Dünya üzerinde milyonlarca üyesi olan ve üye sayısıyla kimi ülkelerin nüfusunu aştığı belirtilen sosyal paylaşım sitesi Facebook, Türkiye'de de takipçileri tarafından, fotoğraf, bilgi ve video paylaşmanın yanı sıra sosyal etkinlikler ve yardımseverlik maksadıyla da kullanılıyor.
Kurdukları gruplarla bir araya gelen, daha önce birbirlerini hiç görmemiş insanlar, bu buluşmaları “hayır” maksadıyla değerlendirerek, hem ihtiyaç sahibi insanları hem de kendilerini sevindiriyor.
Bu tür grupların arasında yerini alan “Sosyal Sorumluluk” adlı grup da 7 kurucu tarafından oluşturulduktan sonra 558 üyeye ulaştı. Her geçen gün üye sayısı artan grupta bir araya gelen gençler, ortak kararla, imkanlarının el verdiği ölçüde her ay 3-4 kez buluşup, o hafta kararlaştırılan yerlere, yardım ziyaretlerine gidiyor.
“EVİMİZE GİDİYORUZ”
Geçen hafta “Evimize Gidiyoruz” adıyla Darülaceze Müessesesi Okmeydanı Huzurevi'ne ziyaret etkinliğine katılan gruptan, farklı üniversitelerden öğrenciler Ersel Reha Eren (21), Hakan Erik (22), Erdal Alpcan (21), Emre Büyüler (21), Zafer Adatepe (22), Ozan Esmercan (22), Ece Turgut (22), Mehmet Can Altun (22), Gonca Çiftçi (20) ve lise öğrencisi Esra Ozan (15) ile ilköğretim okulu öğrencisi Emir Emre Ünal'ın (11) yanı sıra, grup kurucularından Kader Bayındır (23) ile değişik mesleklerden Nur Ceylan Kara (21), Kerem Yörsel (27), Orçun Kaptanoğlu (27) ve Sinan Kahraman (26), ziyaret ettikleri huzurevi sakinlerine aldıkları eşyaları dağıttı.
Öncelikle ihtiyaç sahibi olan huzurevi sakinlerini tespit edip, onlardan izin alarak yanlarında getirdikleri çorap, şampuan, el kremi ve terlik gibi malzemeleri, tek tek huzurevinde kalanların odalarına uğrayarak, dağıtan ziyaretçiler, mutlulu olan huzurevi sakinlerinin ısrarlı oturma tekliflerini kırmayıp, yatakları başında ya da ortak kullanım alanlarında onların dertlerini dinliyor.
Gördükleri ilgiden memnun bir şekilde ziyaretçileriyle konuşan huzurevi sakinleri, ellerinden tutup, dertleriyle ilgilenen gençlere ihtiyaç duydukları malzemeleri sipariş ederken, huzurevinde yaşadıkları sıkıntı ya da güzelliklerden ya da kimsenin kendilerini ziyaret etmemesinin yarattığı üzüntülerden bahsediyorlar.
BİR ÖĞRENCİNİN YARDIMIYLA SOKAKTAN HUZUREVİNE
Huzurevi sakinlerinden Ercan Pişirir (73), 40 yıl boyunca müteahhitlik yaptığını belirterek, meslek hayatının sonlarına doğru, yaşlılık yıllarında her şeyin kendisi için kötü gitmeye başladığını söyledi.
Yaklaşık bir yıl sokaklarda yatıp kalktığını anlatan Pişirir, 9 ay önce kendisiyle sokakta karşılaşan iyiliksever bir üniversite öğrencisinin, yardımda bulunarak, kendisini huzurevine aldırdığını ve böylece huzurevi sakini olduğunu ifade etti.
Pişirir, şöyle konuştu:
“Beşiktaş'taki üst geçitte mendil satıyordum, sokakta kalıyordum ve üşüyordum. 'Ahmet' diye bir üniversite öğrencisi, beni görünce 50 TL verip, “Sokaklarda kalmayın lütfen” diye rica etti. Daha sonra o halasına bildirmiş ve 'Ahmet'in halası, beni görüp, huzurevine yerleşmem için teklifte bulundu. Ben de kabul ettim. 'Ahmet', makine mühendisliğinden mezun oldu ve bildiğim kadarıyla Ankara'da çalışıyor. Benimle çok ilgilendiler. Huzurevine girebilmem için bütün uğraşmayı 'Ahmet' yaptı, evraklarımı o hazırladı. Onunu sayesinde buradayım. Arada bir beni ziyarete gelir.
Benim gibi sokakta kalan nice insan var. Allah onlara da yardım etsin. Devlete zeval gelmesin, başımızı sokabileceğimiz bir yer var en azından. Eğer maaşınız varsa, buraya kabul ederken yüzde 30'unu kesiyorlar. Fakat sokakta kalanlar için buraya girmek çok zor. Yaşlarının 65'i geçmiş olması ve İstanbul'da en az 5 yıl kalmış olmaları da gerekir. Kızın veya oğlun varsa, gidip inceleyip görüyorlar, bu kez buraya almıyorlar. Benim bir kızım var ve kocası sakat olduğu için, bana yardım edemeyeceklerini mahkemede söylediler. Sonra huzurevine girebildim. Bazen yardım için gelenler dışında, gelenim gidenim yok.”
