Mersin'in Anamur ilçesinde yaşayan Akdeniz Anemisi hastası 15 yaşındaki Tuğba Dikenkuşu, kendisine nakledilmesi planlanan kardeşine ait kordon kanının üzerinden havaalanında taşıma aracı geçerek patlaması nedeniyle büyük hayal kırıklığı yaşamasına rağmen, umutla tedavi olmayı bekliyor. ÇÜ Tıp Fakültesi Pediatrik Kemik İliği Nakil Merkezi Başkanı Prof. Dr. Atila Tanyeli, kordon kanı ve kök hücrelerle ilgili araştırmalar arttıkça daha önce çaresiz gibi görünen birçok hastalığın tedavi edilebildiğini söyledi. Tanyeli, özellikle kan hastalıklarında kordon kanı ve kök hücre (kemik iliği) naklinde başarılı sonuçlar alındığını ifade ederek, ''Hasta çaresiz değil. Tedavinin kolaylığı ve başarısı açısından öncelikli tercihimiz kordon kanı, anca, kök hücre naklinde de başarılı sonuçlar alıyoruz'' dedi.
Anamur'da yaşayan 15 yaşındaki Tuğba'yı ÇÜ'de tedavi edebileceklerini vurgulayan Tanyeli, şunları söyledi: ''Kordon kanı bebeğin doğumundan sonra göbek kordonu içinde kalan kandır. Bu kan bebeğin damarlarında dolaşan kandan daha farklıdır ve kan üretimde görev alan kök hücreleri içerir. Kök hücre ise bazı dokularda bulunan ve gereksinim halinde pek çok hücreyi oluşturarak yaşamın devamını sağlayan, üretkenlik ve farklı dokulara dönüşebilme potansiyeli yüksek ana hücrelerdir. Hastamızla kardeşinin dokuları tutuyorsa, kök hücre nakli olumlu sonuç verir. Her ikisi arasındaki fark şudur, kök hücrede önemli olan kaynağın tespit edilebilmesidir. Kordon kanında bu kaynağa kolay ulaşılırken kök hücrede daha zordur. Kordon kanında bir ya da 2 antijen tutmasa bile başarı sağlanıyor. Ancak, kök hücre naklinde antijenin sadece bir tanesi tutmazsa yapılıyor. Eğer ikisi tutmazsa yapılamıyor.''
Tanyeli, ÇÜ Tıp Fakültesi Pediatrik Kemik İliği Nakil Merkezi'nde gerek kordon kanından gerekse kök hücreden nakillerin yüksek bir başarı oranıyla gerçekleştiğini sözlerine ekledi.
Tuğba'nın hayali
Hayatını kurtarması için annesinin dünyaya getirdiği kardeşinden alınan kordon kanı patlayınca hayal kırıklığı yaşayan Tuğba Dikenkuşu ise ''Hastalığım nedeniyle sürekli yorgun haldeyim, bana yardım edin. Ben kardeşimin doğumunu umutla beklemiştim'' dedi. Tuğba Dikenkuşu, çocukluğundan beri yaşıtları gibi koşup oynayamadığını, sürekli hasta ve yorgun olduğunu belirterek, bir an önce tedavi olmak istediğini söyledi. Olaydan sorumlu tuttuğu özel hastane, kargo şirketi ve kargonun taşıma işini yapan Türk Hava Yolları aleyhine dava açan Baba Halis Dikenkuşu (42) ise, kızı Tuğba'ya daha 3 aylıkken Akdeniz anemisi teşhisinin konduğunu, doktorların önerisi üzerine de eşinin bir bebek dünyaya getirdiğini hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Eşim 4 kez hamile kaldı fakat bu bebekler anne karnındayken Akdeniz anemisi olma ihtimalinin yüksel olduğu belirlenince hamilelik sonlandırıldı. Allah yüzümüze baktı ve eşim, beşinci hamileliğinde kızımın hayatını kurtaracak bebeğimizi dünyaya getirdi. Oğlumuz Barış, 29 Mart 2010 tarihinde Adana'daki özel bir hastanede dünyaya geldi. Ama doğum sırasında bebekten alınan kordon kanı, İstanbul'daki Kordon Kanı Bankasına kargo şirketi tarafından götürülürken patlamış. Bunu öğrenince dünyamız karardı. Yıllarca umutla beklediğimiz kordon kanı bir ihmal ya da dikkatsizlikle yok oldu. Tek isteğim kanın ne olduğunu kesin bir ifadeyle öğrenmek ve sorumlulara adaletin gereken cezayı vermesi.''
'En ufuk umut ışığını değerlendirmek istiyorum'
Anne Ayşe Dikenkuşu da Tuğba'nın tedavisi konusunda, bazı doktorların, ilik naklinin yararlı olabileceğini söylediğini belirterek, şunları kaydetti: ''Kızımın yaşadığı acıları gördükçe, şaşkına dönüyorum. Benim tek isteğim kızımın sağlıklı şekilde hayatına devam edebilmesi. İlik nakli yararlı olur mu olmaz mı bilemiyorum. Ama en ufuk umut ışığını da değerlendirmek istiyorum. Kızımın sağlığına kavuşması için ilik naklinin yararlı olacağı söyleniyor. Ancak bunun için ne yapmamız gerektiğine ilişkin yardım bekliyoruz. Bize yol gösterilsin.''
Öte yandan, hasta yakınlarının dava açtığı kurumlar arasında bulunan Adana'daki özel hastanenin, kargo şirketi aleyhine ''rücu'' davası açtığı öğrenildi.