Ağustos, bizi hüznün kucağına atıp, terkedip gitti...
Giderken vedalaşamadık bile. Öyle çabuk gitmiş ki, baktığımda Eylül çoktan yolun başını tutmuştu.
Yaz mevsimi biterken, hep duygusallaşırım. İşte, yine sonbahar yaklaşıyor yavaş yavaş.
Eylül’ün hüznü takvimde değil, gözlerimde... Hazan’ın, hüznü bastı bana yine. Bir tek bende değil, çoğu insan da var bu duygusallık.
Yaza veda edeceğiz yakında ve ben vedaları hiç sevmiyorum... Veda edemediğimden, herşey gibi, Ağustos’ta yarım kaldı zaten...
Güneşli sabahlara uyandığımız günler, bitiyor, akşamları, üzerimize hafifte, kalın bir şeyler giymeye başladık.
Her yıl tekrarladığım cümleyi, yine söyleyeceğim. “Bu yazdan da bir şey anlamadık!”
Sahil boyunca, bol bol yürüyüş yapıyorum. Güzel havaları ne kadar çok depolarsak, o kadar iyi.
Hemen hemen her akşam, birçok mekanda, düğün, dernek yapılıyor. Yaz bitmeden, aradan çıkartalım diyorlar herhalde. Düğünler de kışı sevmiyor. Havai fişekler, dilek balonları her gece,
Hemen hemen her akşam, birçok mekanda, düğün, dernek yapılıyor. Yaz bitmeden, aradan çıkartalım diyorlar herhalde. Düğünler de kışı sevmiyor. Havai fişekler, dilek balonları her gece,
gökyüzünü şenlendiriyor. Memleketin taşı toprağı altın derken, boşuna söylememişler.
Dilek balonu havalanırken, bende bir dilek tutuyorum. Hayaller,umutlar, satın alınabilseydi keşke...
***
Eylül’ün, bir de şöyle bir hüzünlü tarafı daha var. Okullar açılıyor, çocuğu okula gidecek olanlar yapacakları masrafları düşünüyor. Çanta lazım, kitap lazım, kayıt parası, kıyafet, ayakkabı ,lazım...
Yeni Eğitim yılı, yine sorunlarla başlıyor. Birkaç ay sonra da, doğalgaz parası, odun, kömür parası sarsacak bütçeleri. Yani kısacası dert ayları başlıyor. Birkaç kişi bir araya gelince, konuşulan konular hep bunlar.
Tespih çekmesinde ne yapsın insanlar? Bu nereden çıktı şimdi diyeceksiniz; Bu aralar, çok söylenip, istek alan bir şarkı var, duydunuz mu bilmiyorum. Defalarca çalınıyor, bu şarkı eşliğinde oynanıyor.
Sözleri pek oynamaya müsait değil ama oynak bir havası var. Nakaratı şöyle; “Hayatı tespih yapmışım sallıyormuşum, gelmişine geçmişine sayıyormuşum...”
Sözleri pek oynamaya müsait değil ama oynak bir havası var. Nakaratı şöyle; “Hayatı tespih yapmışım sallıyormuşum, gelmişine geçmişine sayıyormuşum...”
Sevgiyle kalın