Umut etmek, çaresizlik içinde kaldığımızda bilinmeyen güçlerden yardım dilemek, adaklar adamak, yatırları ziyaret etmek, vs... gibi yollara hemen hemen hepimiz başvurmuşuzdur. Konu insan ile alakalı olunca, dil, din, ülke farketmiyor. Her yerde, herkes bu tür şeylere başvurabiliyor. Portekiz’de bulunan Fatima manastırını ziyaretimde gördüklerim beni çok etkiledi.
Burada, dev kazanlar içinde ateşler yakılmış, insanlar, kasalarla her yere konmuş mumlardan alıp bu kocaman fırınların içine dileklerinin gerçekleşmesi için, dua edip atıyorlardı.
Katolikler için çok kutsal olan, bir anlamda hac vazifelerini yaptığı, bunu yaparken derman bulamadıkları dertleri için, manevi acılarını dindirebilmek için, metrelerce yolu dizlerinin üzerinde sürünerek tamamladıkları bir yer burası. Manzaraya bakınca, içimde derin bir acı ve hüzün hissetmiştim. Tekerlekli sandalyesinde oturan çocuğunun iyileşmesi için yerde sürünen, tek başına, umutsuz, feri kaçmış bakışları ile o uzun yolu tamamlamaya çalışan nice insan…
Peki buranın kutsallığı nereden geliyor;
Efsaneyi duymuşsunuzdur, kısaca hatırlatayım; Yıl, 1917. Çobanlık yapan , 7-9 ve 10 yaşlarında, üç küçük çocuk; Lucia dos Santos, Francisco Marto ve kız kardeşi Jacinta, Fatima’ya yakın bir köyde mağara önündeyken, gök gürültüsüne benzer bir ses duyarlar. Ardından bir ışık içinden, baştan aşağı beyaz giysili ve çok güzel bir genç kadın görünür. Beyazlı kadın, çocuklardan her ayın 13'ünde bu mağaranın önüne gelmelerini, onlara üç büyük sır vereceğini söyler.
Çocuklar, her ayın 13’de, oraya daha kalabalık topluluklarla gitseler de, çocuklar dışında, hiç kimse onu göremez. Beyaz giysili kadın, son gelişinde çocuklardan ikisini yanına alacağını söyler. Francisco 1919'da, Jacinta’da 1920'de, üçüncü sırrın ne olduğunu öğrenemeden ölürler. Lucia ise, üçüncü sırrı bilen tek kişidir ve ismini değiştirerek manastıra yerleşir.
Çocuklar, her ayın 13’de, oraya daha kalabalık topluluklarla gitseler de, çocuklar dışında, hiç kimse onu göremez. Beyaz giysili kadın, son gelişinde çocuklardan ikisini yanına alacağını söyler. Francisco 1919'da, Jacinta’da 1920'de, üçüncü sırrın ne olduğunu öğrenemeden ölürler. Lucia ise, üçüncü sırrı bilen tek kişidir ve ismini değiştirerek manastıra yerleşir.
Sırların ne olduğu konusunda çok şey söylenip, yazılmış ancak ne derece doğru olduğunu bilemeyiz.
Umutsuz, çaresiz, derman aramak zorunda kalmamamız dileğiyle…
Sevgiyle kalın