki gösteren simitçiye polislerin sert müdahalede bulunması üzerine Kılıçdaroğlu simitçiyi parti otobüsüne çağırdı.
Kılıçdaroğlu, simitçi ile parti otobüsünde bir süre görüştü. Kılıçdaroğlu, havalimanındaki taksicilerle de bir süre sohbet etti. Daha sonra Kılıçdaroğlu, partisinin Kilis mitingini yapmak üzere özel uçakla Diyarbakır'dan ayrıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu Kilis'te
Kılıçdaroğlu, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmasına, halkın nasıl olduğunu sorarak, ''Sizler iyiyseniz Kemal kardeşiniz de çok iyi. Beraber iyi olacağız, beraber mücadele ediyoruz, beraber Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız, beraber ülkenin sorunlarını çözeceğiz'' diyerek başladı.
Miting alanındakilere ''Kilis'in sorunu var mı?'' diye soran Kılıçdaroğlu, ''var'' yanıtını alması üzerine, kendisinin iki dönemdir milletvekili olmasına rağmen ''Kilis'in derdi var'' dendiğini duymadığını, TBMM'nde Kilis'in derdini söylemeyen bir milletvekiline, milletin vekili denilemeyeceğini ifade etti.
Kilis'te CHP'nin iki milletvekili adayını ''iki tane yiğit insan, çalışkan insan'' olarak tanıtan Kılıçdaroğlu, parlamentoda kürsüye çıkıp aslanlar gibi Kilis'in sorunlarını dile getireceklerini ifade ederek, ''Biz istiyoruz ki halkın derdi neyse Ankara'da dile getirilsin, sadece Kilis değil bütün Türkiye duysun. Bu amaçla buraya geldik'' dedi.
''Başbakan Kemal'' sloganlarıyla sözleri kesilen Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kilis'in üzümü ve zeytini meşhur ama üzüm bağlarının yarısı söküldü. Bunların meşhur bir sloganı var biliyorsunuz: İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün. İstikrar eyvallah sürsün de Türkiye hadi büyüyor diyelim, Kilis niye küçülüyor? Onun için söylüyorum: Bunların söylediklerine inanmayın. İstikrar sürsün, cebimiz dolsun anlamında... Yoksulluk devam etsin, işsizlik devam etsin, çiftçi perişan olsun, üretici perişan olsun, esnaf yüzde 15 stopajın altında ezilsin ve istikrar devam etsin. Buna izin verecek misiniz? Hep beraber halkın çıkarlarını savunacağız. Bu ülkede önce bizim milletimiz kazanacak. Şimdi siz diyorsunuz ki: Kemal gelecek, çiftçi gülecek. Eyvallah, sizin için çalışacağız, sizin için mücadele edeceğiz.''
"Temiz yönetici, temiz siyasetçi az"
Sadece çiftçi için değil emekli için esnaf için sanatkar için taksi şoförü için çöpte kağıt toplayan çocuk için mücadele edeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Hiç meraklanmayın bu ülke, her şeyi olan bir ülkedir; yaylamız var, meramız var, güneşimiz var, tarlamız var, her şeyimiz var, çalışkan insanlarımız var, yiğit insanlarımız var. Her şeyimiz var. Temiz yönetici, temiz siyasetçi az. Temiz siyasetçilerin ülkeyi yönetmesi lazım. Vatandaşa dokunması, 'arkadaş ne derdin var' diye dinlemesi lazım. Dinliyorlar mı? Bakın bugünkü gazetede ne yazıyor, bir vatandaş, işsiz birisi Başbakana gidip derdini anlatacak, yani 'ben işsizim, bana iş bulun' diyecek. Herifi palas pandıras dövmüşler hem de ne biçim dövmüşler, her önüne gelen vurmuş.
Siz Recep Bey'in çiftçilerin anasına ne söylediğini biliyorsunuz değil mi? Biliyorsunuz, benim bir şey söylememe gerek var mı? Yok herhalde. Sizden isteğim, bütün çiftçilerden isteğim, bütün çiftçi annelerinden isteğim; o lafı eden, 'ananı da al git' diyen o Başbakana sizin hesap sormanız lazım. Benim bir şey söylememe gerek yok.''
Meydandakilerin ''AKP halka hesap verecek'' sözleri üzerine CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''Bana yetki verin, ona hesap sorma görevi benim. Öyle kaçmak yok'' dedi.
"Sınır kapısını açacağız, sınır ticaretini başlatacağız"
Güneydoğubirlik'i ayağa kaldıracaklarını, üreticinin kara gün dostu olacaklarını, her üzümün her zeytinin alıcısı olacağını, çiftçinin kazanacağını belirten Kılıçdaroğlu, bu sırada ezan okunduğu için konuşmasına bir süre ara verdi.
Ezan bittikten sonra sözlerine devam eden Kılıçdaroğlu, ''Öncüpınar Sınır Kapısı'nı sınır ticareti merkezi yapma sözü vermenizi istiyoruz'' yazılı pankarta işaret ederek, ''Size sözüm: Sınır kapısını açacağız, sınır ticaretini başlatacağız. Hem buradaki vatandaş kazanacak hem oradaki vatandaş kazanacak. Orada da akrabalarınız var burada da onların akrabaları var'' dedi.
Miting alanındaki bir grubun ''halkın umudu Kılıçdaroğlu'' şeklinde slogan atması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinin umudunun da gençler olduğunu söyledi.
Mazotu çiftçi için 1,5 lira yapacağını, çiftçinin elektrik borçlarını ve faizlerini sileceğini, bunun 900 bin lira olduğunu ve devletin bütçesi içinde bir damla bile olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, amaçlarının çiftçinin üretmesi, esnafın kazanması, fabrikanın üretmesi ve iş alanı yaratılması olduğunu vurguladı.
"Recep Bey'e göre işsizlik yok, Recep Bey'in bakanlarına göre işsizlik yok"
Kilis'ten CHP'nin milletvekili olmadığını anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Ama bu sefer istiyoruz'' dedi. Meydandaki bir parkartı gösteren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Güzel bir pankart yapmışsınız, buranın meşhur bir yemeği, Recep Bey gelince bulamaçtan söz etmiş. Arkadaşınız da diyor ki: Bulamaç değil iş istiyoruz. Arkadaş 'biz' diyor, kötü bir şey mi istiyor ama Recep Bey'e göre işsizlik yok, Recep Bey'in bakanlarına göre işsizlik yok. Çünkü o bakıyor, çocukları işsiz değil sanıyor ki herkesin çocuğunun işi var.''
''Kilis'te işsizlik var mı?'' sorusuna meydandaki halkın ''var'' demesi üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Kilis'te işsizlik var. Çiftçi memnun değil, emekli memnun değil, üretici memnun değil. Bu düzenden kim memnun? Bu düzenden Recep Bey ve arkadaşları memnun. Vur vurgunu, götür malı. Ne diyordu 'ben yürütmenin başıyım' diyordu. Öyle değil mi. Ben de zaten biliyorum onun maharetini. Ustalığı hangi alanda; yürütme konusunda ustadır bakın ben size söyleyeyim. Bakın bir şey daha söyleyeyim: Çiftçinin durumunu düzelteceğiz, esnafın yüzde 15'ini kaldıracağız. Sınır ticareti açıldığı zaman göreceksiniz ki Kilis eski görkemli günlerine kavuşacak. Kilis'e ilk olarak 1971 yılında geldim. 1971'de Kilis'in pasajları vardı, Türkiye'nin her tarafından insanlar buraya gelirdi, alışveriş yapardı, Kilisli memnundu, huzur içineydi. Yine Kilis'in huzur içinde olmasını, her evde tencere kaynasın, her çocuk mutlu olsun, her anne mutlu olsun isteriz. Kilisli dertlerini çözüp çağdaş uygar bir Kilis olmasını isteriz. Amacımız bu.''
CHP lideri Şanlıurfa'da
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Biz GAP'ı bir onur meselesi yapıyoruz. Türkiye'nin çağdaşlaşma meselesi yapıyoruz, istihdam yaratan bir projedir diyoruz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Topçu Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, geçen dönem Şanlıurfa'dan milletvekili çıkaramadıklarını hatırlatarak, ''Kabahat sizde değil bizde, kabahat bizde gelmedik, konuşmadık derdinizi dinlemedik. Ankara'da oturduk bize oy verin dedik. Şimdi tersini yapıyoruz geliyoruz, konuşuyoruz, dertleşeceğiz ve sizden Ankara'ya milletvekili isteyeceğiz'' dedi.
Şanlıurfa'nın tarihi süreçteki önemine değinen Kılıçdaroğlu, ''Hem tarımında, hem turizminde Türkiye'nin örnek kentlerinden birisidir. Önemli bir kentimizdir Şanlıurfa. Şanlıurfa'yı biliyoruz, türkülerini, ceylanlarını, hoyratlarını biliyoruz, Harran Ovasını biliyoruz, yiğit insanlarını biliyoruz. Şanlıurfa arzu ettiğimiz güzellikte büyüyemedi, gelişemedi. Harran Ovası suyla buluştu ancak Suruç'ta sorunumuz var, pek çok yerde sorunumuz var'' diye konuştu.
Mitingdekilerin ''vur vur inlesin AKP dinlesin'' tezahüratları üzerine Kılıçdaroğlu, ''AKP'ye vuracağım, onlar dinleyecekler. Ama önce benim birşeyler söylemem lazım. Tarım önemli dedik, turizm önemli dedik, bunlar temel noktalar, önce tarım için ne yapacağımızı söyleyelim, söyleyelim ki biz ne diyoruz, iktidara gelince ne yapacağız, milletvekillerini seçip Ankara'ya göndereceksiniz, biz sorunu nasıl çözeceğiz onu size anlatmam lazım'' şeklinde konuştu.
Çiftçiye söz
Çiftçilerin çoluk çocuklarıyla çalışıp çabaladığını ve ürününü beklediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''İster ki ektiği ürünün, alın terinin bedelini alsın. Bedelini alıyor mu? Çiftçi ektiği tarım ürününün bedelini alabiliyor mu? Niye alamıyor, söyleyeyim, dünyanın en pahalı mazotunu çiftçiye satarsın, dünyanın en pahalı elektriğini verirsin, dünyanın en pahalı gübresini verirsin sonra ektiği ürünün de bedelini vermezsin. Şanlıurfa'da çiftçiye sözüm, Edirne'de de çiftçiye sözüm oldu, orta Anadolu'da da sözüm oldu. Traktörde kullandığınız mazotun litresi halkın iktidarında 1,5 lira olacak bunu unutmayın. 1,5 lira olacak... Ben 1,5 lira olacak diyorum, Recep Bey itiraz ediyor. Diyor ki 'petrol dışardan geliyor orada zam olunca biz de zam yapıyoruz, orada zam olmayınca biz de fiyatları indiriyoruz.' Bu sözün bir kısmı doğru bir kısmı yanlış. Ben size doğrusunu anlatayım. Petrolün büyük ölçüde dışardan geldiği doğru, rafineride Türkiye'de işlendiği doğru, rafineri sahibinin kar ilave ettiği doğru, dağıtım şirketine verildiği doğru, dağıtım şirketinin karı var doğru, benzin istasyonuna gider doğru, benzin istasyonunun sahibinin karı dahil mazot fiyatı 1,5 liradır. Ben de köylüye diyorum ki 1,5 liradan vereceğim. 1,5 liradan mazotu vereceğiz, O zaman 3,5 lira 4 lira mazot nasıl oluyor? 1 lirası KDV, 1 lirası ÖTV, ben çiftçiye mazotu verirken, yata nasıl veriliyorsa, gemiciye nasıl veriliyorsa, çiftçiye de aynı fiyattan vereceğiz. 1,5 liradan vereceğiz.''
"Çiftçinin elektrik borcu"
Çiftçilerin elektrik borcuna da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Geliyorum, sulanamayan ama kuyudan elektrik pompasıyla su çekip tarlasını sulayan çiftçinin derdine. Şunu söyleyeyim, elektriğin pahalı olduğunu söyledim, çiftçinin ciddi elektrik borcu olduğunu söyledim. Elektrik borcunu sileceğiz faiziyle birlikte yok edeceğiz, çiftçi rahatlayacak, çiftçi alın terinin karşılığını alacak. Hemen söyleyeyim o çiftçinin elektrik borcunu sileceğim derken, çiftçinin elektrik borcu o kadar yüksek değil. Bütün borcun tamamı 900 bin lira. 900 bin lira ana para, 1 milyar 600 bin lira da faizi. Hem ana parayı hem faizi sileceğiz. Bu işi bitireceğiz. Çok küçük bir rakam devletin bütçesi içerisinde, amaç çiftçi rahat etsin. Ayrıca birşey daha söyleyeyim, Urfa'nın fıstığı da çok önemli orada da alın teri dökülüyor, orada da emek harcanıyor, ama orada da taban fiyatı yok, fiyatı belli değil. Orada da taban fiyatı olmalı, oradaki üretici de alın terinin karşılığını almalı.''
Konuşmasında GAP'ın önemini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''GAP var, Türkiye'nin umudu olan GAP var. Türkiye'nin geleceği olan GAP var. Allah aşkına GAP'ın çok az bir kısmı sulanıyor, hiç sordunuz mu acaba, 9 yılda neden bütün Harran Ovası'nı taa gerilere kadar neden sulamazlar, neden suyu götürmezler, hiç düşündünüz mü? Ben size söyleyeyim; meclise bir yasa getirdiler. Dediler ki 'işsizlik sigortası fonundan bize para verin, GAP'ın sulanması için kanalları yapacağız.' Bütün partiler, meclisteki bütün partiler, oy birliğiyle oy verdiler ve parlamentodan bu yasa çıktı. Şimdi buradan söylüyorum, Şanlıurfa'dan söylüyorum, kullandığınız, işsizlik sigortası fonundan kullanılan paranın büyük bir kısmı GAP'ın sulanması için kullanılmadı. Başka yerler için kullanıldı ve GAP bizim istediğimiz ölçüde sulanmadı. Biz GAP'ı bir onur meselesi yapıyoruz. Türkiye'nin çağdaşlaşma meselesi yapıyoruz, istihdam yaratan bir projedir diyoruz. Pamuğu olacak, organik pamuk, organik pamuk biliyorsunuz dünyada çok iyi fiyat yapar onunla elde edilen ürünler dünyada çok iyi fiyat yapar. Mısır'a giden tekstilcileri, Türkiye'ye getireceğiz. Aynı koşullarda getireceğiz, burada üretim yapsınlar burada istihdam yaratsınlar, burada insanlar çalışsın, burada insanlar evlerine alın teriyle kazandığı ekmeği götürsünler. Mücadelemiz bu.''
Kılıçdaroğlu, partisinin il başkanlığınca Topçu Meydanında düzenlenen mitingte yaptığı konuşmada, Suriye sınırındaki mayınlı arazilere değinerek, söz konusu arazilerin büyük ve güzel bir arazi olduğunu, yıllardır ekilip biçilemeyen verimli toprağın suyla buluştuğunda yöre halkına olağanüstü bereket getireceğini ifade etti.
