Yine az yiyerek ve 6 kilo daha vererek hedefeninin 70 kiloya düşmek olduğuna işaret eden Bakan Akdağ, Türk halkının üçte birinin şişman, üçte birisinin de kilolu olduğunu bildirdi. "Acıkmadan sofraya oturmamak, doymadan kalkmak lazım" diyen Bakan Akdağ, Gıda Tarım ve Hayvancılık, Milli Eğitim Bakanlıkları ile işbirliği yaparak önümüzdeki Kasım ayında 'Şişmanlıktan kurtulmak' için büyük bir kampanya başlatacaklarını söyledi. Bakan Akdağ, DHA'ya yaptığı açıklamada, Somali'ye yapılan yardım kampanyası ve Tamgün yasasıyla ilgili olarak düşüncelerini açıkladı.
Şeker bayram tatilini geçirmek için 26 Ağustos'ta geldiği memleketi Erzurum'da gezi ve incelemelerini sürdüren Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Terminal Mahallesindeki Kardelen Apartmanında oturan annesinin yanında kalıyor. Aynı mahlalledeki camide dün (29 Ağustos) öğle namazı kılarak vatandaşlarla sohbet eden Bakan Akdağ, Arife günleri Erzurum'da yerel bir gelenek olan şeker ve yemiş toplayan çocukların poşetlerini kontrol etti. Eline öpmek isteyenlere izin vermeyen Bakan Akdağ, şişmanlık sınırına dayandığı için yaklaşık geçtiğimiz yılın Kasım ayında başladığı rejime Ramazan ayı nedeniyle ara verdiğini, ama bayram sonrası yeniden başlayacağını belirtti. Bakan Akdağ, "Az yiyerek yaptığım rejimle 10 ayda 8,5 buçuk kilo verdim. Daha da vermeyi planlıyorum. Vatandaşlarımızın da algılamasını güçlendirmek için rejime başlarken 84,5 kilo olduğu açıkladım. Az yiyerek yaptığım rejim sayesinde 76 kiloya düştüm. Ama 70'e kadar düşmem lazım. Spor yapmadım aslında yapmak lazım" diye konuştu.
"BESLENMEYLE İLGİLİ GENİŞ ARAŞTIRMA YAPTIK"
Şişmanlığın Türkiye'de bir salgın halinde olduğuna dikkati çeken Bakan Recep Akdağ, halkıın üçte birinin şişman, üçte birinin kilolu, diğer üçte birinin ise normal kiloda olduğunu açıkladı. Şişmanlığın sağlığı bozduğunu hatırlatan Bakan Akdağ, "Fazla kilo şişmanlıktır. Türkiye'de bir salgın halinde artık. Acıkmadan sofraya oturmamak, doymadan kalmak lazım. Mideyi de çok doldurmamak gerekiyor. Bu işin kısa izahı bu. Bakanlık olarak şişmanlıkla ilgili büyük bir kampanya hazırlığı içindeyiz. Kasım ayı içerisinde kampanyayı başlatacağız. Gıda, Tarım Bakanlığımızla gıda, Milli Eğitim Bakanlığımızla da okullarla ilgili hususlarda iş birliği yaptık. Daha bir çok kuruluşla da iş birliği yapıyoruz. Türkiye'nin 'sağlıklı geleceği' açısından şu anda en önemli problemlerimizden birisi bu şişmanlık ve hareketsizlik. Hareket etmemiz lazım. İnsanımızın yüzde 80'i hareketsiz, yüzde 10'u yeterince iyi geri kalanı da kısmen hareketli. Kötü alışkanlıklar bunlar. Mesala televizyon çok izleniyor. Türkiye, dünyada en çok televizyon izleyen ülkelerin başında geliyor. Biz büyük bir beslenme araştırması yaptık. Onun sonuçlarını da yakında açıklayacağız. Bu söylediklerim o beslenme araştırmasının içindeki bulgularından ortaya çıkan hususlar. Çok büyük bir beslenme araştırması yaptık. Sağlıklı beslenme ve hareket etmek hem birey, hem de toplum olarak geleceğimiz açısından çok önemli. Elbette Ramazan ayı hepimiz için iyi bir fırsattı. Ramazanda oruç tutmak sadece aç kalmak anlamına gelmiyor. Bir taraftan da ruhen terbiye ayı. İnsanlara karşı hoşgörülü, iyi niyetli davranmak, yoksullara yardımda bulunmak, konuyu komşuyu gözetmek. Bütün bunlar yardımlaşmayı toplumda güçlendirmek. Bir taraftan gündüz aç kalırken öbür taraftan da tatlı dilli ve güler yüzlü olmak bunlar hep ramazanın özellikleriydi. Bütün bunlar Erzurum'da çok güçlü yaşanır " dedi.
