Bizim oraların bir sözü var.
Sopanın ucunu görünce suçu olan ben buradayım dercesine havaya zıplar.
Oldum olası bu sözün ve bu saptamanın geçerliliğine şahit olmuşumdur.
Ne zaman ne şekilde birisi ile ilgili bir suçlamada bulunulduğunda şayet o kişinin kusura varsa daha farklı davranarak tabiri caizse kendisini ele vermekten geri kalamıyor.
Tavırları ile.
Davranışları ile.
Hal ve hareketleri ile.
Tutumları ile.
Yersiz çıkışları ile.
Ona buna gereksiz saldırıları ile.
Çoğunlukla da yüzlerindeki renk değişiklikleri ile bu kişileri çözmek pek zor olmayabiliyor.
*
Örnek mi istiyorsunuz.
Alın size hatırladığım bir kaç örnek.
Üstelik örnekleri genel medyaya çıkanlardan değil daha çok yerelden vermeye çalışacağım.
AK Partili bir ilçe yönetim kurulu üyesi
15 Temmuz sonrası herkesten önce meydanlara çıkarak sosyal medyadan paylaşımlar yaptı.
Kükrercesine, hakaretvari küfürleri ile FETÖ'ye mesajlar yağdırdı.
Demokrasi nöbeti için sokağa çıkmayanlara kükredi.
Belediye başkanını FETÖ'cülükle suçladı.
Gazeteciyi FETÖ'cülükle suçladı.
Muhtarı FETÖ'cülükle suçladı.
Saldırdı.
Yüklendi.
Haykırdı.
Gel gelelim ne oldu!
Şu anda FETÖ'den tutuklu!
*
Şu dolar bozdurma olayında yine birisi gitti döviz büfesine.
Elindeki dolarlarla poz vererek ben de bütün dolarlarımı bozduruyorum dedi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına kulak asmalıyız dedi.
Hadi sizler de getirin dolarlarınızı, avrolarınızı bozdurun dedi.
Sonra bir baktık ki adamın yemediği nane kalmamış.
İşlemediği suç kalmamış.
Ve şuanda tutuklu!
*
İşte yine birkaç gündür bölgemizden AK Partili bir ilçe başkanını yazıp duruyoruz.
Adam gaipten haberler verdi.
Merhum liderlerin de yeni anayasa değişikliği referandumunda EVET oyu vereceğini yazdı.
Referandumda evet oyu vermeyenlerin tamamını hainlikle suçladı.
Adeta ‘madem referandumda HAYIR oyu vermek hainlik o zaman sandığa gitmeye ne gerek var’ dercesine.
Saldırdı da saldırdı.
Şimdi de aldığımız bir habere göre bu kişinin yani bu AK Partili ilçe başkanının abisi FETÖ’den tutuklanmış.
*
Yani anlayacağınız bir kişi şayet; arsızca, ayarsızca, tutarsızca, kontrolsüzce saldırmaya başlıyorsa.
Bağırıyorsa.
Çığırıyorsa.
Elinde herhangi bir delil olmadan.
Belge bilgi olmadan.
Somut bir durum olmadan.
Birilerini suçlamayı görev olarak kabul etmeye başlıyorsa.
Aman ha o kişiye dikkat!
*
Kaldı ki; kimin FETÖ’cü, kimin PKK’lı, kimin IŞİD’ci, kimin şucu kimin bucu olduğuna yüksek yargı bile birçok ifadelerden, araştırmalardan, incelemelerden, yararlanarak kolay kolay karar veremiyor.
Herifler ne yapıyor.
Çok rahat olarak hoşlanmadıkları, kişisel hesapları olan veya kıskandıkları insanları şucu-bucu olarak suçlayabiliyorlar.
Hoyratça çirkinleşebiliyorlar.
Çirkefleşebiliyorlar.
Arsızlaşabiliyorlar.
*
Neyse, Allah'tan gerçeklerin er veya geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu olduğundan.
İyi ile kötü.
Doğru ile yanlış.
Masum ile suçlu.
Yurtsever ile hain.
Mutlaka ama mutlaka bir şekilde netleşebiliyor.
*
Tamam belki bir takım insanlar geçici olarak bazı suçlamalara ve haksız davranışlara maruz kalabiliyorlar.
Ama bu süre kimi için bir kaç ay, kimi için bir kaç yıl sürse de sonunda gerçekler ortaya bir şekilde çıkabiliyor.
Söylemek istediğim aynen şu; bırakalım kimin FETÖ'cü, kimin PKK'lı, kimin IŞİD'ci, kimin şucu kimin bucu olduğuna yetkili merciler karar versin.
Herkes işini layıkıyla yapsın.
Şayet her işe herkes burnunu sokarsa hiçbir iş tam anlamıyla aydınlanmaz ve tam anlamıyla tamamlanmaz.
Bizler, bu ülkenin yetkili organlarına güvenerek, doğru ve dürüst olalım yeter...
Suçlu ben buradayım diye ayağa zıplar!
.