2014’te Küçükçekmece Gölü altındaki bu fay hatlarının raporlandığına dikkat çeken Eyidoğan, “Büyük deprem fayları harekete geçtiğinde çevresindeki fay hatlarında artçı şoklar yaratabilir” dedi.
2014 yılında yazılan bir makalede proje güzergâhı üzerinde yer alan Küçükçekmece Gölü’nde 3 diri (aktif) fay bulunduğu belirtiliyor. Prof. Dr. Eyidoğan “Bu fayların bölgenin deprem tehlike potansiyeli açısından dikkatle değerlendirilmesi gerekir” dedi.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre Kanal İstanbul projesinin Küçükçekmece Gölü’nden başlaması, Sazlıdere Barajı havzası boyunca devam edip Sazlıbosna Köyü’nden geçerek Dursunköy’ün doğusuna ulaşması, Baklalı Köyü’nü geçtikten sonra da Terkos Gölü’nün doğusunda Karadeniz’e dökülmesi planlanıyor. Proje güzergahıyla ilgili yeni bir bilgi ortaya çıktı.
Akademisyen Hakan Alp’in 2014 yılında yazdığı bir makalede, “Küçükçekmece Gölü’nde yapılan sismik yansıma etütleri sonucunda göl tabanında kuzeygüney doğrultusunda 3 aktif fay bulunduğunun rapor edildiği” belirtiliyor. İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan Küçükçekmece Gölü’ndeki 3 aktif fay hattını anımsatarak “Büyük deprem fayları harekete geçtiğinde çevresindeki fay hatlarında da orta kuvvetli artı şoklar yaratabilir” diye konuştu.
Devasa çukur
Eyidoğan yerüstü ve yeraltı doğal kaynaklara yönelik malzeme temini, yeraltına depolama, büyük inşaatlar veya enerji üretimine yönelik endüstriyel etkinlikler nedeniyle insanoğlunun doğal kaynaklı depremler dışında insan kaynaklı depremlere neden olabileceğini anlattı. Eyidoğan şu uyarıları yaptı:
“Kanal İstanbul Küçükçekmece gölünü saymazsak 8.750.000 m2 alanı olan 3 milyar tona yakın hafriyatın kaldırılacağı bir açık kazı alanıdır. Yani devasa bir çukur yaratılacak ve güzergâh boyunca yeryüzünden büyük bir yük kaldırılacak, yükü kalkan bu devasa çukur uzun süre boş kalacak ve bu arada bölgenin yeraltı su rejimi değişecektir. Bu aynı zamanda bölgede jeolojik yapılarda belirli derinliklere kadar gözenek basıncı dengelerini de değiştirecektir. İşte bu noktada endişelerimi dile getirmek istiyorum.
Büyük açık ve derin madencilik çalışmalarında, özellikle son 15-20 yılda yapılan bilimsel gözlemler yeryüzünden çok büyük kütle alınan açık maden ocaklarının yakınlarında ve daha geniş alanlarda depremler tetiklediği ve çeşitli kayıplara ve sıkıntılara neden olduğunu göstermiştir. Kanal İstanbul Projesi için kazılacak bu devasa çukurun kaybettiği 3.6-4.5 milyar ton yükün kalkması ve yeraltı sıvı gözenek basıncı değişimleri nedeniyle yakın çevresindeki yeryüzü ve yeraltı gerilme dengeleri bozulacaktır. Aşırı yüklemelerin depremi getirdiğini biliyoruz. Bunun da tartışılması ve modellenmesi lazım.”