Geçen hafta sağlıklı yaşam merkezi The Lifeco'da Arınma ve Sağlıklı Yaşam Uzmanı Gül Kaynak'ın dersine girdim; bir süredir herkesin dilinde bu merkez. Zayıflamaktan ziyade sağlıklı beslenmek istiyorum, Gül Hanım konuştukça aydınlanıyorum. Kilo vermeye kafayı takan ve bu uğurda pek çok yanlış yapan birçok okuyucuma da önce doğru ve sağlıklı beslenmeleri gerektiğini hatırlatmak istiyorum, ne yersek oyuz neticede!
- Sizi dinleyince aklım karıştı, kaç bardak ve nasıl su içeceğiz?
Yetişkin bir insanın hiçbir zaman 3 litre saf suyun altına inmemesi lazım. Bizler çay, kahve, asitli içecekler, ayran, hazır meyve suyu ile susuzluğumuzu gideriyoruz, öte yandan su içmiyoruz. Sabah 2 büyük bardak su ile güne başlamadığınız sürece bağırsak ve böbrekler toksin atımına etkili bir şekilde başlayamaz.
- Yemekte su içmek faydalı mıdır?
Ben danışanlarıma hemen yemekle birlikte su içmeyi bıraktırıyorum. Hazım, gaz problemi ciddi oranda azalıyor, daha hızlı ve kolay kilo vermeye başlıyorlar. Çünkü yemekle birlikte içilen su, sindirim enzimlerini seyreltir. İşini yapmaya çalışan işçilerin (sindirim enzimlerinin) başından aşağı su dökmek gibi. Yemekle su içmeyin: yarım saat önce bırakın, 1-2 saat sonra tekrar başlayın, büyük fark göreceksiniz.
- Etikette ne yazıyorsa o üründen uzak durmak gerekiyor?
Daha sağlıklı ve doğru beslenmek isteyen kişi, uzun raf ömrü olan gıdaları tüketmeyi kesse bile çok büyük yol kat etmiş olur. Her şeyi yiyelim, yeter ki insan yapımı değil, doğanın üretimi olsun. Unutmayalım biz doğanın bir parçasıyız.
- Et seven biri ne yapacak, örneğin hem sağlıklı beslenmek hem de zayıflamak isteyen birine balık ve tavuk öneriyor musunuz?
Genelde hiçbir ürünü bırakın demiyoruz, miktarı azaltın diyoruz. Kaliteli bir kasaptan haftada bir yenecek kuzu eti iyi bir alternatif olabilir, illa hayvan eti yenecekse. Balıklar da çiftlik balığı olmamalı. Mevsiminde ufak deniz balığı tercih edilmeli. Hayat bir açık büfe; sağlığımızı seçimlerimiz belirliyor. Özellikle yaş ilerledikçe fazla hayvansal protein tüketimi vücuda çok zarar verebiliyor. Türkmen bir danışanım oraların ünlü bir atasözünü söylemişti: '40'ına kadar kuzu ye, 40'ından sonra kuzu ne yiyorsa onu ye.' Bize danışanlar için beslenme ile alakalı çeşitli programlar oluşturuyoruz.
- Parfüm cilde sıkılmaz dediniz derste, parfüm kullanmayacak mıyız?
Ben de parfüm kullanmayı seviyorum, öte yandan kesinlikle derime yani bir organıma sürmem. Ağzımızı açıp içine parfüm sıkıyor muyuz? Gözenekler üzerine ne koyarsanız onu emer. Derimiz bir organ, asla unutmayalım.
- Çiğ yemekle beslenmek ne demek, hiç mi pişmeyecek yemekler?
Brokoli çok faydalı, öte yandan brokoliyi sararana kadar pişirirseniz, mineral, vitamin ve özellikle enzimleri ölür. Meyve ve sebzeleri ne kadar pişmeden yerseniz o kadar faydasını görürsünüz. Dünyada 'Raw Food' (çiğ yiyecek) akımı çok büyüyor. Ne yersek oyuz, poğaçanın ölü enerjisi ile havucun canlı enerjisi bir olamaz. Ispanak salatası ile pişmiş ıspanak yemeğinde bile çok büyük fark var.