“ŞAİRİ DE VAR, ŞARKICISI DA”
8 yataklı, televizyonlu, temiz odalarda kalan huzurevi sakinleri, huzurevi yönetiminden ve işleyişten memnun olduklarını anlatırken, kendilerine sahip çıkılmaması ve yakınlarının kendilerini ziyaret etmemesinden şikayet ediyor. Özellikle, sağlık sorunlarıyla uğraşan ve bedeni rahatsızlıkları nedeniyle yardım almadan hareket edemeyen yaşlılar için, huzurevinde ayrı odaların olduğu dikkat çekiyor.
Kimi sakinler de kaldıkları odalarda yeteneklerini sergiliyor.
Odasındaki televizyonda, uydu aracılığıyla yayınlanan yabancı bir kanaldan “Rüzgar Gibi Geçti” filmini izleyen ve geçmişinin hatıralarını bir kez daha yaşadığını anlatan İrfan Usta (78), huzurevinde kalmaya başladıktan sonra öğrendiği boncuk işleme sanatını icra ediyor. Yatağının kenarında bulunan standa işlediği boncukları dizen Usta, bu boncuklardan yaptığı tespih, kolye ve süs eşyalarını isteyenlere satıyor.
Eskiden mobilyacı olan 40 yaşındaki Zeki Erol, tahtadan yaptığı gemi ve uçak gibi maketleri gösterirken, tekerlekli sandalyeye mahkum 40 yaşındaki Ergün Yılmaz da 4 tane bestesi olduğunu, huzurevinde sürekli saz çalıp şarkı söylediğini ve yazdığı şiirlerden oluşan “Yolun İlk Yarısı” adlı kitabını kendisini ziyaret edenlere imzalayıp sattığını ifade ediyor.
Ziyaretçilerine kendi bestelerinden şarkılar okuyan Yılmaz, gençlerin huzurevi ziyaretlerinden memnuniyetini dile getirirken, böylece kendisini yalnız hissetmediğini dile getiriyor.
“Islak Anılar” adlı şiir kitabı bulunan ve ünlü şair Ümit Yaşar Oğuzcan'ın arkadaşı olduğunu belirten huzurevi sakinlerinden Turan Sağlamyürek de (72), 8 yıldır huzurevinde olduğunu ve kendisini ziyarete gelen gençleri çok sevdiğini dile getiriyor. Kitap dolu bir kitaplığının olduğu odasında ziyaretçilerine, şiirlerine konu olan aşklarını ve eski yaşantısını anlatan Sağlamyürek, kendisini sevip sayan ve sürekli ziyaretine gelen gençleri anlatırken gözyaşlarını tutamıyor.
“BURAYA NASIL DÜŞTÜM, ANLAYAMADIM”
Darulaceze Müessesesi Okmeydanı Huzurevi'nde bulunan kadınlar bölümünde de çok sayıda kimsesiz ya da bakıma muhtaç kadına rastlamak mümkün.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül sevgisi nedeniyle, yatağının başındaki duvarı sarı güllerle süsleyen ve Sarıgül ile çekilmiş fotoğraflarını asan 80 yaşındaki Şükran Şentürk, 1 oğlu olduğunu ve son 2 yıldır huzurevinde kaldığını söylüyor.
Şen şakrak kahkahalarıyla ziyaretçilerini mutlu eden Şentürk, “Çok büyük aşklar da varlık da fakirlik de gördüm. Buraya nasıl düştüm, anlayamadım. Burada kalmak, yaşamak çok zor. Allah'a güvendim, ona sığınıyorum. Kimin ne olacağını, kimse bilemez. Yüreğim çocuk gibi” diye konuşuyor.
Sağlık sorunları yaşadığını, belinden rahatsız olduğunu ve 16 yıldır destek almadan yürüyemediğini anlatan Şentürk, kendisini ziyarete gelen gençlere ilerde kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için çeşitli nasihatlerde bulunmaktan kendini alamıyor.
“ŞİMDİ BİR AİLE GİBİYİZ”
Huzurevinde ziyaret ettikleri ve yanlarında getirdikleri eşyaları dağıttıkları her sakinin derdini dinleyerek, onlarla yakın ilişki kuran ve bu ilişkisini sık sık yaptığı ziyaretlerle perçinleyen, “Sosyal Sorumluluk” grubunun kurucusu Kader Bayındır, grupta o an birisinin aklına gelen bir ziyareti gerçekleştirdiklerini ve belli bir periyotla değil, 2-3 kişinin anlaşmasıyla ziyarete karar verdiklerini ifade ediyor.
Bayındır, 8 Ağustos 2010'da, “hocam.com” adlı üniversite öğrencilerinin üye olabildiği bir siteden tanıdığı arkadaşlarından birinin fikriyle, 5-6 kişi olarak Facebook'da böyle bir grup kurduklarını anlatarak, “Elimizden geldiğince, huzurevlerini, çocuk esirgeme kurumlarını ziyaret edip ihtiyaç sahibi olanlara yardım etmek maksadıyla böyle bir grup açtık. İnternette, bizim gibi düşünen başka gençlere de ulaşarak gurubumuzun üyesi sayısını arttırdık. Ve üye sayısı arttıkça, aylık aktivitelerimiz, ziyaretlerimiz de çoğaldı. Şimdi bir aile gibiyiz” diye konuşuyor.