Türkiye 2 yıl aradan sonra yeniden kuraklık riskiyle karşı karşıya. Sıcaklık değerleri Kasım ve Aralık aylarında ortalamanın 2 derece üzerinde seyrederken, bu durum yağışların da azalmasına neden oldu. İstanbul barajlarındaki ortalama doluluk oranı Aralık ayının son haftasında yüzde 59’un altına inerken, uzmanlar 2007-2008 ve 2013-2014 yılında görülen kuraklık tablosuyla 2016 yaz döneminde de karşı karşıya kalabileceğimiz uyarısında bulundu.
2 yıl önceki tablo
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyesi iklim uzmanı Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın değerlendirmeleri şöyle; “Sıcaklık değerlerindeki artış ve yağışlardaki düşüş, 2 yıl önceki tabloyu anımsatıyor. 2016’nın en sıcak yıl olması öngörülüyor. Bu işin şakası olmadığı anlaşılmalı. Bu saatten sonra yapabileceğimiz tek şey önlem almak. Türkiye’de 70 termik santral projesinin hayata geçirilmesi gündemde. Şayet bu gerçekleşirse dünyanın en kirli ülkesi haline geliriz. Temiz enerjiye dönmemiz gerekiyor. Gelişmiş ülkelerin temsilcilerin uluslararası iklim toplantılarında arkamızdan gülüyor. Kuraklık beraberinde havzalar arası su transferini gündeme getiriyor. Ancak küresel ısınma ile beraber Melen ve Sakarya gibi havzalar da kuruyacak. Yılbaşında İstanbul’da kar yağışı tahmin ediliyor ancak önmüzdeki dönem yağışlarında azalma olabilir” dedi.
Gelecekte 50 derece
Dünyadaki ısı dengesinin bozulduğunu belirten Prof. Dr. Kurnaz şunları söyledi; “Atmosfer sıcaklığının artması binlerce yıldır varolan dengeleri bozdu. Hızlı nüfus artışı, sera gazı salınımı, en önemlisi de karbondioksit gazındaki salınım artışı atmosferin ısı dengesini etkiledi. Dünya genelinde 1901 ile 2012 yılları arasında iklim sıcaklık değişiminde 0.9 derecelik artış yaşandı. Kuzey Kutup bölgesinde 2009-2012 yılları arasında Türkiye’nin yüzölçümü kadar buzul kayboldu. Türkiye’nin 1985-2035 yılları arasındaki kıyaslama modelinde yaz ayları için ortama 2 derece sıcaklık artışı söz konusu. BM iklim değişikliği raporunda bu oranlar vurgulandı. Durumun vehameti ciddi boyutlarda. Kış ayı sıcaklıklarının normal değerlerin 2 derece üzerinde geçmesi tahmin ediliyor.
İklim değişimine bağlı olarak okyanus suları daha fazla ısınıyor. Yüksek basınçtan ötürü nemli ve yağışlı hava kuzey Avrupa’ya ilerliyor. Yüksek basınç etkisi sürdüğü takdirde kuraklık ve sıcaklık artışı değişik süreklilik arz eder. Nüfusumuza göre elimizdeki su yetersiz. Temel sorunlardan biri de toplama havzalarının yetersizliği. İstanbul’da dağ taş beton oldu. Yağmur suları kanalizasyona gidiyor. Gelecekte Şubat ayının bazı günleri İstanbul’daki sıcaklık değeri 25 derecenin üzerine, bazı Temmuz günlerinde ise 50 dereceye kadar çıkacak. Trabzon, Rize gibi bölgeler de bile yaz aylarında 45 derecenin üzerinde sıcaklıklar görülecek. Pasifik El-Nino hava döngüsü pozitif faza geçmiş durumda. Bu durum dünyadaki ortalama sıcaklığın artmasına neden oluyor. Önümüzdeki dönem ciddi kuraklık riskleri bizi bekliyor.”
İklim değişimine bağlı olarak okyanus suları daha fazla ısınıyor. Yüksek basınçtan ötürü nemli ve yağışlı hava kuzey Avrupa’ya ilerliyor. Yüksek basınç etkisi sürdüğü takdirde kuraklık ve sıcaklık artışı değişik süreklilik arz eder. Nüfusumuza göre elimizdeki su yetersiz. Temel sorunlardan biri de toplama havzalarının yetersizliği. İstanbul’da dağ taş beton oldu. Yağmur suları kanalizasyona gidiyor. Gelecekte Şubat ayının bazı günleri İstanbul’daki sıcaklık değeri 25 derecenin üzerine, bazı Temmuz günlerinde ise 50 dereceye kadar çıkacak. Trabzon, Rize gibi bölgeler de bile yaz aylarında 45 derecenin üzerinde sıcaklıklar görülecek. Pasifik El-Nino hava döngüsü pozitif faza geçmiş durumda. Bu durum dünyadaki ortalama sıcaklığın artmasına neden oluyor. Önümüzdeki dönem ciddi kuraklık riskleri bizi bekliyor.”
‘Ekinler büyümedi’
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Uygulama Merkezi Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Sıcaklık ve kuraklığın artmasından dolayı özellikle tahıl tarlalarındaki ekinlerin büyümediğini görüyoruz. Uzun süreli yüksek basınç sistemleri kurak koşulların yaşanmasına neden oluyor. Küresel iklim değişikliğinin yanı sıra; Kuzey Atlantik Salınımı’nın kuvvetlenen pozitif evresi Akdeniz havzasında kurak koşullar yaratıyor. Bu yıl ki pozitif evre Türkiye’yi de etkiliyor. 2007-2008 ve 2013-2014 dönemindeki kuraklığa benzer, kurak bir döneme girme riskimiz var. ”