DÜNYA CÜZZAM GÜNÜNDE EZBER BOZACAK AÇIKLAMA

Dünya Cüzzam Günü’nde cüzzam hastalığıyla ilgili konuşan Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Güllüçayır, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Güllüçayır, “Gandhi gibi Müslüman doktor İbni Cessar’ı da dünya bilmeli...”dedi.

Cüzzam üzerine kapsamlı çalışmalar yapmasından dolayı dünyanın Hindistan Bağımsızlık Hareketi lideri Gandhi’ye atfettiği bugünün aslında yıllar önce bu hastalığı bulan ve tedavi yöntemleri geliştiren Müslüman doktor İbni Cessar günü olarak da anılması gerektiğini kaydeden Güllüçayır, “Gandhi gibi Cessar da cüzzam hastalığı konusunda çalışmalar yapmış ve eserler yazmıştır. Neden İslam dünyasının yetiştirdiği Tunuslu Tıpçı İbni Cessar’ın bu konuda yaptığı çalışmalar dünyada bilinmiyor? Ecdada bağlılık böyle zamanlarda ortaya çıkar. Biz kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız.”dedi.

“KİLİSE AFOROZ EDERKEN, İBNİ CESSAR TEDAVİ ETTİ”

Müslüman Doktor Tunuslu İbni Cessar’ın bin yıl önce Cüzzam’ın teşhisini yaparak, tedavi yönetimini bulduğundan bahseden Dr. Güllüçayır, “Cüzzamlıların ölümle baş başa olduğu devirlerde bu Müslüman doktor çıktı. Bu dehşetli hastalığın teşhisini yaptı, sebeplerini inceledi ve tedavi şekillerini gösterdi. İbni Cessar cüzzamlı hastalara diğer hastalardan ayırıp özel bir tedavi uyguladı. O devirlerde kilise bile cüzzamlılara kapısını kapatıyor. Cüzzam hastalarını bir çukura koyuyor, sonra da ıssız bir adada ölüme terk ediyordu. Fransa’da ise kilise cüzzam hastalarını aforoz ediyordu”dedi.

“İBN-İ CESSAR’IN ESERLERİNİ ÇALDILAR”

İbni Cessar’ın tüm bildiklerini ilim dünyasının faydalanabileceği bir kitapta topladığını da kaydeden Güllüçayır, “İbni Cessarın en önemli özelliklerinden biri ceylan derisi üzerine yazdığı ve ağırlığı 12 bin tonu bulan yazılarıdır. Kütüphanesindeki kitapların ağırlığı ise 10 tondur. Onca kitaptan ve seyahatlerinden edindiği bilgileri, 'Fakirler için Seyahat Kitabı' adı altında toplamış ve tıp tarihinde çığır açmıştır. Fakat mütercimlik yapan bir kitap korsanı olan Konstantin bu eserleri yürütüp ‘Viaticum’ adı altında kendisine mal etti.”diye konuştu.

“KİTAPLARI TÜRKÇE’YE ÇEVRİLMELİ”

Kısa sürede aranan hekimler arasına giren Cessar’ın eserlerinin Latince ve Yunancaya çevrildiğini de ifade eden Güllüçayır, “Bu eserlerin tıpkı İbn-i Sina’nın ‘El Kanun Fi’t Tıbb’ kitabı gibi Türkçe’ye kazandırılması gerek.  Böyle bir tıp dehasına sahip çıkmak için daha ne kadar bekleyeceğiz. İslam’ın yetiştirdiği tıp alimlerinin tecrübelerinden batı hala istifade ederken, bugün biz neden etmeyelim. Hatta İslam Hukuku gibi, İslam Tıbbı bölümü de açılmalı”dedi.

“GÜNÜMZDE SAKAT KALINMADAN TEDAVİ EDİLİYOR”

Eskiden toplum dışına itilen kurbanlarıyla çağ dışı ve korkunç bir hastalık olan Cüzzam hastalığının günümüzde herhangi bir sakatlık yaşanmadan tedavi edilebildiğine de değinen Dr. Güllüçayır, “Hastalıkların ilk teşhis ve tedavileri deri hastalıkları uzmanları bulunan devlet hastanelerinde yapılıyor. Aynı verem tedavisinde olduğu gibi en az üç ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile en çok 2 yıl içinde hastalar tamamen iyileşiyor. Tedavide etkin ilaçların varlığı ve bulaşıcılık baskı altına alınabildiğinden hastalar sadece ön tedavi için hastaneye yatırılıyor ve şekil bozukluklarının ameliyatla düzeltilmesi yoluna gidilebiliyor.”dedi.

 “CÜZZAMLIYSANIZ MASRAFLARI DEVLET KARŞILIYOR”

Cüzzama yakalananların toplumdan dışlanmaması gerektiğinin de altını çizen Dr. Sibel Güllüçayır, “Korkulan bir hastalık olmasına rağmen erken teşhisle tedavi edilebiliyor. Her zaman, her hastalık için erken teşhis çok önemli. Cüzzam’ın tedavi masraflarını devlet karşılıyor ve devlet, bu hastalığın ihbarını zorunlu hâle getirdi. Günümüzde masrafları karşılayamayacağı için hastalığı ile yaşamayı tercih eden ve hastaneye gitmeyen insanlar var.”dedi.

ANNELER DİKKAT! BURUN KANAMASI GEÇMİYORSA…

“Bakteri çok yavaş çoğalır. Kuluçka dönemi 5 yıl kadardır. Hatta belirtilerin görülmesi bazen 25-30 yılı bulmaktadır.”diyen Güllüçayır, bu nedenle hastalığın tamamen ortadan kaldırılamadığını söyledi. Annelerin hastalığın belirtilerinden birkaçını ya da en azından birini bile çocuklarında görmesi halinde (sürekli burun akıntısı ile kanaması, yaraların geçmemesi gibi) doktora giderek gerekli kontrolleri yaptırmaları gerektiğini ifade etti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri