İfadeye çağrılanlar arasında bulunan Eğitim-Sen Trabzon Şube Başkan Muhammet İkinci, "Her türlü düşünce ve ifade özgürlüğünün temel alındığı hak ve hürriyetlerin kullanılmasının hükümet tarafından tesis edilmesi gerektiği bir yerde, bizzat bu hakkı kullananlara tahammülsüzlük gösterilmesi, rejimin aldığı yeni niteliği göstermesi açısından son derece çarpıcı." dedi.
Şubat ayının 13’ünde bazı sendika ve sivil toplum kuruluşları öncülüğünde gerçekleştirilen bir günlük ‘laik ve bilimsel eğitim' boykotu Trabzon’da da gerçekleştirilmişti. Bazı sendika ve sivil toplum kuruluşları ile üniversiteli öğrencilerin de katılımı ile yapılan yürüyüş ve basın açıklaması olaysız şekilde tamamlanmıştı. Trabzon Emniyeti Müdürlüğü’nün söz konusu eylemle ilgili soruşturma başlattığı ortaya çıktı. Aralarında Eğitim-Sen Trabzon Şube Başkanı Muhammet İkinci’nin de bulunduğu 11 kişinin, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet, 37 gencin ise Cumhurbaşkanı'na hakaret iddiasıyla ifadeye çağrıldığı öğrenildi.
İfadeye çağrılanlar arasında olan Eğitim-Sen Trabzon Şube Başkanı Muhammet İkinci, 11 kişi hakkında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet, 37 genç hakkında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret iddiasıyla soruşturma başlatıldığını öğrendiklerini söyledi.
Galilei’nin 600 yıl önce ‘dünya yuvarlaktır’ dediği için engizasyon mahkemesine çıkartıldığını ifade eden İkinci, “600 yıl sonra laik ve bilimsel eğitimi savunduğu için eğitimcilere dava açılması, soruşturmaya tabi tutulması Türkiye demokrasisi saçısından utanç vericidir. Bir eğitim bilimcinin bilimi ve laikliği savunması her şeyden önce mesleğinin gereğidir ve sorumluluğudur. Hiçbir baskı, hiçbir soruşturma, hiçbir antidemokratik uygulama bizleri bilimsel, laik eğitimi savunmadan bir adım dahi geri attıramaz. Böylesi yaklaşımlar ancak bizim mücadele azmimizi, kararlılığımızı pekiştirir.” diye konuştu.
Kendisinin telefonla aranarak ifadeye davet edildiği bilgisini veren İkinci, şöyle devam etti: “2911’e muhalefet iddiası var. AİHM ortada, Anayasamızın içeriğinde önceden izin alınmaksızın her yurttaşın toplantı ve yürüyüş yapma hakkı olduğu ifade ediliyor. Şiddet içermeyen, barışçıl olan, kamu düzenini ihlal etmeyen her türlü düşünce ve ifade özgürlüğünün, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının hükümet tarafından tesis edilmesi gerektiği bir yerde, bu hakkı kullananlara tahammülsüzlük gösterilmesi rejimin aldığı yeni niteliği göstermesi açısından son derece çarpıcıdır. Aslında bu tutumlarıyla hükümet yetkilileri kamu düzenini kendileri tehdit etmektedir. Bir ülkenin kamu düzeni hukuk kurallarının esas kılındığı, temel hak ve hürriyetlerin en geniş şekilde kullanılmasının mümkün olduğu yönetimlerle mümkündür. Trabzon’da gerçekleştirdiğimiz basın açıklaması hiçbir şekilde şiddet içermiyordu. Kamu düzenini tehdit eder bir niteliği sahip değildi. Son derece barışçıldı. Bilimsel ve laik eğitimi savunmayla ilgiliydi.”