KESK'e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın (SES) hazırladığı 2011 Yılı Sağlık Raporu yayımlandı. Raporda, doğumda anne ölüm oranlarının 2005 yılından itibaren yüzde 50 oranında azalmasına rağmen Türkiye'deki her 100 bin canlı doğumda anne ölüm oranının hala Avrupa ortalamasının çok üzerinde olduğu belirtildi. Anne ve bebek ölüm oranlarının sağlık düzeyi açısından önemli ölçütler olduğunun ifade edildiği raporda, anne ölümlerinin Doğu Anadolu'nun en gelişmiş illerinden biri olan Van'da yüz binde 65.7 olarak saptanmasının "vahim bir durum" olduğu belirtildi. Anne ölümlerinin bölgede yüksek olmasının başlıca nedenleri olarak ise, gelir düzeyinin düşüklüğü, eğitimsizlik, sık ve erken yaşta doğumlar, doğumun eğitimli sağlık personeli olmadan uygunsuz koşullarda gerçekleşmesi, anadilde hizmet sunulmaması, doğum sonrası bakımın yeterli düzeyde alınamaması maddeleri sıralandı. Raporda 2008 yılı verilerine göre Türkiye'de anne ölüm oranının yüz bin canlı doğumda yüzde 19.4; Güneydoğu Anadolu'da yüzde 22.6; Ortadoğu Anadolu'da yüzde 26.1 ve Kuzeydoğu Anadolu'da ise yüzde 22.9 olduğu ifade edildi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kadınların yüzde 27.2'si evde doğum yapıyor
Raporda Türkiye geneli ehil olmayan ebe oranının yüzde 4.3 olduğu belirtilirken, bu oranın Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde yüzde 13.9'a yükseldiği belirlendi. Yine Türkiye genelinde kadınların yüzde 9.7'sinin evde doğum yaptığı belirlenirken bu rakamın Doğu ve Güneydoğu'da yüzde 27.2 düzeylerine ulaştığı tespit edildi.
Türkiye'de batıda ölen bir bebeğe karşılık doğuda 2.7 bebeğin öldüğü belirtilerek, "Yine ehil olmayan Ebe oranının yüksekliği bu bölgedeki sağlık personelinin eksikliği ve sağlık hizmetlerine erişimde anadilin önemini açığa çıkarmaktadır. Kişiler sağlık personeli ile anadilinde iletişime geçemediğinden dolayı dilini kullanıp derdini anlatabileceği kişileri tercih etmektedir" denildi.
Yıllar itibarıyla bebek ölüm hızlarının incelendiğinde bir düşüş olduğu dile getirilen raporda, ancak bebek ölüm hızlarının doğudaki yüksek seyrinin, sağlık hizmetine ulaşım ve hizmetten faydalanma eşitsizliğinin derinliğini gösterdiği savunuldu. Raporda, doğuda doğan her 100 bebekten 16.7'sinin 2.5 kilodan az doğduğu ifade edilirken, birçok araştırmanın çocuk ölümlerinin en az yüzde 50'sinin yetersiz beslenme ile ilişkili olduğunu, orta derecede beslenme yetersizliği olan çocukların 4.6 kat daha fazla ölme riski taşıdığını gösterdiği belirtildi.
"Bebeklerin doğumdan itibaren sağlık kontrolleri yapılmalı"
Bebeklerin doğumdan itibaren sağlık kontrollerinin yapılmasının bebek ölümlerinin önlenmesi bakımından çok önemli olduğu belirtilen raporda, "Doğum sonrası bakımın bölgede Türkiye ortalamasının altında olması doğumun hastane dışında sağlık personeli yardımı olmadan gerçekleşme oranının yüksek olmasıyla da ilişkilidir. Sağlık kuruluşunda doğum yapma oranı düşük eğitim ve refah düzeyine sahip kadınlarda yüzde 71 iken, en yüksek eğitim ve refah düzeyindeki kadınlarda bu oran yüzde 100'dür. Yine refah düzeyi yüksek hanelerdeki çocuk ölüm oranları refah düzeyi düşük ailelerdeki çocuk ölümlerinin üçte biri oranındadır" ifadeleri kullanıldı.
Genel Sağlık Sigortası'nın 2008'den bu yana açık verdiği ve bu durumun katkı payı ve cepten ödemeleri artırdığı kaydedilen raporda, "Bu durum başta fakir olan bölge halkı ve tüm Türkiye halklarını sağlığa erişim ve sağlık hizmetlerinden faydalanma hususunda etkilemektedir. 10 bin kişiye düşen hastane yatak sayılarına baktığımızda Türkiye ortalaması 26.3 iken, Güney Doğu Anadolu 15.5 ile Türkiye'nin en eşitsiz bölgesidir" denildi. 10 bin kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısı Türkiye'de yüzde 2 iken, Güneydoğu Anadolu'da bu rakam 1.4 olarak gerçekleşiyor. Yine Güneydoğu'yu Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu izliyor.