Yoğun katılımın olduğu geceye, Bingöl Dernekler Federasyonu Başkanı İbrahim Aybek, BDP İstanbul İl eş Başkanı Emrullah Bingöl, BDP Parti Meclis üyesi Rojhan Işıktaş, CHP Esenyurt Belediye Başkan Adayı Gürbüz Çapan, BDP Esenyurt Belediye Meclis Üyesi Suphi Sarıbulak, BDP Avcılar İlçe Başkanı Yalçın Gültekin, HDP Avcılar Belediye Başkan Adayı Av. Zehra Şahin, HDP İl Yöneticisi Esengül Demir, Doğu Güneydoğu Dernekler Platform Başkanı Abdulhekim Daş, Muş Dernekler Federasyonu Başkanı Hekim Tokmak, Batman Dernekler Federasyonu Başkan Yardımcısı Cuma Baran, BDP Danışma kurulu üyesi Kemal Parlak, Araştırmacı Yazar Faik Bulut, Yazar Hüseyin Karataş, Esenyurt Dersimliler Dernek Başkanı Hüseyin Kalanç, ESDER Başkanı Yaşar Gül, Erzurum dernek Başkanı Murat Baduralkan, Ordu dernek Başkanı Fatma Önen, Karer Dernek Başkanı Metmet Tüzün, TV Yapımcısı ve Yazar Fehim Işık, çok sayıda iş adamları, Dernek başkanları ve üyeleri katıldı.
Gecede konuşmak için Kürsüye çıkan Denek Başkanı Kemal Yüksel, “Değerli dostlar, saygıdeğer misafirlerimiz, geleneksel dostluk gecemize hoş geldiniz. Saygıdeğer hemşerilerimiz, değerli konuklarımız, sizleri BİNYAR yönetim kurulu adına saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Sevgili dostlar, değerli Bingöllüler, İstanbul’da yaşıyoruz ama biliyoruz ki bir yanımız İstanbul da ise diğer yanımız, Bingölümüzdedir. Bingöl doğup büyüdüğümüz, ata vatanımızdır. Hedefimiz Bingöl kimliğimiz ile kendi insanımıza, kültürümüze, ana dilimize ve değerlerimize sahip çıkmaktır. 2008 yılından beri bu amaçla hareket eden derneğimize maddi ve manevi güç olan, dayanışma, paylaşma ve fedakarlık gösteren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.
Sevgili hemşerilerimiz, saygıdeğer dostlarımız, BİNYAR olarak Türkiye’de olup bitenlerden bihaber yaşayamayacağımız için coğrafyada olup bitenlere karşı doğru tavır almak ve siyasi sürece dönük öngörülerimizi, eleştirilerimizi ortaya koymaktan imtina etmedik. Haksızlığın ve zulmün hep karşısında olduk. Baskı ve şiddet uygulanan mazlum Kürt halkının ve baskı altındaki tüm inanç kimliklerinin yanında olduk. Çünkü sivil toplum kurumlarının yaşanan gerçekler karşısında tarafsız kalamayacaklarına inanıyoruz. Değerli dostlar, biliyoruz ki sorunların çözümünde diyalog önemli bir adımdır. Bu yönüyle geçtiğimiz yıl başlayan diyalog umut vermekle beraber, özellikle ortadoğuda başlayan iç savaş ve çatışmalar tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Suriye’de süren iç savaş nedeniyle aralarında kadın ve çocuklarında olduğu yüz binlerce insan yaşamını yitirdi.
Bu savaştan tüm diğer halkların yanı sıra Kürtlerde olumsuz etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Buna rağmen Kürtler yaşadıkları coğrafyada Rojavada kendilerini yönetebileceklerini tüm dünyaya duyurdular. Kürtlerin Rojavada ilan ettiği özerklik bu anlamda önemlidir. Bölge devletleri başta olmak üzere eşitlik ve demokrasiden yana olan her kesim bu özerkliği tanımalı ve desteklemelidir. Rojavada atılan bu adım, aynı Suriye iç savaşında ortaya çıkan olumsuzluğu da çözecek demokratik bir adımdır.
Biliyoruz ki Türkiye çok kimlikli, çok inançlı bir toplumdur. Türkiye’de Türk, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkez, Yahudi, Süryani, Arap gibi milletlerin yanı sıra Sünni, Alevi, Hıristiyan, Ezidi inançlarına sahip insanlarda yaşamaktadır. Artık bu halklar ve inançlar tüm gerçekliği ile kabul edilmelidir. Bu halkların ve inançların ret ve inkarı çözüm getirmediği gibi bundan sonra da getirmez. Her halk ve inanç, özgür, adil, demokratik bir Türkiye de yaşamak istiyor. Yaşadığımız coğrafya herkese yetecek kadar büyük ve zengindir. Yeter ki biz bu zenginlikleri eşit, adil ve demokratik şekilde paylaşmasını bilelim, kendimiz için hak gördüklerimizi, diğer millet ve inançlara da hak görelim. Türkiye’deki sorunlar çözülmeyecek sorunlar değildir. Geçtiğimiz yılın başlarında diyalog yolunun açılması, sorunların görüşmeler yoluyla çözüleceği umudunun oluşması, önemli bir olanaktır, taraflar bu olanağı iyi kullanmalı, sorunların adil, eşit ve demokratik yöntemlerle, barışçıl bir biçimde çözümü için kararlı davranmalıdır.
Değerli dostlar, bu ülkede yaşayan herhangi bir farklılık kendini mutlu ve özgür hissetmedikçe, bu ülkede hiç kimse mutlu ve özgür olamaz, artık halklarımız barış içinde yaşamak, özgür, eşit ve adil bir biçimde geleceğine kardeşçe paylaşmak istiyor. Bunu istemek hakkımızdır. Özgür, eşit, adil bir ülkede yaşayacağımıza olan inancımla sözlerime son veriyor, hepinizi en içten dileklerimle, saygı ve sevgi ile selamlıyorum” dedi.
Dernek Başkanı Kemal Yüksel’den sonra kürsüye gelen Gürbüz Çapan ise, aday olduktan sonra yaşadığı haksızlıkları anlatarak kendisine destek olunmasını istedi.