Geçen günkü ‘Kutlama değil protesto edilmeli’ başlıklı yazımda ‘yıllardır yazıyorum yine söyleyelim. Öncelikle '10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü' günümüzde anlamını yitirmiştir. 1961 yılında çıkan 212. Yasa yıllar içinde eridi.
Gazetecilere tanınan haklar ortadan kalktı. Yıpranma hakkı, elektrik, su telefon ve ulaşıma tanınan % 50 indirim hakları ortadan kalktı. '10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü' bir bayram günü kutlanması gerekmiyor. Aksine olsa olsa 10 Ocak Gazetecilerin Haklarının Elinden Alındığı gün olarak protesto edilmesi gerekiyor.’ Demiştim.
Bugün elimize geçen bir bülten bu yazımı doğruluyordu.
İşte, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin bu konudaki açıklamaları…
TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, 212 Sayılı Yasa'nın (5953 sayılı) yürürlüğe girişinin 52'nci yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada "Gazetecilerin çalışma koşullarının yanı sıra, ifade özgürlüğü düzeyinin de her yıl biraz daha geriye gittiğini" belirterek TBMM'yi göreve çağırdı.
TGC KOŞULLARDAN DERT YANDI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu 10 Ocak ile ilgili açıklamasında "Gazetecilerin sosyal ve ekonomik haklarında önemli iyileştirmeler sağlayan 212 Sayılı Yasa 10 Ocak 1961'de yürürlüğe girmiş ve gazeteciler tarafından 'Çalışan Gazeteciler Bayramı' olarak kutlanır olmuştu. O günden bugüne çalışan gazetecilerin koşulları her gün biraz daha güçleşmiştir." dedi. TBMM'yi göreve davet eden TGC açıklamasına şöyle devam etti:
Sendikasızlaştırma girişimleri: Uzunca bir süredir bu önemli yıldönümünün 'Çalışan Gazeteciler Günü' olarak anılmasıyla sınırlı kalınması gazetecilerin içinde bulundukları koşulların da düzeltilmek bir yana ağırlaşarak sürdüğünü simgelemektedir. Uygulanmasını zorunlu kılacak etkili yaptırımların bulunmaması ve sendikasızlaştırma girişimleri nedeniyle yasa, genelde yok sayılır bir düzeye indirgenmiştir.
Yıpranma payı kaldırıldı: Bilimsel olmayan gerekçelerle yıpranma payının da kaldırılmış olması gazetecilik mesleğinin sürdürebilirliğini daha da zorlaştırmıştır.
Gazetecilik faaliyetinin terör suçu kapsamında değerlendirilmesi: Gazetecilik faaliyetlerinin özellikle Terörle Mücadele Yasası'nın son dönemdeki yorumlarla "Terör Suçu" kapsamında değerlendirilmesi, demokratik ülkelerde benzerine rastlanmayan bir durumunda yaşanmasına yol açmıştır.
70 gazeteci hapiste: 2008 yılından bu yana tutuklandığı belirlenen 190 gazeteciden 70'i gazetecilik faaliyetleri nedeniyle bu yıl da 10 Ocak'ı cezaevlerinde geçirmek zorunda kalmışlardır.
Türkiye hapisteki gazeteciler açısından dünya birincisi: İfade özgürlüğü konusundaki eksiklikler giderilmezken, Türkiye'nin hapisteki gazeteci sayısı yönünden dünyada ilk sırayı alması da bu yılki anmanın en üzücü yanını oluşturmaktadır. Tutukluluk sürelerinin ceza infazına dönüşmesi de Türkiye'nin bir başka ayıbını oluşturmaktadır.
ÇGD "KUTLANACAK BİR ŞEY YOK"
Çağdaş Gazeteciler Derneği, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada "Bu koşullarda kutlayacak günümüz yok. Mücadele azmi ve çağrısı vardır" dedi.
Düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmaya çağıran ÇGD, bir kez daha haksız ve hukuksuz şekilde tutuklu bulunan tüm gazetecilerin serbest bırakılmasını talep etti.
ÇGD'nin "Bu koşullarda kutlayacak günümüz yok" başlıklı açıklaması:
"Gazetecilere önemli haklar sağlayan 212 sayılı yasanın 10 Ocak 1961 günü kabul edilmesi nedeniyle 10 Ocak her yıl Çalışan Gazeteciler Günü olarak anılır.
52 yıl sonra bugün gazetecilerin yasal hakları kısıtlanmış, iş güvencesi, sendikal hakları kullanılamaz hale gelmiştir.
AKP iktidarının 10 yıllık dönemi gazeteciler, yazarlar, aydınlar için baskıcı, sansürlü bir dönemin adıdır. Bu dönemde Türkiye ne yazık ki tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi olmuştur.
Olağanüstü hal ve darbe dönemlerinde yürürlüğe konulan Terörle Mücadele Yasası ülkemizde hala yürürlüktedir. Bu yasa nedeniyle en sıradan eleştiri, yorum ve haberler bile bu yasa nedeniyle gazetecilerin, yazarların tutuklanmasına, ağır cezalar almalarına neden olmaktadır. Darbe dönemlerinin "Özel Yetkili" mahkemeleri, bugün de ismi değiştirilerek yaşatılmaya devam etmektedir.
Türkiye'de ne yazık ki, Başbakan gazetecileri bir savcı gibi açıktan suçlamakta, işten atılmaları için talimatlar verebilmektedir. Ülkemizde medya kurumlarının ezici çoğunluğu artık iktidarın denetimine sokulmuştur. Ülkemizde hala kitaplar ve gazetelerin dergilerin yayını yasaklanmaktadır.
ÇGD, 10 Ocak vesilesiyle bir kez daha, haksız ve hukuksuz şekilde tutuklu bulunan tüm gazeteci arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep etmektedir.
Ayrıca, güvencesiz çalıştırmanın yasaklanması, sendikal örgütlenmenin önündeki fiili engellerin kaldırılması ve gazetecilerin gasp edilen haklarının geri verilmesi de ÇGD'nin talepleri arasındadır. ÇGD olarak iktidarı, düşünce ve ifade özgürlüğüne ve örgütlenme hakkına saygılı olmaya, bunun gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz.
İktidarın yanında olmayı, özgür gazeteciliğe tercih eden gazetecilere de bir mesajımız var. Sizleri de, haksızlığa uğrayan, mesleklerinden ve ailelerinden uzaklaştırılan cezaevlerindeki arkadaşlarımıza; işten atılan, güvencesiz çalıştırılan meslektaşlarımıza sahip çıkmaya, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmaya çağırıyoruz.
Ülke, fikir özgürlüğünün, emeğin ve gerçek demokrasinin büyük baskılar altında kaldığı günlerden geçiyor.
ÇGD'nin bu koşullarda kutlayacak günü yoktur; mücadele azmi ve çağrısı vardır.