Yıldırım, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, 1996 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yapılan aktif fay haritasının eksik olduğunu savunarak, ''Uydu destekli ölçümler yanında, sayıları artırılması gerekli deprem istasyonları ve aktif faylar ile güzergahları birlikte değerlendirildiğinde, 2. veya 3. derece deprem bölgesi olarak gösterilen çoğu yerin, 1. derece deprem bölgesi, 4. Derece deprem bölgesi olarak gösterilen yerlerin bir kısmının da 3. veya 2. derece deprem bölgesi içinde yer alabilecekleri görülecektir'' diye konuştu.
Aktif fayların çizilip, dikkate alınarak revize edilmiş bir ''Türkiye Yeni Deprem Bölgeleri Haritası'' yapıldığında, inşa edilen tüm yapıların da bu yeni harita esas alınarak Deprem Şartnamesi'ne uygun olduğunda, deprem hasarlarının minimuma ineceğini ifade eden Yıldırım, bu sayede maddi, manevi kayıpların azalacağını vurguladı.
Yıldırım, yeni deprem bölgelerini gösterir haritaya örnek teşkil edecek, çoğu eksikliklerin giderilerek ''Yeni Aktif Fay Haritası'' çizdiğini belirterek, ''Bu harita esas alındığında, tıpkı Ege Bölgesi sahil şeridi gibi Akdeniz Bölgesi'ni oluşturan tüm sahil şeridinin de 1. derece deprem bölgesi içinde yer aldığı görülecektir'' dedi.
Bu durumun nedeninin ise sadece aktif faylar olmadığını aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:
''Faylardan da etkili olması muhtemel, yılda kuzeye doğru 4 santim ilerleyen Afrika Kıtası Levha'sına ait Akdeniz tabanında ilerleyen dalma batma zonunun, Akdeniz sahil şeridine yakın ve deniz dibinde bu şeride paralel olarak uzanmasından kaynaklanmaktadır. Dalma batma zonu, Türkiye güney sahilinden itibaren güneye doğru, deniz dibi topoğrafyasının çoğu yerde sahilden birkaç kilometre açığında aniden derinleşerek, deniz dibi dik yamaçlarının oluşmalarına neden olmaktadır. Dalma batma zonunun oluşturduğu deniz dibi çukurluklardan en derini, Akdeniz'de yaklaşık 4 bin 500 metreye kadar ulaşabilmektedir.
Diğer dalma batma zonlarında da zaman zaman görüldüğü gibi, bu dalma batma zonunda 500 yıl gibi seyrek de olsa oluşabilecek sığ odaklı bir deprem geniş bir sahil şeridini etkileyebilecek ve sığ sahil düzlüklerinde tsunaminin etkileri görülebilecektir.''
Japonya'nın doğusundaki Büyük Okyanus'ta, okyanus tabanında Pasifik Levhası'nın, Avrasya Levhası altına yılda yaklaşık 5-8 santimetre daldığını ifade eden Yıldırım, dalma batma zonunda biriken enerjinin 11 Mart tarihinde meydana gelen depreme sebep olduğunu söyledi.
Yıldırım, Japonya'da yaşanan bu felaketlerden sonra, olası bir büyük deprem ve tsunami için şu önlemlerin alınması gerektiğini dile getirdi:
''Japonya'da alınması gereken ilk önlem, Japonya'nın doğu sahil şeridinde yer alan tüm ömürlerini doldurmuş 1. nesil eski nükleer santrallerinin yerlerini daha güvenli santrallere bırakmasıdır. Ayrıca yeni yapılacak yeni nesil santrallerin, Japonya'nın doğusunda yer alan tehlikeye açık dalma batma zonuna bakan doğu sahil şeridi boyunca değil, zararın çok daha az olacağı güney batı kesiminde Japon Denizi'ne bakan tarafta inşa edilmesi düşünülmelidir.
-''AKDENİZ'DE TSUNAMİ OLABİLİR''-
Marmara Bölgesi'nde olacak deprem ve tsunaminin sık sık gündeme geldiğini ancak Akdeniz Bölgesi sahil şeridinin güneyinde yer alan dalma batma zonunun gündeme gelmediğini belirten Yıldırım, ''Rodos ve Girit Adaları güneyinden geçen dalma batma zonunda oluşabilecek bir deprem, Ege ve Akdeniz sahil şeridini etkileyecek bir tsunami oluşturacaktır'' dedi.
Yıldırım, şu görüşleri dile getirdi:
''Dolayısıyla çözüm olarak Marmara Bölgesi'nde düşünüldüğü gibi, Akdeniz sahil şeridine de yeterince sismometre yerleştirilmelidir. Bu sismometreler, depremde ilk sarsıntıları belirlemekte ve depreme olan uzaklığa bağlı olarak saniyeler öncesi doğal gaz vanalarının otomatik kapanmasını ve diğer tehlike arz eden tesislerin durdurulması yanında, dakikalar sonra oluşabilecek tsunamilerin halka duyurulması ile de olaşacak can ve mal kaybını minimuma indirecektir.
Ancak, bu minimum kayıp, tsunamiyi engelleyici ve zararlarını azaltıcı tedbirlerin alınması şartıyla sağlanabilecektir.''
Japonya'da olduğu gibi, Akdeniz içinde de yer alan dalma batma zonu, Türkiye'nin Akdeniz sahil şeridinin yakın güneyinde yer almaktadır. Nükleer santral yapımı için, yüksek güvenlikli yeni teknolojilerin yeterli kalmaması durumunda, bu kesimler bu tür santraller için uygun alanları oluşturmayacaktır. Karadeniz sahilinde Sinop civarına yapılacak nükleer santral yeri ise deprem ve tsunami açısından herhangi bir tehlike arz etmeyip, nükleer santral yeri olarak gerekli etütler yapılmak kaydıyla, mevcut durumda uygun görülmektedir.''
Akdeniz'de tsunami olabilir
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, Türkiye'nin Akdeniz sahil şeridinde de dalma batma zonu olduğunu belirterek, ''Buraya kurulacak nükleer santral