Celaliye’nin kitaplara sığmayan tarihini Bir de onlardan dinleyin…

Büyükçekmece Belediyesi Celaliye’nin ihtiyar delikanlılarına köyün tarihini sordu, ihtiyarlar bakın neler anlattı. İşte tarihe tanıklık eden Celaliyeli Mustafa Patlak, Halil Çolakoğlu ve Hüsamettin Akar’dan köyün bilinmeyenleri.

Büyükçekmece Belediyesi Celaliye’nin ihtiyar delikanlılarına köyün tarihini sordu, ihtiyarlar bakın neler anlattı. İşte tarihe tanıklık eden Celaliyeli Mustafa Patlak, Halil Çolakoğlu ve Hüsamettin Akar’dan köyün bilinmeyenleri.

 (Tatlıcı Börekçi) Mustafa Patlak  (78)

 Doğma büyüme Celaliyeliyim. Celaliye, Cumhuriyet kurulduğunda 250-300 haneli bir köydü. Atatürk öldüğünde ben 6 yaşındaydım, annem çok ağlamıştı hatırlıyorum. Bu köyde eskiden Rumlar yaşardı, Biz ona yetişmedik dedelerimiz, babalarımız yetişmiş.Rumlar özellikle Büyükçekmece de çok varmış.Günümüzde onlardan kalan yerleri ikide bir yakmak istiyorlar,biz söndürüyoruz.Hepimizin görevi tarihi yerleri korumak,Hasan Başkan da  tarihe sahip çıkarak üstüne düşen görevi çok güzel yerine getiriyor.

 78 yıldır Celaliye de ilk kez böyle bir hizmet gördük. Başkandan çok memnunuz her şey çok güzel,yollarımızı yaptı, kaybolup giden tarihi çeşmelerimizi bulup gün yüzüne çıkarttı.
Halil Çolakoğlu (82)

 Atatürk öldüğünde ben 2. sınıftaydım, çok ağlamıştık,herkes ağlamıştı.Ben en çok Atatürk dönemiyle şimdiki dönemi kıyaslıyorum. Atatürk döneminde erkekler fötr şapka takım elbise giyerlerdi ,saçlarına  sakallarına dikkat ederlerdi temiz  ve bakımlıydı. Kadınlarda güzel elbiseler giyiyorlardı, herkes  giyim kuşamına dikkat ediyordu.  Şimdi öyle değil saç sakal karışık dağınık özensiz bir görüntüleri var.

Hüsamettin Akar (83)

 Ben 1927 doğumluyum. Bu köyde 1922 senesine kadar Rumlar varmış, Celaliye’nin  eski ismi Çatros. 1925’te buraya ilk iskan veriliyor.  yalnız 1925 doğumlular ve onların çocukları iskan alabildi.

1929 senesinde  camiden aşağısı olduğu gibi yanıyor bir evin tutuşmasıyla gece 12 den sonra başlayan yangında  köy denize kadar yanıyor sahilden sandallar bile kaçıyormuş. Yangından sonra babam yukardan ev alıyor.

Köy halkı o dönemde Rumlardan kalan bağcılıkla geçimini sağlıyor. 1930’lar da bir hastalık vuruyor, sonrada bağcılık yavaş yavaş azalıyor.  1950 ye doğru ise domatesçilik yapmaya aşladık 60-70’li yıllara kadar beygirlerle ineklerle tarım yapılırdı.

1967 de ilk traktörümü aldım 1974 senesinde Ecevit nur içinde yatsın 120

kuruş olan buğdayı 220 kuruş yaptı. Bu köyde 12 traktör varken  55  traktör oldu. Köylünün, çiftçinin yüzü ilk kez o dönem güldü. Ecevit’ten önce benim bankada 70 bin lira param vardı Ecevit’le beraber paramın üstüne 700 bin lira daha  koydum. 1969 senesinde Belediye kuruldu. Belediye ilk kurulduğunda sahillere bir kat izin verdi, daha  sonra gelen Belediye Başkanı ise  6 kat izin verdi, sahil Çin Seddi gibi oldu.

Köyün kanalizasyonları  Rumlar’dan kalmaydı.Ülker bey 1978 de Başkan olduğunda değiştirdi.Bunlar belediyede para yokken gerçekleştirildi.

Camiyi ,yolları ,eski köy okulunun duvarlarını , hep  imece usulü yapardık. Eskiden her şeyi kendimiz üretirdik.  Herkes ürettiğini bir biriyle paylaşırdı. Şimdi  her şey hazır, emekli maaşı olmayanın benim gibi yaşamasına imkan yok.

 Hasan Başkan,  ekibiyle beraber bizi  ihya etti.

Tarihi çeşmede  inekler, koyunlar ,keçiler su içerdi,köy meydanı kamyonlardan geçilmezdi. Burası köy gibiydi , şimdi bize çok güzel bir meydan yaptı…

 

 

 


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri