CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay'da, Uğur Mumcu Meydanı'nda düzenlenen mitingde sözlerine ''Görüyorum ki siz hazırsınız, Kemal kardeşiniz de hazır. Beraber yürüyeceğiz, beraber mücadele edeceğiz ve inanın gücümüzü birleştirdiğimiz zaman haramilerin iktidarını yıkıp halkın iktidarını koruyacağız, kararlıyım bu konuda'' diyerek başladı. Hatay'ın Türkiye'nin en güzel coğrafyalarından birisi olduğunu; ancak son 9 yılda kan kaybettiğini savunan Kılıçdaroğlu, halka, ''Hatay'da işsizlik var mı?'' sorusunu üç kez sorup, ''evet'' cevabı alınca, ''Bunu söyleyin ki belki Ankara'dan Recep Bey duyar da bu memlekette işsiz olduğunu öğrenir'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini hatırlatarak, şunları söyledi: ''(Her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir şey yok) diyen bir kişi 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nde başbakanlık koltuğunda oturuyor. 12 Haziran'da bütün işsizlere sesleniyorum, özellikle de iş bulamayan üniversitelilere sesleniyorum. Size 'iş bulmasanız da olur' diyen bir Başbakana ders vermeye hazır mısınız? Eğer başka bir ülkede başbakan bunu söyleseydi, bırakın iktidarda kalmayı o gün oturduğu koltuktan ayrılırdı. Bunlar koltuğa yapıştılar, ayrılırlar mı? Ama halkın gücü var. Halkın gücüyle onları 12 Haziran'da indireceğiz biz.''
CHP'nin ilkelerinde ayrılık, gayrılık olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Yurttaşlarımızı birleştirmek, onları kardeş havası içinde barış coğrafyasında yaşatmak, herkesin kazandığı, herkesin ürettiği, alın teri döktüğü, evine ekmek götürdüğü bir Türkiye yaratmak istiyoruz. Hedefimiz bu bizim. Bu hedefi sağlamak için önce herkesin karnının doyması lazım'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, 21. yüzyılın Türkiye'sine yoksulluğun yakışmadığını ifade ederek, ''2,5 aylık bir bebek, Kübra bebek annesinin kucağında açlıktan ölüyorsa bu ayıp kime aittir? Kime ait bu ayıp? Bu ayıbı defterden sileceğiz. Türkiye'nin defterinden sileceğiz. Herkesin karnının doyduğu yoksulluğun tarihe gömüldüğü bir Türkiye yaratacağız. Size vaadimdir bu'' dedi.
Aile Sigortası
Kılıçdaroğlu, bu vaadini ''Aile Sigortası'' ile yerine getireceğini savunarak, şunları kaydetti:
''Aile sigortası ile inşallah hiçbir aile yoksul olmayacak. Hiçbir ailede çocuk, yoksulluğu yaşamayacak. Her aileye geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan her aileye her ay düzenli, sosyal devletin koruması altında kadınının banka hesabına 600 TL para yatacak. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal devlet anlayışında yapacağı en büyük devrimdir. Bu devrimi gerçekleştireceğiz. 'Kadını evde güçlü, dirayetli, sözü geçen, kimseye muhtaç olmayan konuma getireceğiz' deyince öbür taraftan Recep Bey başladı ''sen parayı nereden bulacaksın?'' diye. Bu ülke zengin ülke. Bu ülkede paranın yokluğu, fakir fukara olunca mı aklına geliyor. Yedi göbeğine köşeyi döndürdün, fakir fukaraya mı itiraz ediyorsun?''
Kılıçdaroğlu, ''kendileri için yandaş olmadığını, yurttaşın olduğunu'' belirterek, ''Önce vatandaş sonra yine vatandaş var. Size bir örnek vereceğim. Unutmamanız gereken bir örnek vereceğim. Kullanmadığınız doğal gazın bedeli olarak 2 milyar 400 milyon dolar para ödedik. Çıkıp desinler, 'biz 2 milyar 400 milyon dolar ödemedik' diye, bunu diyebilirler mi? Dedikleri an 2 milyar 400 milyon dolarlık rakamı sizin adınıza söz veriyorum onların yakalarına iliştireceğim. 2 milyar 400 milyon dolar parayı kim ödedi? Siz sanmayın Recep Bey ödedi. Recep Bey'in cebi dolarlarla dolu, onun tuzu kuru. O parayı bu millet ödedi, bu ülkenin yoksul insanları ödedi. Telefonla konuşurken, bulaşık yıkarken, ekmek alırken, peynir alırken, süt alırken, otobüse binerken her zaman her ortamda ödediniz. Kullanılmayan doğal gazın bedeli olarak 2 milyar 400 milyon dolar ödediler. Ben diyorum ki aile sigortası getireceğiz, sen de getir beraber getirelim , çıkaralım bir an önce yoksulluğu tarihe gömelim. Çocuklar çöpte kağıt toplamasın. Beyefendinin lafına bak 'parayı nereden bulacaksın'. Ben parayı bulurum, parayı buluruz yeter ki halk için çalış, halk için üret'' dedi.
'Rantı değil halkı düşüneceksiniz'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi ilçesinde, belediye tarafından ilçe limanında verilen kahvaltıya katıldı. Kahvaltı sonrası yaptığı konuşmada, ilçeyle ilgili sorunların kendisine aktarıldığını belirten Kılıçdaroğlu, bu sorunların çözüm yollarını bildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Marmaraereğlisi'nden bir Ro-Ro seferiyle İstanbul'un trafiğini, kamyon-TIR trafiğini hafifletmek mümkün. Bunun projesi de yapıldı. Ama ortada bir sorun var. Denize asfalt dökemezsiniz. Denize asfalt dökmeniz lazım ki birisi para kazansın. Yani birisine rant aktarılsın. Trafik lambasını denize koyamazsın. Trafik polisi de olmayacak. Dolayısıyla, rantı değil halkı düşüneceksiniz. Bu iktidar halkı düşünür mü? İktidarın işi cep işi. Onlar ceplerini düşünürler. Biz de halkı düşünüyoruz. Umuyorum daha sonra görüşeceğiz, bu işi sadece sabah kahvaltısıyla götürmeyeceğiz. İnşallah başbakan olarak da geleceğim.''
Konuşmanın ardından, Marmaraereğlisi Belediye Başkanı İbrahim Uyan, Kılıçdaroğlu'na günün anısı için plaket verdi. Ardından, Marmaraereğlisi Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Ahmet İnci, Kılıçdaroğlu'na bir gemi maketi hediye etti. Kılıçdaroğlu, gemi maketini kabul ettikten sonra, ''Kimse itiraz etmesin. Artık benim de bir gemiciğim var'' dedi. Ardından, halka selamlaşan Kılıçdaroğlu, Tekirdağ'dan ayrıldı.
'Recep Bey'e sorarsanız çiftçinin durumu çok iyi'
Kılıçdaroğlu, alanda bunun bir grubun pankartına işaret ederek, ''Güzel bir pankart var, aklımıza gelmezdi ama 'Aç kurtlar partisinden kurtarın bizi' diyor. Vallahi bunların açlığı çok tehlikelidir. Bunların tokluk dönemi de çok tehlikeli, ye ye doymazlar bunlar'' dedi. Konuşmasında, çiftçilere seslenen Kılıçdaroğlu, ''Hatay, aynı zamanda bir tarım kenti, bereketli bir ovası var. Amik ovası var, orada alın teri döken sabahın köründe tarlaya giden, traktörüyle süren, mücadele eden, toprağa karşı mücadele eden var. Gül gibi geçinen çiftçilerimiz var mı, çiftçiler hayatından memnun mu?'' diye sordu. ''Hayır'' cevabı alan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Ama Recep Bey'e sorarsanız çiftçinin durumu çok iyi. Hele hele diyor ki 'neredeyse mazot bedava' diyor. Fiyatı çok düşük diyor öyle mi? Bütün çiftçi kardeşlerime sesleniyorum; 9 yılda hayatından memnunsan 12 Haziran'da git AKP'ye oy ver, eyvallah başımın üstünde ama diyorsan ki 'son 9 sene ürettiğim ürünün bedelini alamadım, icralık oldum, perişan oldum, borç batağına battım, geçinemiyorum, ektiğim ürünün bedelini yani alın terimin karşılığını alamıyorum' diyorsan önünde altı ok var, orada yiğit insanlar var, çalışan insanlar var, ülkeye hizmet etmek isteyen insanlar var. 12 Haziran'da sandığa git mührünü altı okun altına bas ve Türkiye'yi aydınlığa çıkar, senin de bir katkın olsun diyoruz. Hatay'dan sesleniyorum; Türkiye'deki bütün çiftçi kardeşlerim duysun, iktidara geldiğimizde ilk 4 ay içinde yapacağımız uygulamadan birisi, çiftçinin mazotunun litresini 1,5 lira yapmak olacak.''
'Çiftçi perişan oldu'
Kılıçdaroğlu, ''çiftçi ürettiğinin alın terinin karşılığını alamazken, bir yılda ithal edilen tarım ürünlerine verilen paranın 10 milyar dolar olduğunu'' belirterek, şunları kaydetti: ''Tarım ürünleri ithalatı için yılda 10 milyar dolar ödüyoruz. Bunu Türk çiftçisine değil, dışarıya ödüyoruz. Çiftçiye verilen teşvik ne kadar? 6 milyar lira. 6 milyar liranın 5,5 milyar lirasını mazot zammı ile geri alıyorlar. Ne kalıyor geriye 500 bin lira kalıyor. Çiftçi bunu hak etmiyor. Dünyanın bütün ülkelerinde çiftçi teşvik ediliyor. 9 yılda onlar köşeyi döndüler, çiftçi perişan oldu. 12 haziranda çiftçi kardeşlerimin AKP'ye vermesi gereken ders var. O ders altı okun altına evet mührünü basmaktır.''
Kılıçdaroğlu, AKP'nin iktidara gelirken üç şeyle mücadele etme sözü verdiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Yolsuzluklarla mücadele edeceklerdi, ettiler mi? Bakın sevgili dostlarım, yoldaşlarım, kardeşlerim; Kayseri belediyesinde rüşvet toplayan bir kişinin el defterini Recep Bey'e gönderdim. Adam rüşvet toplamış kimden topladığı var, tarihi var altında, ne kadar topladığı da var, hangi firmalardan, kişilerden topladığı da var. 'Soruşturun' dedik. Verdiği cevap, 'defterin fotokopisini aldık ama altında imzası yok toplayan adamın' diyor. Biz de diyeceğiz ki 'eğer sen o defterin altında imza arıyorsan otur adam gibi sen imza at' ve ben eminim defterde imza olsaydı, bu kez 'parmak izi yok' diyecekti. Parmak izi olsaydı 'efendim bu imza ıslak imza değildir' diyecekti. Siz dünyada bir rüşvet defterini görüp soruşturmamak için gerekçe arayan bir başbakan duydunuz mu?''
Kılıçdaroğlu, iktidara eleştirisini sürdürerek, ''Böyle Başbakan olur mu Allah aşkına? Bunlar diyorlardı ki 'biz kul hakkı yiyenlerden hesap soracağız', bunlar hesap sorarlar mı? Kul hakkı yiyen hesap soramaz, hesabı kul hakkını savunanlar sorar. Onun için yola çıktık. Yetim hakkı yiyenlerden hesabını soracağız hiç endişeniz olmasın'' dedi.
"Emekli Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci sınıf yurttaşı oldu"
Kılıçdaroğlu, Hatay Uğur Mumcu Meydanı'ndaki mitingde, emeklilere seslenerek, ''Emekliler hayatından memnun mu?'' diye sordu. Kendisini dinleyenlerden ''hayır'' cevabı alan Kılıçdaroğlu, ''Ama Recep bey diyor ki 'emeklilere o kadar zam yaptık ki emekliler yaz tatillerini Kanarya Adaları'nda geçiriyor.' Gerçekten memnun değil misiniz arkadaşlar?'' dedi.
''Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde emekliler ile ilgili sorunu ne zaman gündeme getirseler, bir AKP sözcüsünün çıkıp, 'AKP emekliye şu kadar zam yaptı, emeklinin durumu çok iyi, siz doğruları söylemiyorsunuz'' dediğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Ben de çıktım, 'her mitingde sizi emeklilere şikayet edeceğim' dedim. Emekliler hayatlarından memnunsa gül gibi geçiniyorlarsa AKP'ye oy versinler. Onlar, 'emekli gelir artışından pay alamayacaktır' diye özel yasa çıkardılar. 5510 sayılı yasayı çıkardılar. Böylece emekli Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci sınıf yurttaşı oldu. Hiçbir zaman hiçbir oramda hiç bir hükümet kanun değişmediği sürece emekliye milli gelir artışından pay veremez. O kanunu değiştireceğiz.
Emekliyi birinci sınıf yurttaş yapmak, milli gelirden pay vermek benim boynumun borcudur, bunu yapacağım. İntibak yasasını da çıkaracağız. CHP dışında hiçbir siyasal parti bu vaatlerde bulunmuyor. Peki biz, niye bunu söylüyoruz? Niye vaatte bulunuyoruz? Çünkü, biz insanımızı seviyoruz, çünkü biz adaletten yanayız, yaratılan katma değerin hakça bölüşülmesinden yanayız. Bu coğrafyada herkesin her semtin her kentin ve ülkenin mutlu olmasını istiyoruz hedefimiz bu bizim.''
"Herkesin karnı doyacak, herkes mutlu, huzurlu olacak"
Kılıçdaroğlu, esnafa seslenirken de, esnafın durumunu bildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
''Geçenlerde, bir grup esnaf arkadaşla bir araya geldik, hepsi dertli. Ben size bir olay anlatayım; diyelim ki emekli oldunuz. Aldığınız para yetmiyor tekrar çalışacaksınız. 'Senin emekli aylığından yüzde 15 keserim' diyor, kesiyor zaten. Bunu kaldırmak da benim boynumun borcu. Esnaf çalışacak, üretecek, Allah aşkına siz hiç çalışan adamın cezalandırıldığı bir ülke gördünüz mü? Niye cezalandırılırlar esnafı, başka dertleri mi yok bunların. Onun için diyoruz ki; sosyal devleti yeniden ayağa kaldıracağız, bu coğrafyada bir çocuk bile yatağa aç girmeyecek, herkesin karnı doyacak, herkes mutlu, huzurlu olacak.''
"Ben askerlikle ilgili açıklama yapınca Recep Beyi bir telaş aldı"
Gençlerin askerlik süresine de değinen Kılıçdaroğlu, ''Ben askerlikle ilgili açıklama yapınca Recep Beyi bir telaş aldı. Telaşı ne? Efendim diyor 'gençlerin askerlik süresini 15 aydan 9 aya indirirsen peki memleketi kim savunacak?' Şimdi siz cevabı benden iyi biliyorsunuz değil mi? Senin oğlun 21 gün el bebek gül bebek gider askerlik yapar, aklına memleket savunması gelmez, vatandaşın oğlunun askerliğini 15 aydan 9 aya indireceğiz... Derdine bak, 'memleketi kim savunacak' diyor. Buradan sesleniyorum, Ey Recep Tayyip Erdoğan, memleketin savunulması için sana ihtiyacımız yok, biz gerekirse dişimizle tırnağımızla bu memleketi savunuruz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, üniversite gençleri için ''Üniversite gençlerimiz yaz tatillerinde askerlik yapacak, üniversite bitince askerlik bitecek'' dediğini anımsatarak, ''Önce itiraz ettiler, 'vay olur mu?' diye. Üniversite gençlerimizin yurt sorununu çözeceğiz. Üniversite gençlerimiz için hem bedelli hem bedelsiz uygulaması getireceğiz. Durumu iyi olanlardan bedel alacağız, durumu iyi olmayanlardan bedel almaksızın biriken askerliğini yapamayan gençler süratle tamamlayacaklar. Bedelliden topladığımızdan da üniversite gençlerimiz için öğrenci yurdu yapacağız'' diye konuştu.
En genç iki yıl içinde Türkiye'de, hiçbir öğrencinin ''benim yurdum yok'' demeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Herkesin yurdu olacak, sıcak soğuk suyu olacak, internet erişimi olacak, her şeyi çözeceğiz. Gençler için her türlü çabayı harcayacağız'' dedi.
"Ne zamandır istismar oldu hak arama"
Kılıçdaroğlu, ''Bunların şifreci olduğunu biliyorduk'' diyerek, şöyle devam etti:
''Sonunda kendileri de şifreci olduklarını kabul ettiler. 1 milyon 700 bin liseyi yeni bitiren, geleceğe umutla bakan, ailelerinin umutla baktığı, evlatlarımıza ne yaptılar? Önce dediler ki 'efendim bizim sınavlarda şifre mifre yok' dediler. Sonra 'var ama sehven yapılmış' dediler, sonra çıktılar 'vallahi billahi var' dediler. 'Var' diyen de koltuğunda oturuyor. 1 milyon 700 bin ailenin ahı günahı onların boynundadır. Hem şifreyi kabul edeceksin hem koltuğunda oturacaksın ve senin de en büyük destekçin bu ülkenin başbakanı olacak. Ar damarı çatlamış olanlar ancak bunu yaparlar, ahlak kavramı gelişmemiş olanlar bunu yapar. O çocuklara yazık günah değil mi?
Efendim neymiş biz bunu miting alanlarında söylüyoruz, biz o çocukları sözde istismar ediyormuşuz. Ne zamandır istismar oldu hak arama. Hakkını aramayanın ne olduğunu bilmiyorsunuz siz değil mi? Hakkını aramayan şerefini yitirir der. Hakkımızı arayacağız, o genç çocuklar da haklarını arayacaklar ve Recep Bey çıkıp diyor ki 'o çocuklar yürüyor ben de onların karşIsına 5-10 bin kişi istersem çıkarırım' diyor. Yüreğin varsa çıkar, sen kim hak aramak kim? Sen hak aramak değil, hak arayanlara engel oluyorsun. Çünkü senin kafanda hukuk devleti mantığı gelişmemiş, hak arama nedir bilmiyorsun sen.''
Kılıçdaroğlu, 12 Haziran'da hiçbir devlet kurumumda taşeron işçiliğin yaşanmayacağını belirterek, ''2 milyon taşeron işçisine sesleniyorum; sizi ömür boyu asgari ücrete mahkum eden, kıdem tazminatı hakkınızı elinizden alan, sendikaya üye olma yasağı getiren, 8 saat değil, 18 saat çalışma zorunluluğu getiren düzeni yıkmak, halkın düzenini, işçilerin emekçilerin alın teri ile kazananların özgürce yaşayabileceği sendikaya üye olabileceği bir düzeni getiren tarih 12 Haziran olacak. Destek verin, güç verin bize diyorum onlara'' dedi.
"Oturup kalkıp CHP'ye küfrediyorlar"
Kılıçdaroğlu, ''CHP iktidarında kimsenin telefonlarının dinlenmeyeceğini, herkesin hakkını aradığı, özgür bir Türkiye'nin olacağını, yandaş medya kavramının tarihe gömüleceğini'' belirterek, şöyle devam etti:
''Yandaş medyaya 'beş sene musluklarını keseceğiz, gazetecilik yapıyorsan yap diyeceğiz. Yoksulun ödediği vergilerden kimse beslenmeyecek. Oturup kalkıp CHP'ye küfrediyorlar. Bizim iktidarımızda özgürce eleştiri olacak.
Recep Bey, ''biz sana nasıl güvenilim'' diyor. Recep Bey sana sesleniyorum; 'sen istersen bütün bakanlarını, istediğin sosyal güvenlik uzmanlarını, senin istediğin televizyon kanalında senin istediğin gazetecilerle yüreğin varsa gel karşıma çık. Bakalım sosyal güvenlikle ilgili ben ne yapmışım, sen ne yapmışsın, yüreğin varsa karşıma çık. Çıkar mı? Çıkmaz. Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkar mı? Ben de biliyorum çıkamaz, çıkması için mangal gibi yürek olması lazım. Çıkanların sonunu gördünüz. Varsa SSK'da yolsuzluğum niye çıkarmıyorsun? Benim görev yaptığım dönemi araştırmak için bir müfettiş ordusu görevlendirdiler, bir şey bulabilir miyiz diye. O müfettişler rapor hazırladı, eleştirecek bir konu bulamadık diye rapor verdiler. Sen müfettiş görevlendirdin, müfettiş sana rapor verdi. O rapora rağmen kalkıp beni kötülüyorsun sen adam değilsin.
Her şeye tahammül ederim ama iftiraya hayır. İftira atmak doğru değil. Biz birisine yolsuzluk yapar diyorsak bildiğimiz vardır. Belgeyi görmeden, elimizde tutmadan, orijinalını test etmeden konuşmayız. Onlar gibi iftira atmayız. Bir şey söylüyorsak bildiğimiz var. Adam gibi adamsan, kendine güveniyorsan çıkarsın karşıma. Nasıl olsa hükümetsin, bütün devletin arşivi elinde. Sana başka soru sormayacağım. Ben de biliyorum ki gelemez, yüreği yetmez, korkar. Efelendiğine bakmayın siz.''
Kılıçdaroğlu, konuşmasını, ''Hep birlikte 13 Haziran'dan itibaren yeni bir Türkiye inşa edelim'' çağrısında bulunarak tamamladı.
Hatay milletvekilleri adaylarının da tanıtıldığı mitinge, Genel Başkan Yardımcısı İzzet Çetin, parti meclisinin bazı üyeleri ile milletvekilleri katıldı.
Kılıçdaroğlu, Hatay Reyhanlı'da
Kılıçdaroğlu, Hatay mitinginin ardından gittiği Reyhanlı ilçesinde, kent meydanında, seçim otobüsünden halka hitap ederken, ''CHP iktidarında hiç kimseyi ötekileştirmeyeceklerini'' belirtti.
Türkiye'de herkesin özgür olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Onun giyimi böyle, bunun kuşamı böyle, bunun ayakkabısı böyle, bunun eşarbı böyle, yok çarşaf giydi, yok türban taktı, yok baş örtüsü... Bunları kaldıracağım. Söz veriyorum herkesi kucaklayacağım bu coğrafyada'' dedi.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Diyorlardı ki 'Siz Sivas'ın ötesine geçemiyorsunuz...' Türkiye'yi karış karış dolaşacağım. Sivas'ın ötesindeki insanlar bizim insanımız değil mi? Onlar da bizimle beraber aynı havayı teneffüs etmiyor mu? Aynı inancı paylaşmıyor muyuz? Niye oraya gitmeyeceğim? Bu güzel coğrafyada barışı egemen kılacağız.''
Kumlu ilçesinin ardından gittiği Kırıkhan'da da yine seçim otobüsü üzerinden vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Bazı muhtar kardeşlerim 'AKP'ye oy çıkmazsa, sizin yeşil kartınızı iptal ederim' diyormuş. Unutmasınlar hiç kimse kimsenin yeşil kartını iptal edemez. Eğer birisi iptal ederse gelin bu kardeşinize, Sağlık Bakanlığını onların başına yıkarım. Böyle şey olmaz.''
Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde muhtarların sorunlarını da çözeceklerini belirterek, şöyle devam etti:
''Ayrıca o muhtar kardeşlerime de iki çift lafım var. Birincisi halkın muhtarı olsunlar, halk için çalışsınlar. İkincisi, muhtar kardeşlerimin derdini biliyorum ben. Seçimle kim bir makama geliyorsa aldığı ücret nedeniyle bunun sosyal güvenlik primini ister milletvekili ister belediye başkanı olsun ilgili kurum öder. O muhtar kardeşlerim ister AKP'ye oy versinler ister vermesinler onların sosyal güvenlik primlerini de halkın iktidarında İçişleri Bakanlığının bütçesinden karşılayacağız. Yani onların da sorununu çözeceğiz. Bu yetmedi, muhtar kardeşlerime bir vaadim daha var; belediye meclislerinde ve il genel meclislerinde kendi köy ve mahalleleri ile ilgili söz yetkisi ve karar sahibi olacaklar.''