Seçimlere sayılı günler kala, ortalık biraz hareketlendi. Kapalı kapılar ardında, pazarlıklar, stratejiler, kavgalar başladı. Geldiğimiz noktadan, çoğumuz memnun değiliz. Ortaya atılan bir yığın yolsuzluk suçlaması var fakat kimse üzerine alınıp, onurluca istifa etmiyor.
AKP’nin en önemli isimlerinden birileri, “Parsel, parsel Ankara satıldı” diye beyanda bulunup suç duyurusu yapıyor, kimseden hâlâ ses seda çıkmıyor.
Türkiye tarihinde ilk kez bir Cumhurbaşkanı, bir parti başkanı gibi meydan meydan dolaşarak, oy toplamaya çalışıyor.
Oysa, Anayasa maddesi şöyle diyor; "Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik, sosyal bir hukuk devletidir."
Bu nasıl Hukuk Devleti?
Hem, Cumhurbaşkanlığı, hem Başbakanlığı aynı anda yürütmeye çalışan, Recep Tayip Erdoğan, Başbakanlığa seçildiği gün, balkon konuşmasında söylediği gibi, 70 milyonun Başbakanı olamamıştı, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmayı da başaramadı.
***
Gelecekten endişeliyim. Hükümet tarafından hedeflenen “Yeni Türkiye” yi, istemiyorum. Bu sebeple, önümüzdeki seçimlerde, oyumu;
-Ülkeyi, sultanlıkla değil, Demokrasi ile yönetmeye talip olana,
-Başbakanlık koltuğuna, görüntü olarak oturana değil, gerçekten Başbakanlık yapacak olana,
- Ülkeyi, parsel parsel satmayana,
-Oğlunu, kızını meclise sokup, ya da uyduruktan bir vakıf kurup, başına getirmeye çalışmayana,
-Kanunları, kendilerine göre düzenlemeyen, temiz, ahlaklı ve vicdanlı olana,
-Kadın erkek eşitliğini savunup, kadına şiddeti önleyecek olana,
-İşçinin, emekçinin haklarını koruyan, sanayiyi, tarımı destekleyene,
-Din üzerinden siyaset yapmayan, her dinde ibadete saygı gösterene,
-Dağı, taşı, yeşili, denizi katletmeyen, HES’lere, Nükleer Santrallere hayır diyene,
-Vatandaş olarak, sağlıktan, eğitimden herkesin eşit faydalanmasını sağlayacak olana,
-Nerdeyse her mahalleye, Kültür Vakfı gibi isimler altında açılan, kur’an kursları ve sohbet yerleri yerine, kütüphaneleri çoğaltacak olana,
-İnsanların, daha fazla spor, müzik ve sanat yapmasının yolunu açacak olana,
-Atatürk’ün açtığı yolda, Cumhuriyetin değerlerini korumaya çalışana vereceğim.
***
Şimdi, seçime bu kadar az zaman kalmışken, sizlerle aklıma takılan bazı soruları paylaşıp, düşünelim istiyorum. Akp’li seçmenin, enteresan bir yönü var. Bizler, rahatça desteklediğimiz partiyi söyleyebiliyorken, AKP’li seçmen, AKP’ye oy verdiğini açıklamaktan hep rahatsız oldu. Ancak, mevcut gidişat, AKP’li seçmeni de rahatsız etmeye başladı. Önümüzdeki seçimlerde, AKP’li seçmenin mutlaka tepkisini ortaya koyacağını ve partinin ciddi bir oy kaybı ile karşılaşacağını düşünüyorum.
Herkes aynı partiyi desteklemek zorunda değil. Ancak, bir partiye oy veriyorsanız, inanıp, ideolojisini, bilerek oyunuzu verin.
Meselemiz, sağ ya da sol değildir. Meselemiz, Cumhuriyetin kurduğu temellerde, özgür, bağımsız, eşit yaşayabilmektir.
Yıllardan beri, bu kadar fakirliğin, bu kadar ezilmişliğin, eşitsizliğin yaşandığı bir ülkede, sağ görüşlü partilerin iktidara gelmesini hiç anlayamadım. Tam tersine, yoksulluk çekenlerin desteklemesi gerekirken, geçim derdi olmayan, sadece halk için eşitlik isteyen kesim sol partileri destekliyor.
Kime dokunsan bin ah işitiyorsun. Gel gelelim, sandıktan o ah’ların karşılığı çıkmıyor.
Şimdi soruyorum;
-Sen! Emekli vatandaş; Maaş günü geldiğinde, sabahın ilk ışıklarıyla bankaya koşup maaşını çekiyorsun. Eve gitmeden, diğer bankaya yatırıp geliyorsun. Bir sonraki ayı, yarı aç, yarı tok beklemeye başlıyorsun. Yorulmadın mı?
-Anneler, Babalar; Kızlarınıza karşı birinci göreviniz, öncelikle bir meslek edinmesini sağlamak. Ancak, o zaman, bir erkek tarafından şiddete maruz kalmayacak, ezilmeyecek. Çocuklarını, topluma faydalı, pırıl pırıl bireyler olarak yetiştirecek. Çocuklarınızın geleceğinden endişe etmiyor musunuz?
-Herkesin eşit eğitim almasını istiyor musunuz?
-Paran varsa, tedavin iyi yapılır. Yoksa bir röntgen çektirmek için, 6 ay beklersin. Sağlıkta eşitliğin, Devletin birinci görevi olduğuna inanıyor musunuz?
Biz ne yapabiliriz demeyin. Bireysel olarak gerçekleştireceğini her eylem ve duruş, bizi demokrasiye bir adım daha yaklaştıracak. O uyuşturucu gibi TV programlarını izlememek bile bir eylemdir. Kapatın TV’lerinizi abuk sabuk programlar çıkınca.
Bu seçim bizim için çok önemli. Faşist bir kafa ile yönetilen bir ülke istemiyorum.
Çok iyi düşünelim, bizi daha ileriye, daha aydınlık, daha çağdaş bir hedefe ulaştıracağına inandığımız partiye oy verelim.
Gelecek nesillere, insanca yaşayabilecekleri bir dünya bırakalım.
Sevgiyle kalın