Umut Oran; Silivri'de bir kişinin dahi burnu kanarsa sorumlusu Erdoğan'dır

Umut Oran: "Silivri'de halktan saklanan faşizan rejim tiyatrosunun son gösterisidir"

"Silivri'de halktan saklanan faşizan rejim tiyatrosunun son gösterisidir"

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, yarın Silivri'de yapılacak kurur duruşması öncesinde yaşanan olayları eleştirerek, "Bugün artık hükümetin paranoid bir kişilik bozukluğuna sahip olduğunu düşünmek için çok fazla sebebimiz var. Hükümet artık kafasında hayal ettiği korkularla mücadele etmeye çalışıyor. Silivri'de mahkemeyi izlemek isteyen vatandaşların "önleyici" bir şekilde daha hiçbir şey yapmadan gözaltına alınması, normal bir şekilde İstiklal Caddesi veya Taksim'e giden vatandaşların eylem yaptığının sanılması ve şiddetli bir müdahale kararı alınması, iş hanının çöplerinin polislerce anlamsızca İstiklal'de ortalığa saçılması bu  hastalığın güncel göstergeleridir. Yarın Silivri'de bir kişinin dahi burnu kanar, saçının teline zarar gelirse bunun tek sorumlusu Başbakan Erdoğan'dır. Silivri'de halkın gözünden saklanmak istenen, bu faşizan rejimin düzenlediği büyük bir tiyatronun son gösterisidir" dedi.

 

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, yazılı bir açıklama yaparak, Silivri'de duruşmaya çağrıda bulunan TGB, Aydınlık, Ulusal Kanal yönetici, çalışanlarının gözaltına alınmasını kınadı. Umut Oran'ın açıklaması şöyle:

 

Dün sabah İstanbul'da TGB ve Aydınlık yöneticilerine yönelik gözaltılarla yüzünü bir kez daha gösteren faşizm, akşam gaz halini de İstiklal Caddesi'nde yürümekte olan, kafede-lokantada oturan  vatandaşlara hukuk dışı bir müdahalede bulunarak gösterdi. 

 

Hükümetin korkularıyla mücadelesi

 

Bugün artık hükümetin paranoid bir kişilik bozukluğuna sahip olduğunu düşünmek için çok fazla sebebimiz var. Hükümet artık kafasında hayal ettiği korkularla mücadele etmeye çalışıyor. Silivri'de mahkemeyi izlemek isteyen vatandaşların "önleyici" bir şekilde daha hiçbir şey yapmadan gözaltına alınması, normal bir şekilde İstiklal Caddesi veya Taksim'e giden vatandaşların eylem yaptığının sanılması ve şiddetli bir müdahale kararı alınması, iş hanının çöplerinin polislerce anlamsızca İstiklal'de ortalığa saçılması bu  hastalığın güncel göstergeleridir.

 

Hepsi kanunsuz emir sorumluluğunu üstlenecekler

 

Bu hastalıktan etkilenmiş kişilerin emirleriyle yakın mesafeden plastik mermilerle vatandaşlara ateş edenler, İstanbul sokaklarını bir kere daha gaza bulayanlar, insanların en temel haklarından olan Silivri'ye gitme özgürlüğünü gasp edenler, akıl dışı gerekçelerle insanları gözaltına alarak hukuk devleti ilkesini tahrip edenler de bu hastalığın araçları ve maşalarından başka bir şey değil. Onların da hepsi kanunsuz emirlere uymanın sorumluluğunu gelecekte üstlenecektir. İstanbul Valisi'nin yetki ve sorumluluğunu aşarak yargıya müdahale eden, talimat veren açıklamalarının da elbette gelecekte bir karşılığı olacaktır.

 

Arınç hedef gösteriyor

 

Bu bağlamda Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç'ın açıklamalarının da yurttaşların alenen tehdit edilmesi ve kolluk kuvvetlerine hedef gösterilmesinden başka bir anlamı yoktur.

 

Tek kişinin dahi burnu kanarsa sorumlu Erdoğan

 

Silivri'de 6 yıldır tutuklu yargılanan insanların, sonucu zaten az-çok belli olan karar öncesinde yakınlarını, sevenlerini görmesini engellemek, mahkemeye sokmamak insanlık dışı bir durumdur. Bu nedenle yarın Silivri'de bir kişinin dahi burnu kanar, saçının teline zarar gelirse bunun tek sorumlusu Başbakan Erdoğan'dır.

 

Halktan saklanmak istenen büyük tiyatronun son gösterisi

 

Pazartesi günü Silivri'de halkın gözünden saklanmak istenen, bu faşizan rejimin düzenlediği büyük bir tiyatronun son gösterisidir. Orada insan hakları ellerinden alınmış ve tutsak olarak yargılanan insanlar, her türlü haktan mahrum bırakılmış bir Türkiye'nin de ilk simgeleridir.  İşini yapamaz hale gelmiş ve zorla işten attırılan gazeteciler, üstünde baskı kurulan iş adamları, tehdit edilen meslek odaları, şiddete maruz kalan sivil toplum örgütleri, yok edilen düşünce özgürlüğü gibi Silivri de Türkiye'de AKP tarafından katledilmiş olan hukukun sembolüdür.

 

Meşruiyetini kaybetmiş sivil diktatör

 

Tayyip Erdoğan yaşadığı hezeyanlarla bugün dünyada meşruiyetini artık kaybetmiş bir sivil diktatörlük rejiminin temsilcisidir. Kendisinin aynı Hitler veya Mussolini gibi hukuku yok etmekte, insan haklarını ezmekte, Türkiye demokrasisini her gün daha da geriye götürmektedir.

 

Yüce Divan'da hesap verecekler

 

Türkiye bugün laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerini tamamen kaybetmiş, tek bir adamın kaprisleri ile yönetilen bir baskı rejimine dönmüştür. Bunun sorumlusu olan Recep Tayyip Erdoğan ve kabinesi de bu sorumluluğu Yüce Divan önünde hesap vererek gelecekte ödeyecektir. Birleşmiş Milletlerden gelen son karar sonrasında Erdoğan ve kabine üyeleri zaman aşımına da sığınamayacak, işledikleri bu insanlık suçunun cezasını çekeceklerdir. Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar tarih geriye dönmeyecek, Türkiye asla bir kapalı baskı rejimi olmayacak, demokratik, özgür Türkiye mutlaka galip gelecektir.

 


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri