Kemal Kılıçdaroğlu, Göksu Restorant'ta gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek CHP'nin, ''Çocuk Politikaları Raporu''nu ve çocuklara yönelik projelerini anlattı.
Kılıçdaroğlu, kendisinin ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu'nun da yer aldığı dün televizyonlarda yayınlanmaya başlayan, CHP'nin çocuklara yönelik projelerinin anlatıldığı kısa filmin gösterimiyle başlayan toplantıda yaptığı konuşmada, siyasi partiler arasında çocuklara yönelik çok boyutlu ve kapsamlı bir çalışmanın ilk kez CHP tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti.
Çocuklar ve gençler için için 23 Nisan'larda, 19 Mayıs'larda hamasi nutuklar atmanın sorunlara çözüm olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, CHP'nin sosyal demokrat bir parti olması nedeniyle toplumun çocuklar ve gençler de dahil olmak üzere toplumun her kesimine yönelik somut çözüm önerileri içeren çalışmalar yürüttüğünü anlattı. Toplumsal eşitsizlik açısından insan hayatının en kritik döneminin çocukluk dönemi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, araştırmalara göre bir çocuğun anne ve babasının eğitim durumu, ailenin yerleşik olduğu semt ve ailenin ana dili gibi faktörlerin o çocuğun gelecekteki başarısında belirleyici olduğunu aktardı.
Kılıçdaroğlu, 6 yaştan küçük her üç çocuktan birinin yoksul olduğunu bu oranın kırsal bölgelerde yüzde 40'a ulaştığını, tüm yaş grupları arasındaki en yüksek yoksulluk oranının ise 0-14 yaş grubunda gözlendiğini belirten Kılıçdaroğlu, bir çok çocuk için yoksulluğun daha ana karnında yetersiz beslenme gibi etkenlerle ortaya çıktığına dikkati çekti. Çocuklar için bir diğer önemli sorunun ise eğitimsizlik olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Yoksul bir ailede hayata gelmiş bir çocuğun daha üst gelir grubuna yükselmesinin tek yolu iyi bir eğitimden geçiyor. Türkiye maalesef bu açıdan çocuklarını geride bırakıyor. Yoksul ailelere doğan çocuklar yoksul, eğitimsiz aileye doğan çocuklar eğitimsiz kalıyor. Çocuklarımızın ellerinden fırsat eşitlikleri alınıyor. Hem çocuklarımız hem Türkiye kaybediyor'' diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çocukları içinde bulundukları durumdan kurtarmak için projeler ürettiklerini, Aile Sigortası Projesi'nin içine konulan çocuk desteği ve çocuk eğitimi desteği alt bileşenlerinin bu kapsamda olduğunu söyledi. Çocuk desteği ile çocuk başına aylık 45-100 lira, çocuk eğitim desteği ile de aylık 40-60 lira arası yardım öngördüklerini anlatan Kılıçdaroğlu, sigorta kapsamındaki çocukların her eğitim yılı başında kitap ve kırtasiyelerini ücretsiz karşılamayı da taahhüt ettiklerini söyledi.
Çocuk bütçesi
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin ''Çocuk Bütçesi'' oluşturacağını ve bu yolla devlet bütçesi içinden çocuklar için yapılan tüm harcamaların ortak bir çerçeve içinde izleneceğini anlattı.
Mevcut durumda kamu kaynaklarının yalnızca yüzde 6,5'unun 0-6 yaş çocuklara ayrıldığını, Çocuk Bütçesi ile bunun sona ereceğini ve çocuklara her gruptan daha çok kaynak aktarılacağını belirten Kılıçdaroğlu, ''Çocuklar bütçede önceliğimiz olacak'' dedi. CHP iktidarında tüm okulların tam gün eğitime geçeceğini ve çocuklara sabahları bir kutu süt, öğlenleri ise iki tas yemeğin ücretsiz olarak sağlanacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, bu çalışmanın öncelikle gelir seviyesi düşük bölgelerde uygulamaya konulacağını, daha sonra Türkiye'nin her yerine yayılacağını bildirdi.
