Önce Haziran 2011 seçimi...
En geç 2014 yazında Köşk için sandık kurulacak.
Yeni cumhurbaşkanını halk seçecek.
Arada, '2013'te yerel yönetimlerin kaderi' belli olacak. Özellikle İstanbul'u kimin kazanacağı çok önemli gösterge...
Merkezi iktidara giden yol, özellikle İstanbul belediyesinden geçer.
Erdoğan, Köşk yarışına katılacak, kesin.
Yüzde 50 barajını aşarsa Cumhurbaşkanı, yoksa bir dönem ara verecek. Yani 2015-2019 arası siyaset dışı.
Takvim böyle işleyecek.
Şimdi bu akışa göre siyasetin aktörleri kendilerine yeni bir yön ve yörünge ayarı yapıyorlar... Cumhuriyetin 100'üncü yılında devleti kim yönetecekse tarihe geçecek. Siyaset hem günü kurtarmayı hesaplar hem de uzun vadeli düşünür.
GÜL'DEKİ DEĞİŞİM
Cumhurbaşkanı Gül, son dönemde farklı bir profil sergiliyor. 'Herkesin Cumhurbaşkanı olmak' için daha cesur ve atak. En son adımı, Merkez Bankası'ndan ayrılan Durmuş Yılmaz'ı danışman kadrosuna alması. Ben çok beğendim. Eşi Hayrünnisa Hanım'ın Bedri Baykam'ı ziyaretini de...
Nedim Şener ve Ahmet Şık dalgasında 'kaygılıyım' sözleri çarpıcıydı. Etkili oldu.
Hrant Dink konusunda Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirmesi, içeride ve dışarıda memnuniyetle karşılanan girişimdir.
İnisiyatif aldığı son örnek, Yüksek Seçim Kurulu'nun bağımsız adaylarla ilgili verdiği ilk kararın ardından sergilendi. Cumhurbaşkanı'nın duygularını kamuoyu ile paylaşması, doğrudan müdahale etmese bile bizim devlet sistematiğimiz içinde sonuç üretir. YSK'nın hatadan dönmesinde böyle oldu. Tek başına, kamuoyu ile aynı dalga boyunda hissettiğini duyurması bile çoğu kere yeterlidir.
Tek hatası, YGS hakkında iddialar ortada dururken 'Ben tatmin oldum' demesiydi, farkına vardı, düzeltme yoluna gitti. Hatadan dönmek erdemdir.
Bir not daha vererek Gül'ün stratejilerini derinlemesine analizi sonraya bırakalım:
Son dönemde Gül'den iç ve dış seyahatlerde çok renkli fotoğraflar geliyor. Uzak Afrika ülkelerinde çıplak ayaklı hali de, Kayseri'deki kar banyosu görüntüleri de... Belli ki danışman kadro 'sempatik-gülümseyen cumhurbaşkanı portresi'nin toplum üzerindeki olumlu tesirini görmüş.
ERDOĞAN'IN DEVLETLE DANSI
Evet, 'Başbakan'ın siyasası' da değişiyor. Kaçınılmaz olarak o da yeni bir profil sergiliyor.
'Erdoğan devlete yaklaşıyor.'
Daha önceki liderler ikinci dönemlerinde tecrübe etmişlerdi, Erdoğan üçüncü dönemine giderken bunu yaşıyor.
Söylemleri 'merkez partisi' ifadelerine dönüşüyor. Milliyetçi vurgulara daha çok önem veriyor artık.
Değişimden ziyade, dengelere bakıyor.
Yeni sistemin altında imzası var.
Artık askeri eleştiremez, 9 yıldır Başbakan. Bütün komuta kademesinin kararnamelerinde imzası var. Hatta 2010 Şurası'nda 'Deniz veya Hava Kuvvetleri'nden genelkurmay başkanı atarım' çizgisine kadar gelerek, 'teamül üstü' olabileceğini göstermişti.
Yargıyı suçlayamaz, yeni HSYK'nın bütün üyelerini seçen yolu kendisi döşedi.
Siyaset yapabileceği alan daraldı.
Bir tek YSK'dan şikayetçi olabilir, onu da değiştireceğini önceki gün açıkladı.
Başbakan 'sistem muhalifi' çizgisinden ayrılmak durumundaydı, ayrılıyor. Onun aklında şimdi 2023'te Köşk'te olmak var. Kader...