- Duyguların da rolünden bahsediyorsunuz derslerinizde, kahkaha atmak, mutlu olmak insana sağlık mı verir gerçekten?
Kahkaha atmak, sevmek, sevilmek, affetmek, yardım etmek, paylaşmak, dinlenmek, şükretmek, dua, yoga, meditasyon, nefes, masaj; bunlar alkali yani sağlıklı duygu ve aksiyonlar. Öfke, nefret, bağışlamamak, endişe, stres, aşırı çalışmak, çok fazla televizyon, bilgisayar kullanımı ise asidik tarafta. Bunun da dengesi olmalı. İstediğiniz kadar maydanoz brokoli ile beslenin, endişe, öfke, stres sizi hasta edebilir. Marketten organik domates alabiliriz, öte yandan maalesef daha vurdumduymaz, boş vermiş, rahat bir karakter satan market yok. Ailemiz de olsa bize negatif enerji yayan insanlardan bazen uzaklaşıp, bizi pozitife döndüren insanları etrafımızda tutmalıyız. Çocuklar 6 yaşına kadar günde 300 kereye kadar gülebiliyor. Sonarsında günde 6'yı bulamadığımız zamanlara geçiyoruz. Gülmek seratonin hormonu ve bağışıklık sistemi için çok gerekli.
- Diyelim ki tatlı ve çikolataya bayılıyoruz, ne yapacağız; şeker de yok sanırım sağlıklı yaşam içinde?
Kakao kötü bir şey değil ki. Yüksek oranda antioksidanı var, magnezyum var, demir var. Doğal ve çok zengin bir besin maddesi. Yüzde 65 oranında kakaolu bir kutu çikolata gördüğümüzde geri kalan yüzde 35'te ne var onu düşünmeliyiz. Aslında formül basit, her şeyi ölçüsünde yemek lazım. Yüzde 75'e yüzde 25 kuralını hatırlatırım size, yediklerimizin yüzde 75'i sağlıklı yiyecekler olsun, 25'i de siz tamamlayın. Çikolatadan vazgeçmeye hiç gerek yok, seminerlerde çeşitli tatlılar yapıyoruz doğal, sağlıklı ve çok lezzetli.
- Üzerinde organik yazan her şey organik midir, nereden bileceğiz, sebze-meyvemizi nereden alacağız?
Artık birçok alternatif var. Kapınıza kadar organik sebze ve meyveleri yolluyorlar. Birçok market artık organik ürün satışı yapıyor. Rokanın üzerinde tırtıl görünce tamam diyorum ben, organik diye seviniyorum. Verdiğiniz paraya değiyor. Daha az yiyin ama organik yiyin. Organik bulma şansımız yoksa da en azından mevsiminde tüketelim.
Dersten aklımda kalanlar
- Vücut losyonlarını değil doğal yağları tercih edeceğiz.
- Meyve ve sebzeleri ne kadar pişmeden yersek o kadar faydasını görürüz.
- Poğaçanın ölü enerjisi ile havucun canlı enerjisi bir olamaz.
- İstediğiniz kadar maydanoz brokoli ile beslenelim, endişe, öfke, stres bizi hasta edebilir.
- Ailemiz de olsa bize negatif enerji yayan insanlardan bazen uzaklaşıp, bizi pozitife döndüren insanları etrafımızda tutmalıyız.
- Amerika'da kanser hastalarına her gün bir Tom & Jerry çizgi film seyretmesini reçete ile yazan doktorlar varmış.
- İşlenmiş beyaz şeker zararlı. Bunun kalori ile alakası yok; toksik madde. Yaklaşma sakın!
- Özleyelim bazı sebze ve meyveleri, vakitleri gelsin öyle yiyelim. Zamanında yiyelim.
- Özellikle kilo verdikten sonra beslemeye daha çok dikkat etmeliyiz. Çok ama çok su içmeliyiz. Suyun dolum tarihi de önemli, uzun süre markette beklemiş su sağlıklı değil.
- Gül Kaynak ne diyorsa yapacağız hem gençleşeceğiz, hem zayıflayacağız.