Tam gün yasasını geri döndürmek için sadece CHP'nin 110 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Makemesine gidebileceğine dikkati çeken Sağlık bakanı Recep Akdağ, bu konuda ise şunları söyledi:
"TAM GÜN YASASI HASTANEDEKİ KALİTEYİ DÜŞÜRMEZ, ARTIRIR"
"Tam gün yasasını geri döndürmeye çalışanlar olacak. Meslek birlikleri mahkemeye gidemez. Bu bir kanun hükmünde kararnamedir. Anayasa Mahkemesine ancak ana muhalefet partisi gidebilir. Gecmişte CHP malesef halka karşı bir tavırla meslek örgütüyle işbirliği yaparak Anayasa Mahkesine götürdü. Biz Anayasa Mahkemesinin o zaman ki bazı maddelerdeki iptal kararlarını da dikkate alarak kararnameyi hazırladık. İşi bize göre sağlama aldık. Neden yapıyoruz biz bunu?
Benim vatandaşım devlet üniversitesinin hastanesine, devletin hastanesine gittikten sonra başka bir adrese niye gidecekmiş? Burası kendi malı. Ben vatandaş olarak bir üniversite hastanesine gideceğim. Sonra bir muayenehaneye, ya da bir özel hastaneye gitmek zorunda kalacağım. Reva mıdır bu insanımıza? Tam gün yasası hastanedeki kaliteyi düşürmez, artırır. Özel bir yeri varsa artık devlet hastanesinde çalışamayacak. Tercih yapacak. İsterse özelde isterseniz devlet hastanesinde çalışır. 'Muayenehaneye gelirsen daha iyi hizmet alırsın' dönemi bitmiş oldu. Üniversite hastanelerinde de olay şu. Eğer dışarıda çalışmak istiyorsanız, o zaman üniversite hastanesinde çalışmayacaksınız. Sadece hoca olarak dersinizi verin. Ama hastane işlerine girmeyin. Çünkü o zaman dışarı, içeri ilişkisi başlıyor. Vatandaş çile çekiyor. Üniversite hastanesine gittiğim zaman bir de muayenaheye gitme zarureti varsa, ya da ameliyatı 'gel özel hastanede yapalım' şeklinde bir tavır varsa, ben vatandaş olarak çile çekiyordum. Bunu ortadan kaldırıyoruz. Ben inanıyorum ki ana muhalefet partisi de bir takım yanlış hesapların içine giripte bunu anayasa mahkemesine götürüp bir daha tarihi bir hata işlemez."
"SOMALİ'YE YARDIM EDERSEK, ALLAH DA BİZE ÇOK VERİR"
Şeker Bayramında Diyanet İşleri Başkanlığının başlattığı 'Somali'ly e yardım kampanyasının devam edeceğini anımsatan Bakan Akdağ, milletçe yardımı sürdürmek gerektiğini bildirdi. Akdağ, "Benim şöyle bir inancım var. Somali ve benzeri ülkelerdeki mazlum annelere, bebeklere ne kadar yardım edersek o kadar kuvvetleniriz. O kadar bereket artar. Allah'ta bize ülke olarak o kadar yardım eder. Milletimizde bunun farkında. Müthiş bir yardım sağanağı oluştu. Bütün dünya devletlerinin yaptığı maddi yardım kadar Türkiye'den bir yardım gidiyor. Bu müthiş birşey. Çok yardım sever, insanlık değerleri çok yüksek bir millet olduğumuzu Somali meselesiyle bir kez daha gösteriyoruz" diye konuştu.