Bir diğer çalışmanın ise ''Çocuk Merkezleri''nin açılması olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bu merkezlerin anaokul çağı öncesi çocuklara hizmet vermeyi amaçladığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Bu merkezler sayesinde vasıtası ile çocuklarımızın sağlıklı ve sosyal bir şekilde hayata başlangıç yapmalarını sağlayacağız. Bu merkezlere çocuklarımıza gündüz bakım hizmeti vereceğiz. Merkezler sadece çocuklara değil, anne ve babalarına da hizmet verecek. Gebelik rehberliğinden, ebeveynlik rehberliğine, çocuklar ve aile için pedagog desteğine kadar bir çok hizmet bu merkezde sağlanacak. Çocukların doğum sonrası sağlık denetimleri bu merkezler aracılığıyla takip edilecek. Çocuk merkezleri çocuklu ailelerin dayanağı ve destekçisi haline gelecek'' diye konuştu.
''Hiçbir çocuk oyuncaksız kalmayacak"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, oyun oynamanın ve oyuncakların çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde çok önemli rol oynadığını vurgulayarak, bu kapsamda rapor içinde yer alan projelerden birinin de ''Hiçbir Çocuk Oyuncaksız Kalmayacak'' çalışması olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Oyun hakkının uluslararası belgelerle tanınmış bir çocuk hakkı olduğunu biliyoruz. İşte bu bilinçle oyuncaklar ve oyun alanları Çocuk Merkezleri'nin çok önemli bir parçası olacak. Bununla da yetinmeyeceğiz, çocuklarımıza doğrudan ulaşabilmek için gezici oyuncak kütüphaneleri kuracağız. Hiçbir çocuğumuz ailesi yoksul diye oyuncaksız kalmayacak. Hiçbir çocuğumuz, oyun hakkından mahrum bırakılmayacak'' diye konuştu.
Bu çalışmaların çocuklara yönelik projelerinin yalnızca bir kısmı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''CHP olarak iddialıyız. Bizim kadar kapsamlı ve bütünlüklü bir çocuk politikası ile hiçbir siyasi parti ortaya çıkmadı. Yakın zamanda da çıkabileceğini zannetmiyorum. Bunun nedeni çok basit. Anlattığımız politikalar sadece dört, beş aylık bir çalışmanın değil, on yıllardır bu ülkede süregelen bir siyasi geleneğin ürünü. Bu politikalar Türkiye'de sosyal demokratların sahip çıktıkları, hep gönüllerinde taşıdıkları adımlar'' dedi.
Gazeteci Yazar Uğur Mumcu'nun 23 Nisan 1974'de yayımlanan ve çocuklara yönelik yazısından alıntılar yapan Kılıçdaroğlu, sözlerini ''CHP olarak hiç utanmadığımız, hiç gocunmadığımız, tersine övündüğümüz bir sözümüz var, CHP çocukların partisi. CHP çocukların partisi çünkü biz sosyal demokratların partisiyiz. CHP çocukların partisi, çünkü biz eşitliğin partisiyiz. CHP çocukların partisi, çünkü biz umudun partisiyiz. CHP varsa herkes için var, CHP varsa çocuklar için var'' diyerek tamamladı.
''Milli eğitim bütçesi güçlendirilecek"
Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamalarının ardından toplantıya katılan gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Çocuklara yönelik projelerde amaçlarının bugün yaşanan ve gelecekte yaşanabilecek sorunlara çözüm üretmek olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, özellikle eğitim ve beslenme gibi sorunların çözümünün önemine değindi.
''Hedefimiz şu tabii, aileler çok çocuk değil, bakabilecekleri, yetiştirebilecekleri kadar çocuk sahibi olmalı. Durumu çok iyiyse beş çocuğa bakabiliyorsa beş çocuk. Öyle bir sınırlama bizim yapmamız söz konusu değil'' diyen Kılıçdaroğlu, özellikle kırsalda çocuk sayısının çokluğuna dikkati çekti. Çocuk bütçesine kaynağın nereden aktarılacağına yönelik soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin güçlendirileceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Biz özellikle Milli Savunma Bakanlığı bütçesinde asgari harcamaların düşmesini öngören hedeflerimiz var. Bu hedefler ağırlıklı olarak çocuğa, aileye, milli eğitime kaydırılacak. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesini güçlendireceğiz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin projelerine yönelik kaynakların bir bölümünün mevcut kurumlarda yapılacak düzenlemeler ile elde edilecek tasarruflardan sağlanacağını da aktardı. Anadilde eğitimin gizli muhataplarından birinin çocuklar olduğu hatırlatılarak, bu konudaki görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Anadili öğrenme konusunda zaten bir sorun yok. Anadili öğrenme konusunda bizim bir sınırlamamız söz konusu değil öğrenebilirler. Ama anadilde eğitimi biz uygun görmüyoruz'' şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, anadilde eğitim noktasında toplumun ikiye bölünmesinin ayrışmaya yol açabileceğini, CHP'nin ise entegrasyondan yana olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Kürtçe seçmeli ders'' konusunun ise tartışılabileceğini ifade etti.
''Elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle kullanın diyoruz"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de CHP'nin bir sosyal demokrat parti olmasına karşın geçmişte bazı kitlelerden uzaklaştığını, bu boşluğun başkaları tarafından doldurulduğunu söyledi. Şimdi projelerle ve ziyaretlerle bu kesimlere yeniden ulaşmaya çalıştıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Şimdi onlara daha samimi olarak gidiyoruz. Ülkenin refahından herkesin yararlanmasını, zenginliğin onlara dokunmasını istiyoruz. Biz onların yoksulluğunu istismar etmeyeceğimizi söylüyoruz. 'Onları onurlu bir birey olarak kabul ederek, sosyal devletin koruması altına alacağız' diyoruz. Bunu söylerken de 'bize oy verin' demiyoruz. 'Siz sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle kullanın' diyoruz. Yolumuzun veya bizim çalışmalarımızın hemen ertesi gün sonuç vereceğine de inanmıyoruz. Gerçekçiyiz biz. Sonuçta bir söylemle bütün bir tabloyu değiştirebileceğimiz hayali içinde değiliz. Ama gittiğimiz kahvede konuştuğumuz her yurttaşı bir şekilde ikna ediyoruz. 'Biz sizin sorununuzu çözeceğiz' diyoruz. Bizim ve örgütlerimizin çok çalışması lazım. 24 saat çalışmamız lazım. Çalışırsak sonuç elde ederiz.''
Kılıçdaroğlu, Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısına ilişkin soruyu yanıtlarken de şunları söyledi:
''AKP zemin kaybettikçe baskı ve tehditlerini artıracaktır. Eğer zemin kaybetmiyorsa baskıya da tehdide de girmeyecektir. Baskı ve tehdit referandum süreci içerisinde başladı. Yapılmaya da devam edecektir. Baskıyı artırdıkça AKP'ye olan tepkiler de doğal olarak artacaktır. Belki tehdidin şöyle bir yararı var, özgürlük taleplerinin daha fazla yükselmesine yom açacaktır. Özgürlük talepleri, baskılar Türkiye içinden dillendirildiği gibi artık batı dünyası da bunları dillendiriyor. Çünkü onlarda Türkiye'de demokrasinin daha kalitesiz bir yapıya büründüğünü görüyorlar."
''Ailelerin demokratik açıdan tepkilerini göstermeleri lazım"
Kemal Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de YGS sınavına ilişkin yaşananlara değindi. 1 milyon 700 bin gencin umutlarının, hayallerinin şifre iddialarına konu olan LGS'si sınavıyla altüst edildiğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu genç çocuklar bir demokraside olması gereken en doğal şeyi yapıyorlar, hak arıyorlar, yürüyüş yapıyorlar. Bu ülkenin başbakanı çıkıp diyor ki 'siz yürüyorsunuz ben istersem karşınıza 10 bin kişiyi çıkarırım'. Bu da başka bir tehdit, şantajdır. 1 milyon 700 bin aileye cephe açmak demektir. 1 milyon 700 bin ailenin bu sorumsuz açıklamaya tepki göstermesi lazım. Sandıkta tepki göstermeleri lazım. Çocuklarının geleceği açısından 'bu yapılan sınav haksızlıktır' diyorlarsa onlar da demokratik açıdan tepkilerini göstermeleri lazım.
ÖSYM Başkanı, bugün gazetelere yansımış, savcıya sormuş 'Biz bu sınavı iptal edelim mi?'... Densizliğin bu boyutunu da gördük. İnsanda biraz sıkılma olur. Hata yaptığını kabul ediyorsun, hala o koltukta duruyorsun. Birileri getirdi, birileri götürdüğü zaman mı o koltuktan ayrılacak. Onurlu insan oradan çekilir.''
Kılıçdaroğlu, dün yapılan partisinin seçim bildirgesinin açıklandığı toplantının saatine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine ise, saatin önce 11.00 olarak belirlendiğini, ancak dağıtılacak kitapçıkların basımının yetişmemesi nedeniyle yarım saatlik bir sarkmanın yaşandığını anlattı. Toplantıya, genel başkan yardımcıları Sencer Ayata ve Engin Altay da katıldı.