‘MECBUREN KABUL ETTİM’

Murat Karayalçın CHP İstanbul İl Başkanlığı'na atanma sürecini ve İstanbul'la ilgili fikirlerini anlattı.


KÜBRA PAR / GAZETE HABERTÜRK - Politikacıların siyasi kariyeri çoğunlukla il örgütünden Meclis’e ya da bakanlıktan genel başkanlığa doğru yükselerek devam eder.
Oysa Murat Karayalçın için durum tam tersi oldu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yapmış deneyimli siyasetçi, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun önerisini kabul ederek CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın dümenine geçti.
Tevazu gösterip seçimlere altı ay kala CHP’nin İstanbul performansını artırmak ve örgüte ağabeylik yapmak için mi geldi? Yoksa Ankara’da Melih Gökçek ile savaşmaktan yorgun düştüğü için, siyasi hayatının devamı uğruna bu görevi kabullenmek zorunda mı kaldı? Karayalçın ile ayağının tozuyla geldiği İstanbul’da, Eminönü Meydanı’nda buluştuk. Uzun süredir ortalarda olmamasına rağmen, meydanda dolaşırken etrafında hemen bir ilgi çemberi oluştu. Peki, bu popülaritesinin avantajını kullanarak İstanbul’da yeni bir heyecan dalgası yaratabilecek mi? Sordum, anlattı...
‘MECBUREN KABUL ETTİM’
Normalde siyasetçilerin kariyeri il başkanlığı, bakanlık, genel başkanlık şeklinde ilerler. Sizde tersi mi oluyor?
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı için bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Bu öneri çok onur vericiydi ama doğrusu benim hazırlığım farklıydı. Ankara’dan milletvekili aday adayıydım. Birden, beklentilerimin ve arzumun dışında bir teklif geldi.

Beklentilerinizin altında mı yani İl Başkanlığı?

Bir sıralama yapmıyorum. Siyasete girdiğiniz zaman, her yerde görev almaya hazır olmalısınız. Aslında bu bizim parti geleneğimizde de var. 1950’de CHP seçimi kaybettikten sonra, son Başbakan Şemsettin Günaltay İstanbul İl Başkanı oldu. Genel başkanlık yaptım, partinin iyiliği için muhtarlık da yaparım.

İlk teklif geldiğinde Kemal Bey’e “Biraz düşüneyim” dediniz mi? O gece uykunuz kaçtı mı?

Tabii çok zor bir görev. Yalnızca o gece değil, daha sonraki gecelerde de uykum kaçtı. Halen de kaçmakta! (Gülüyor). Ama mensubu olduğunuz partinin genel başkanı “Sana ihtiyacım var” diyorsa ya bunu kabul etmek ya da siyaseti bırakmak durumundasınız. Dış siyasette buna “Take it or leave it” derler. Ya tümüyle kabul edersin ya da tümüyle terk edersin.

Mecburiyet hissettiğiniz için mi kabul ettiniz? 

Evet, zorunluluktu bu benim için. Niyetim bu değildi, ama zorunluluk nedeniyle kabul ettim.

Eşiniz ve çocuklarınızın tepkisi ne oldu? 

Eşim yaşamımdaki her siyasi adıma eleştirel gözle bakar, ama bana şimdiye kadarki en sert ve katı tepkisini bu meselede gösterdi. İstemediğini, İstanbul’a taşınmamızın bizim için zor olacağını söyledi. Ama bütün tepkisine rağmen, benimle gelip evi kurmamda yardımcı oldu.

‘ŞİŞLİ HALKINDAN ÖZÜR DİLİYORUM’ 

CHP’de görüş ayrılıkları parti içi tartışmanın ötesine geçiyor. Neden?

Parti disiplinine uydukları sürece hiçbir partilimizi kaybetmemeliyiz. Bir yandan tartışıp bir yandan da birlik bütünlük görüntüsü sergileyemeyince, inandırıcı olmuyor.

Emine Ülker Tarhan’ın ayrılmasını nasıl karşıladınız? 

Bireysel olarak kendisini çok beğenirim. Geçmişte yeni partiler kurarak arayışlara girmiş bir siyasetçi olarak da söylüyorum; CHP çatısı altında toplanmak zorundayız.

Peki Şişli’deki kavga nereye varacak? 

Şişli halkından, CHP adına özür diliyorum. Bu siyasi bir tartışmadan çok, bireysel bir tartışma. Hukuk ve disiplinle çözüleceğine inanıyorum.

"İSTANBUL'A TURİST GELMEDİM"

İstanbul’a taşınmak nasıl bir duygu? “Seni yeneceğim İstanbul!” diye bağırıyor musunuz?

Türkiye’de herkes biraz İstanbullu biraz Ankaralı. Mekândan bağımsız bir şey bu...

“Karayalçın İstanbul’u tanımaz. Esenler ile Esenyurt’u ayırması bile aylar sürer, Bağcılar’a bıraksanız yönünü bulamaz” diyorlar. İstanbul’a yabancı olmanız dezavantaj değil mi?

İstanbul’da yaşayanların da, bu soruları tam anlamıyla yanıtlayabileceklerini sanmıyorum. Seçmen sayısının 10 milyon olduğu bir kentten söz ediyoruz. Ama buraya turist rehberi olarak gelmedim. Ekibimde İstanbul’u tanıyan çok insan var. Belediye başkanlığı yapmış biriyim. O refleksle, çok kısa sürede öğreneceğimi zannediyorum.

Böyle dinamik bir görev için sizi fazla yaşlı bulanlar da var. İstanbul’un temposuna enerjiniz yetecek mi?

