Her Salı grup toplantılarında konuşuyorlar, seçim öncesinde günde en az iki miting gerçekleştirerek binlerce kişiye, televizyon başında ise milyonlara sesleniyorlar. Tek bir sözleri gündem oluşturabiliyor, günlerce bazen aylarca tartışabiliyoruz. Siyasetçilerden bahsediyoruz elbette. Sevsek de nefret de etsek onlar hayatımızın önemli bir parçası. Peki bize anlattıkları, inanmamızı istedikleri ne kadar doğru?
Yaklaşık bir buçuk yıl önce dünyada siyasetçilerin demeçlerinin doğruğunu ölçen fact Checking yöntemini Türkiye’deki siyasetçilere uygulamaya başlayan bir oluşum kuruldu. ‘Doğruluk Payı’ her gün siyasi aktörlerin ve kamuoyu önderlerinin beyanlarını ileri sürdüklerinin doğruluğunu bilimsel analiz yaparak belirliyor. Doğruluk Payı, 20 ülkedeki 75 benzer proje örnek alınarak oluşturulmuş. Ortak Gelecek için Diyalog Derneği tarafından kurulan Doğruluk payı pek çok kaynak tarafından destekleniyor.
Demeçlerin doğruluğunu kamuya açık kaynaklardan kontrol ederek sonuçlarını internet sitelerinden yayınlıyorlar ve analizin doğruluğunu oylamaya açıyorlar. Doğruluk payı en son 2015 yılı boyunca yaptığı analizlerin en çok yorum alanlarını açıkladı. Genç bir ekipten oluşan Doğruluk Payı’nı proje yürütücülerinden Baybars Örsek ile konuştuk.
Doğruluk Payı ne yapar anlatabilir misiniz?
Doğruluk Payı, Türkiye’de siyasilerin demeçlerindeki verilerin doğruluğunu ölçen ilk ve tek çalışma. Ortak Gelecek için Diyalog Derneği’nin bir projesi olarak 2014 yılında yayına başladık. Siyasetin daha hesap verebilir, şeffaf ve seçmeni doğru bilgilendiren bir yapıda olmasına katkı sunmak için çalışıyoruz.
Proje nasıl doğdu?
Medya ve sivil toplum alanında dünyadaki trendleri ve yeni gelişmeleri yakından takip eden, bu çalışmaların Türkiye’de uygulanabilirliği üzerine çalışan bir ekibiz. 2008 yılında ilk kez ABD Başkanlık seçimleri öncesinde Politifact.com'un adayların kampanyalarında verilen demeçlerin ne kadar gerçek verilerle uyumlu, seçmeni ne kadar doğru bilgilendirdiğini ölçtüğünü gördük. Bu sayede ‘fact-checking’ kavramı ile tanıştık. Yine Politifact.com’un 2009 yılında Pulitzer Ödülünü kazanmasıyla 'fact-checking' dünyada da yaygınlaşmaya başladı. Bugün itibariyle dünyada 40’a yakın ülkede, 80’in üzerinde kurum tarafından yapılıyor. Türkiye’de sadece Doğruluk Payı tarafından gerçekleştiriliyor.
Doğruluk payı projesi başlayalı bir buçuk yıl oldu. Proje insanlara hangi oranda ulaştı?
dogrulukpayi.com üzerinden yayına başladığımız Haziran 2014’den bu yana 1 milyon sayfa görüntülenme sayısına ulaştı. Çalışmalarımız, aynı zamanda Twitter ve Facebook üzerinden de her kesimden takipçiye ulaşır duruma geldi. Hedef kitlemiz üç katmanlı. Seçmenin doğru bilgilendirilme hakkına yönelik çalışmalarımız var. Siyasetçilerin demeçlerini verirken kontrol mekanizmalarını çalıştırmalarını ve medyanın siyasete yönelik veri bazlı içerikleri kullanmasını sağlıyoruz.
VAATLERİN YALNIZCA YÜZDE 30'U GERÇEKLEŞMİŞ
Projenin 2015 yılı sonuçlarını açıkladınız, 2015 yılında Türkiye iki seçim atlattı. Doğruluk Payı’nın bu seçimlerde ne gibi çalışmaları oldu?
Yapmış olduğumuz temel iş siyasilerin iddialarını günlük olarak kontrol etmek olsa da, özellikle seçim dönemlerine özel çalışmalar hazırlıyoruz. Örneğin iki genel seçim öncesinde de kendi bulgularımızdan derlediğimiz raporlar sunduk. Bunların en ilgi çekeni 7 Haziran seçimleri öncesi kamuoyuna sunduğumuz “Hükümetre” çalışmamız oldu. Burada AK Parti’nin 2011 yılında, 2015’e yönelik verdiği vaatlerin durumlarını kontrol ettik ve gördük ki, vaatlerin yalnızca yüzde 30’luk bir kısmı tamamlanmış. Şimdi yeni dönemde ortaya konan vaatleri de takibimize aldık ve yıl yıl hangilerinin tamamlanıp tamamlanmadığını sitemizden takipçilerimize sunuyor olacağız. Yeni dönem “Hükümetre” bir kaç hafta içerisinde aktif olacak.
Hükümetre çalışmasındaki ölçüm nelere dayanarak yapılıyor?
Hükümetre çalışmamız iktidarların bir seçim öncesi, ilerleyen dönemde gerçekleştireceklerini iddia ettikleri, vaatlerini takip ettiğimiz bir yapı. Resmi seçim bildirgesinden madde madde çıkartılan vaatler, editör arkadaşlarımız tarafından titiz bir çalışma ile kontrol ediliyor, gerçekleşip, gerçekleşmediklerine bakılıyor. Bu kontrol yapılırken hem devlet kurumlarına ait resmi verilere ve uluslararası resmi kurumların verilerine, hem de ilgili alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşlarının verilerinden yararlanıyoruz.
Siyasilerin demeçlerinden en çok hangileri ilgi çekti?
2015 yılında en çok ilgi çeken iddialar Selahattin Demirtaş’ın diyanet bütçesini eleştirdiği ve bu bütçeyi Sağlık Bakanlığı ile karşılaştırdığı iddia ile, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğu illerine yapılan yatırım ile ilgili iddiası oldu. Genellikle kamuoyunu direkt olarak ilgilendiren ve oldukça net olarak belirtilen iddialar ilgi çekiyor. Bu net iddialar yanlış çıktığında haliyle ilgi daha da artıyor.
“İNKAR EDEN DE OLDU TEŞEKKÜR EDEN DE”
Siyasilerden sizinle iletişime geçen, analizlere yorum yapan ya da tepki gösteren oldu mu?
Çalışmaların sürdüğü bir buçuk yılda siyasiler birçok kez bizimle iletişime geçti. Bu iletişim telefon, mektup gibi araçlarla da oldu, mail ya da sosyal medya üzerinden de. Analiz ettiğimiz iddiayı dile getirmediğini iddia edenden, siyasi alanda ciddi bir boşluk doldurduğumuzu söyleyip, teşekkür edene kadar geniş bir yelpazede tepkiler aldık. Tüm bu tepkiler bizler için çok değerli, hepsini kendi aramızda değerlendiriyoruz. Siyasetçiler ile daha fazla iletişim kurabilmek için biz de farklı kanallar yaratmaya çalışıyoruz.