Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın istifasının ardından yaptığı açıklamada 'bu istifalarla partiyi sarsarak düzene sokacaklarını' söylediği gerekçesiyle CHP MYK tarrafından 'partiyi kamuoyu önünde doğrudan tartışmaya açtığı ve parti bütünlüğünü sarsan tutum içine girdiği' gerekçesiyle 'kesin ihraç istemiyle' disipline sevk edilen Batum hakkında karar verildi.
Dün toplanan CHP YDK, Batum'un savunmasını aldı. Yaklaşık 8 saat süren toplantıda oy çokluğuyla Batum'un partiden ihraç edilmesi kararı çıktı. Ancak kararın oybirliğine çevrilmesi eğilimi belirince açıklama bugüne bırakıldı.
CHP Yüksek Disiplin Kurulu, Uğur Bayraktutan başkanlığında bugün yine toplandı ve Merkez Yönetim Kurulu’nun "kesin ihraç istemiyle" YDK'ya sevkettiği Süheyl Batum’un durumunu değerlendirdi.
YDK Sekreteri Selahattin Balta YDK toplantısından sonra Süheyl Batum’un kesin olarak CHP’den ihraç edildiğini açıkladı.
''TEK TEK HESABINI SORACAĞIM''
CHP Milletvekili Süheyl Batum, partiden ihraç edildiğine dair kurul kararından kendisinin haberinin olmadığını belirterek, "Şahsıma yapılanlar hukuksuzdur. Komplodur. Bunu bana yapanlardan, MYK üyelerinden tek tek hesabını soracağım" dedi.
Hürriyet.com.tr'ye konuşan ve şu saate kadar YDK kararının kendisine tebliğ edilmediğini açıklayan Batum, "Haberi hürriyet.com.tr'de gördüm. Resmi hiçbir açıklama yapılmadı. Demek ki birileri tarafından bu karar daha önce alınmış, Yüksek Disiplin Kurulu'nda görüşülmeden alınmış zaten. Haber alınabilmesi demek bu kararın daha önceden alındığının ve yazıldığının göstergesi demektir, bir delili, kanıtı demektir" dedi.
Batum, kendisine bunu yapanlardan tek tek hesabını soracağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bana yapılanlar başından sonuna kadar hukuksuzdur. Parti tüzüğünde ''Bir kişi disipline sevkedilirse hangi gerekçeyle sevk edildiği belirtilir'' denilmesine karşın ben bunu 5 Kasım'dan 26 Kasım'a kadar öğrenemedim. Yüksek Disiplin Kurulu'ndan tarafıma gelen yazıyla öğrendim. O sözlerin hiçbirini söylemedim. Bunu söylemediğimi de gazetecilerden aldığım ses kaydı ve haber metinleriyle ispatladım. Gazetecilerden tanık da getirebileceğimi Kurul'a bildirdim. Ama bana gerekçe bildirilmediği için ses kayıtları o kadar süre içinde silinmiş de olabilirdi. Bu açıkça benim savunma hakkımın ihlali anlamına gelmektedir. Açık söylüyorum iddia edilen, tarafıma söylenen sözlerin hiçbirini söylemediğim. Parti yönetimini eleştirdiğim için ihraç edilmek istendim. Ama ben kararı bir görelim diyordum, orada hukukçular var zaten. MYK'da hukukçu yok, Yüksek Disiplin Kurulu'nda hukukçular var diye düşüyordum. Bu şahsıma kurulmuş bir komplodur. Bunun hesabını MYK üyelerinden de tek tek soracağım. Bu tamamen kişilik haklarımı ortadan kaldırmaya yönelik bir algı yaratma. Benim çocuklarım şunu bilmek zorunda, ''Ben acaba birine hakaret mi ettim, yolsuzluk yapılmasına aracı mı oldum, parti ilkelerine aykırı mı davrandım'' Hayır. Ben suçumun ne olduğunu bilme hakkına sahibim."