26 Ekim 1943 doğumluyum. Enerjim yeter ama yaşımla ilgili söyleyebilecek bir şeyim yok! (Gülüyor).

“Ankara’dan birinin atanması İstanbul’daki dengeleri altüst eder, örgütte kırılganlıklar yaşanabilir” eleştirisine ne diyorsunuz?

Belki de tam da bu nedenle Kemal Bey bana bu öneride bulunmuştur. Toparlayıcı bir etkimin olacağını umuyorum.

Peki husumet, dedikodu, karşı çıkış hissettiniz mi?

Hayır, hiç hissetmedim. Aslında gelince, İstanbul’da iddia edildiği gibi bir hizip olmadığını gördüm. İstanbul örgütü özgür bir örgüt. Belli bir kesimin egemenliği yok.

“Yeni, dinamik, yıpranmamış isimler görmek isteyen insanlara eski Karayalçın ne vaat edebilir” eleştirisi de var... 

Benim il başkanlığım, dinamik insanlar için fırsat olacak. Görevim partimi 2015 ve 2019 seçimlerine hazırlamak, gençleri ve kadınları öne çıkarmak.

‘BÖLÜNEREK KAYBETTİK’

“Melih Başgan”ı özleyecek misiniz?

Hiç özlememiştim kendisini. İstanbul’da da özlemeyeceğim!

Peki, o sizi özlemeyecek mi? Buraya da laf yetiştirir mi dersiniz?

Bilmem...

Melih Gökçek son yerel seçimde bile, sorunun sizden kalan borçlar olduğunu söylüyordu.

Ankara tarihinin gördüğü en büyük yatırım paketini uyguladım. 2 buçuk milyar dolar... Bunların bir bölümü ciddi miktarda kaynak yarattı. Saydıkları Karayalçın’ın borçlarıysa metronun, otobüsün ve doğalgazın geliri de Karayalçın’ın gelirleridir! O gelirler borçları 3’e katlar.

Üniversite yıllarında Hür Düşünce Kulübü’nde Gökçek’le arkadaşmışsınız. Başlangıçta daha milliyetçi ve sağcı olduğunuz, daha sonra sola kaydığınız doğru mu?

Doğru. Muhafazakâr bir ailenin çocuğuyum. Milliyetçi düşünceyi benimsemiş biriydim ama Siyasal Bilgiler’de okurken kendi irademle sol düşünceyi seçtim. O tarihten bu yana sol düşünceyi ısrarla savunuyorum.

Malum, Gökçek’in Ankara’da son dönemi. O gidince Ankara’dan tekrar aday olacak mısınız?

Hayır, 2009 seçimlerinde bir daha aday olmamaya karar verdim. Ankara’da seçimleri kazanan Melih Gökçek değil. Biz bölüne bölüne kaybettik. CHP ve DSP diye bölünmeseydik Gökçek kazanamayacaktı.

"100 BİN İSTANBULLU TEHCİR EDİLDİ"

Seçimler yaklaştı. İstanbul vizyonunuz belli mi?

1 Ocak-31 Mayıs arasında tam 151 gün var. İstanbul’da da 10 milyon seçmen... Çok profesyonelce çalışmak zorundayız. Uzmanların katkısıyla ‘İstanbul 2015’ başlıklı bir siyasi metin de hazırlamayı düşünüyoruz.

İçinde neler olacak?

Bir İstanbul ufkunun ortaya konması lazım. İstanbul’un denizi, suyu, yapılaşması, silueti, kendini nasıl esirgeyeceği, İstanbul’da yaşayanların nasıl hemşerileştirileceği, nasıl İstanbullulaştırılacağı... Tüm bunlar ortaya konulmalı. Kentsel dönüşüm, orada yaşayan insanları kentsel tehcire uğratmadan yapılır. İstanbul’da 2002’den bu yana 12 kentsel dönüşüm projesinde, 100 bin İstanbullu tehcire tabi tutulmuş. Bu kabul edilemez. Ankara’da uyguladığımız Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Vadisi projeleri kentleşme destanıdır. O projelerde yerindelik ve birliktelik ilkelerini uygulamıştık. İnsanlar müteahhitlerle karşı karşıya bırakılıyor. Oysa halk ve belediye birlikte karar almalı.

"KAPI KAPI DOLAŞACAĞIZ"

Son yerel seçim sonuçlarına göre İstanbul’da AK Parti ile CHP arasındaki 8 puanlık farkı nasıl kapatacaksınız?

Eksikliklerimizi gidererek, fazla çalışarak.

Nedir o eksiklikler? İstanbul için CHP adına bir özeleştiri yapmanızı istesem...

3 gün önce göreve başlamış bir il başkanı olarak özeleştiri yapamam. Benim dönemimin sonunda memnuniyetle yaparım! (Gülüyor)

Peki, AK Parti’nin başarısını neye bağlıyorsunuz? Kadir Topbaş’ın İstanbul vizyonunu nasıl buluyorsunuz?

Sayın Kadir Topbaş ilk döneminde “İstanbul’un Anayasası” diye tabir edilen çevre düzeni planı hazırladı. CHP’li meclis üyelerinin de desteğiyle kabul edilen o planda, İstanbul’un gelecekte nasıl büyümesi gerektiği kararlaştırılmıştı. Ama 2011’den itibaren Sayın Erdoğan’ın kararlarıyla lağvedildi. Yani AK Parti’nin vizyonundan değil, Erdoğan’ın kararlarından söz edebiliriz ancak.

Ama seçmen sizin gibi düşünmüyor. 3. köprü, 3. havalimanı, inşaatlar... icraat olarak görülmüyor mu?

Zaten mesele de bu. Uygun yöntemlerle halka bunu anlatmamız lazım.

Nasıl anlatacaksınız?

200 bin üyemiz var. Hep birlikte kapı kapı dolaşacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri