Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, Eti Gümüş AŞ'nin, Kütahya gümüş madeni işletmesindeki atık depolama barajının iki numaralı havuzuyla üç numaralı havuzu arasındaki setin bir kısmının yıkıldığını, siyanürlü atığın iki numaralı havuza ve buradaki setten de taşarak bir numaralı havuza aktığını ifade ederek, atıkların tamamının son sete yüklenmiş olması nedeniyle tehlikeli bir durumun ortaya çıkmış olup, bu son setin de yıkılması halinde civarındaki tüm canlı yaşamı tehdit edecek boyutta bir çevre felaketi yaşanma riskinin söz konusu olduğunu belirtti.
Siyanür doğal bozunma yoluyla yok edilmeye bırakılmaktadır
1987 yılında işletmeye açılan bu tesiste gümüş elde etmek için, altın işletmeciliğinde de kullanılan siyanür liç yönteminin uygulandığını söyleyen JMO, siyanürleme sırasında, gümüş elde edildikten sonra arta kalan, siyanür ve ağır metal içeren çamurun atık barajında depolandığını, işletmede siyanür oranının düşürülmesi için arıtma kullanılmadığını ve siyanürün doğal bozunma yoluyla yok edilmeye bırakıldığını ifade etti.
Atık barajının yakınındaki Dulkadir Köyü`nde yeraltısuyunda arsenik zenginleşmesi sonucunda kanserden ölenlerin sayısının hızla arttığını ve köyün boşaltıldığını ifade eden JMO, "Bugün sızmanın yarattığı tehlikenin kat be kat ötesinde çok riskli bir durum söz konusudur. Dünya'da yaşanmış ölümcül çevre felaketleri göstermektedir ki atık barajının yıkılması halinde ortaya çıkabilecek tehlike ciddi boyutlarda olabilecektir" ifadelerini kullandı.
Su seviyesinin ne kadar?
Gelinen durumda havuzdaki su seviyesinin yükselmesinin, hem son sete gelen atık yükünün artmasına, hem de son seti oluşturan malzeme içindeki su seviyesinin de yükselmesine neden olduğunun ifade edildiği açıklamada, her iki durumda da şevin stabilitesini (duraylılığını) bozabilecek ve setin yıkılmasına etken olabilecek faktörler olduğunu söyledi. Açıklamada ayrıca, "Bu setlerin projelendirilmesi sırasında setlerin stabilite analizlerinde su yüksekliklerinin dikkate alınmış olması ve havuzlardaki maksimum su seviyesinin ne kadar olması gerektiği belirlenmiş olmalıdır. Yıkılma öncesindeki su seviyesinin ne kadar olduğu/yükseldiği de araştırılması gereken bir husustur" denildi.
Bir felaketin yaşanmaması için, geçici ama acil olarak son sete gelen su yükünün azaltılması gerektiğini belirtildiği açıklamada, bu nedenle bu kesimdeki atıkların başka bir tarafa başka bir çevre felaketine yol açmayacak şekilde taşınması ve havuzun kısmen de olsa boşaltılmasının gerektiği vurgulandı. Açıklamada, "Tüm bu geçici önlemlerin alınmasını ve sadece işletme çevresindeki yaşamı, suyu, toprağı ve havayı tehdit etmekle kalmayıp, Porsuk çayını, Sakarya nehrini ve Karadenizi de etkileyecek boyutta bir çevre felaketinin yaşanmamasını umuyoruz" ifadelerine yer verildi.
JMO olarak, öteden beri siyanür liç işlemi yapılan maden işletmeciliğinin yaratacağı olumsuzlukları ortaya koyduklarını ve uyarı görevlerini yerine getirdiklerini belirten JMO, "Ülkemizin dört bir yanını kuşatan siyanürlü altın işletmelerinde de aynı tehlikelerin her an söz konusu olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor ve uyarıyoruz. Yaşanan son olay da göstermektedir ki sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkımız ciddi risk altındadır. Siyanürleme yöntemi uygulanan maden işletmelerinin faaliyetleri derhal durdurulmalıdır" dedi.