''Mayınlı arazileri bir ara İsraillilere vermeye kalktılar'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Anayasa Mahkemesine gittik ve iptal ettirdik. O arazileri topraksız köylüye vereceğiz. Hani bizim bir liderimiz vardı ya, rahmetli Bülent Ecevit derdi ki 'Toprak işleyenin, su kullananın' derdi. O toprağı alacağız, topraksız köylüye vereceğiz, oralar güzel tarım işletmeleri olacak ve göreceksiniz, Türkiye rahat bir nefes alacak. Biliyorum burası Sivas'ın ötesi Güneydoğu. Güneydoğu'ya da saygım var, Doğu Anadolu'ya da Batı Anadolu'ya da saygım var. Türkiye'ye saygım var. Bizim insanımıza saygım var. Kim olursa olsun. İnanın ki her yerde söyledim. İnancıyla, dünya görüşüyle, kimliğiyle kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Bize oy versin vermesin, bütün yurttaşlarımı kucaklayacağım, sözüm var Türkiye'ye halkın iktidarında bir çocuk bile yatağa aç girmeyecek. Bunun mücadelesini vereceğim.''
"CHP'nin iktidarında"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasının bazı bölümlerinde mitinge katılan vatandaşların açtığı pankartlarda yer alan konulara da değindi.
Kılıçdaroğlu, bir vatandaşın taşıdığı üzerinde, ''Recep Bey, 2010 Kasım ayında Ceylanpınar-Viranşehir kara yolu bitmezse sayın Valim bavulunu topla, sen de gidersin ben de giderim demişti, ne yol bitti ne vali gitti'' yazılı pankartı okudu.
Valilerin artık AKP'nin il başkanı gibi çalıştığını iddia eden Kılıçdaroğlu, ''Bitlis Valisini hatırlıyorsunuz, gitmiş esnafa rica etmiş, AKP'ye oy verir misiniz diye. Yav sen Vali misin AKP'nin il başkanı mısın. Arabandan o bayrağını çıkar, oraya AKP'nin bayrağını as. Halkın iktidarında vali devletin valisi olacak. Herkes görevini yapacak, siyasetçi de görevini yapacak. O valiye de hesabını soracağız'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, mitinge katılan bir kişinin, ''Öğrencinin umudu Kılıçdaroğlu'' sloganı atması üzerine, öğrencilerin umudu olacağını ve şifre iddialarıyla gündeme gelen ÖSYM Başkanı Ali Demir'den bunun hesabını soracağını ifade etti.
Türkiye'de 2 milyon taşeron işçisi olduğunu ve bu kişilerin hiç bir güvencesi olmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda taşeronluğa son vereceklerini dile getirdi.
AKP iktidarının icraatlarını eleştiren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Millet borç içinde onu bilmenizi isterim. İcra dairelerinin sayısı arttı, fabrika artmadı. Recep Tayyip Erdoğan milleti borç batağına soktu. '16 öğretmen intihar etti' diyor bir arkadaş, 'borç batağında' diyor. Borç batağında olduğunu da biliyorum. Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa'nın sulama kanallarını yaptıracağına, icra dairelerinin sayısını artırdı. İcra dairelerinin sayısının artması ne demek? Vatandaşın borcunu takip etmek demek, vatandaşı hapse atmak demek, bunu yaptılar. Halkın iktidarında bu tabloyu değiştireceğiz. Size sözüm var, bunu değiştireceğiz. Kemal kardeşiniz Recep Tayyip Erdoğan'ın hem ezberini hem kimyasını bozdu. Bakın sabah, akşam meydanlara çıkıyor. Sabah kalkıyor Kılıçdaroğlu, öğle oluyor Kılıçdaroğlu, akşam oluyor Kılıçdaroğlu, gece yatıyor Kılıçdaroğlu.. Kabus görüyor. Sonra bir uyanıyor, 'Bu Kılıçdaroğlu sanal' diyor, burada yok diyor. Recep bey nereye kaçarsan kaç, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediğin sürece Kılıçdaroğlu hep arkanda olacaktır. Hiç endişe etmeyin AKP'ye hesabını soracağım. Cumhuriyet Halk Partisinin oyları yükseliyor. 13 Haziran'da CHP'nin iktidarını kurduğumuzda şunu göreceksiniz Türkiye rahat bir nefes alacak. Türkiye'de özgürlük olacak, barış, özgürlük ve demokrasi olacak. Türkiye'de geliri olmayan veya asgari ücretin altında olan her ailede kadının hesabına düzenli olarak 600 lira para yatacak. Kimseyi makarnaya, bulgura muhtaç etmeyeceğiz. Bizim inancımıza da dünya görüşümüze de sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek bunu yapacağız, aile sigortasını getireceğiz.''
Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a televizyonlarda tartışma teklifini yineledi.
"İthal işçi, İthal aday"
Mitinge katılanlardan bazılarının taşıdığı ''Ceylanpınar TİGEM'e ithal işçi istemiyoruz'' pankartını okuyan Kemal Kılıçdaroğlu, ''Tarım Bakanlığının TİGEM'e getirdiği ithal işçi var, ithal öğretmen var, ithal doktor var, ithal milletvekili adayı var, biliyorsunuz değil mi? Şanlıurfa'da. Bizim adaylarımız ithal mi? Hepsi Urfalı, hepsi sizin için çalışacak, hepsi sizin için üretecek. Yıllar boyu size hizmet ettiler'' dedi. Kılıçdaroğlu, vatandaşlardan partisinin milletvekili adaylarına destek istedi.
Şanlıurfalı erkeklerin centilmen olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, akşam eve giderken birer pırlanta yüzük alıp eşlerine götürmeleri teklifinde bulundu.
Bu teklifi neden gündeme getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ''Eşinize pırlanta yüzük götürün, neden söylüyorum bunu, çünkü pırlantada vergi yok. Kefen bezinde vergi var, pırlantada yok, içtiğimiz suda vergi var, pırlantada yok, bindiğimiz otobüste vergi var, pırlantada yok. Hanımlar bulaşık yıkarken kullandıkları suda vergi var, pırlantada yok. Mazotta var pırlantada yok. Pırlantada niye yok? Çünkü Recep Bey'in oğlu kuyumcu dükkanı açtı, pırlanta satıyor. Ben söylüyorum, çıksın televizyonlara desin ki böyle bir şey yok. Söyleyebilir mi? Söylerse o Bakanlar Kurulu kararını onun yakasına asacağım, adalet bu. Diyorlar ya Adalet ve Kalkınma Partisi, hangi adalet. Pırlanta da vergi sıfır, kefen bezinde vergi 18 olur mu öyle şey. İşin özeti, işin güzelliği; beraber olduk, ben size güveniyorum, halkıma güveniyorum. Sizin için çalışıyorum, ben cebimi düşünmüyorum halkımı düşünüyorum. Benim siyasete atıldığım günden itibaren mal varlığım internet sitemde var. Hiçbir yerde, hiçbir zaman veremediğim hesap yok, hiç kimseden talimat almadım, kimsenin önünde diz çökmedim, kimseye minnet etmedim, talimat alacaksam halkımdan alacağım dedim size güveniyorum size inanıyorum'' diye konuştu.
Tatıses'in sağlık durumu
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasının son bölümünde İstanbul'da uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan sanatçı İbrahim Tatlıses'in sağlık durumuyla ilgili de bilgi verdi.
Tatlıses'in, değerli bir sanatçı olduğunu, sesiyle, eserleriyle, sadece Türkiye'de değil dünyada ün saldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''İbrahim Tatlıses'imiz var. O güzel insanı hastanede ziyaret ettim. Gittim yakınlarıyla görüştüm, oğluyla, eşiyle görüştüm şifalar diledim, şimdi yurt dışında tedavi görüyor. Onun uçağıyla da seyahat ettim, sağlık durumu iyi. Kendisine şifalar diliyorum. Allah sağlığa kavuştursun diyorum. İnşallah gelir yine güzel eserlerle, yine Türkiye'de yine dünyada güzel bir yankı bırakır.''
Mitinge, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ile parti yöneticileri ve milletvekili adayları katıldı. Kılıçdaroğlu, mitingin ardından uçakla Şanlıurfa'dan ayrıldı.