Dün bütün gün İstanbul'da (daha önce de yazdım yine açıklayayım, bizler Beylikdüzü ve Büyükçekmece'de yaşıyoruz, Cağaloğlu gibi merkezi yerlere gidince oraların tamamına İstanbul demek zorundayız. Tıpkı Çorlu'da yaşayan bir adam Tekirdağ'a gittiğinde söylediği gibi) üniversitelerde dolaştım.
Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Yengin, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aysel Aziz ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sacide Vural hocalarımla görüştüm.
Tabi iletişim hocalarının olduğu ortamdaki, bu görüşmelerde ne konuşulur iletişim ve günümüz medyası.
***
Bu konuda en çok Prof. Dr. Sacide Vural hoca dertliymiş öğrenmiş olduk.
Ben de bu görüşmelerden çıkardığım izlenimleri sizlerle paylaşmak istedim.
Peki 'Yeni Medya ve Gazetecilik' ile 'Geleneksel Medya' arasında ne gibi farklar var.
Yeni medya bağımsız olduğu sürece, geleneksel medyadan objektiflik konusunda kat kat üstündür. Bu özelliğini ise internet üzerinden daha geniş bir kitleye ulaşmasına bağlı.
İnternet üzerinde, sosyal paylaşım ağlarıyla ve ücretsiz veya ucuz şekilde kendine okuyucu, seyirci çektiğinden, geleneksel yani bir diğer anlamda daha önce bildiğimiz medyaya göre hem daha hızlı hem daha az maliyetlidir yeni medya.
Bir stüdyo kirâlamak, uydu üzerinde bir frekansa sahip olmak vesaire ne kadar pahalıysa, bir alan adı kiralayıp üzerinden yayınını yapıp, reklamını da bu kanaldan yapmak o kadar kolaydır.
***
Bakın şöyle çevrenize. Adam facebook profilinden yaptığı bedava canlı yayın ile bir anda milyonlara ulaşabiliyor.
Elbette bu kolaylık ciddi güvenilirlik sorunları doğurmaktadır.
Belirli denetim mekanizmalarını bünyesinde barındırmak zorunda olmadığından ve genel olarak denetlenmediğinden yazılan, çizilen, söylenenlerin çoğunun doğruluğu tartışılmaya açıktır.
Şimdi anladınız mı ' Yeni Medya ve Gazetecilik' yerine köşe başlığımı 'yalandan gazetecilik' olarak yazdığımı!
***
Adam, dünyada milyarlarca insanın sahip olduğu sosyal medya hesabına sahip diye bandır bandır bağırarak 'ben gazeteciyim yazarım tabi' naraları atarak dilediğini o hesap üzerinden yazıyor çiziyor.
Denetim yok.
Hesap soran bir mekanizma yok.
Soruşturma yok.
Adı adresi belli, kurumsal niteliklere sahip, yayın sahibi belli, haber sitelerinin bile daha gazetecilik yasası çıkmadığı ülkemizde nereden kimin yazdığı çizdiği belli olmayan sosyal medya hesaplarının gazetecilikten sayılması çok saçma sapan bir tez olmalı.
Tabi işin yasal yönlerini ve haklarını bilenler bu türden kişilerden hesap sormasını da biliyor.
Hakkında yayınlanan yalan yanlış söylentierin mahkeme kararı ile yayınlanmasını engellerken ayrıca manevi tanzimat davası da açabiliyorlar.
Peki bu kişilerle uğraşamayanlar veya uğraşmasını bilmeyenler ne yapsın!
***
Günümüz medyası zaten ne o bilindik 'araştırmacı gazetecilik' sorumluluğunu yerine getiryor.
Ne kamu yararı adına gerçek hikayelerin bulunup ve aktarılan gazetecilik olarak bilinen 'veri gazeteciliği' yapıyor.
Ne de evrensel basın meslek ilkelerine özenli bir şekilde yayıncılık yapıyor.
Varsa yoksa dedikodu.
Varsayım.
İddia.
Sansasyon.
Asparagas!
***
Anlayacağınız bir taraftan üniversitelerimizde bölüm olarak bile açılan 'Yeni Medya ve Gazetecilik' bir taraftan doğru olarak bu mesleği yapanlara öğretileceği gibi, diğer taraftan da daha geleneksel gazeteciliği yapamayanlar ile birlikte gazetecilik ile sosyal medya trollerinin de ayrışmasına yardımcı olunması gerek.
Tamam, çağımıza damgasını vuran bilişim teknolojileri içerisinde gelişen internet insanlık için yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
Tamam, internetle birlikte iletişim ve medya alanında da çok farklı yapısal ve işlevsel dönüşüm süreçleri başladı.
Tamam, yazılı basın, görsel işitsel medya gibi ayrımlar ortadan kalkarak bütünleşik, bir medya yapılanması ortaya çıktı.
İyi ama hem yeni bir sitem doğdu diye eskisini öldürmek doğru değil.
Hem de daha eskisini sağlıklı bir şekilde denetleyemiyoruz yenisini (üstelik daha yasası çıkmadı) nasıl sağlıklı bir yapıya oturtacağız.
***
Söylemek istediğim aynen şu.
Adı ister geleneksel medya olsun, ister yeni medya olsun, ister başka bir şey.
Değişen ve gelişen dünyaya ayak uydurmasını bilmeyen insanlarımız olduğu sürece, bu insanlarımızın, gerekli donanım ve bilgiye sahip olmadan (hangi alanda olursa olsun) o işi yapmaya kalkıştıkları sürece, yeni bir gelişmeden faydalandığımız sürece çok daha fazla zararını da hep birlikte çekmeye mahkumuz.
Eğitim, öğrenim, deneyim, tecrübe aşaması olmadan başlayacağımız her işte kırıp dökmeyi göze alacağız.
Aman ha; yeni medya gazeteciliği yapalım ama ''facebook gazeteciliğinden'' uzak duralım...
Yeni medya ve yalandan gazetecilik!
.