Ya herkes müzisyen olabilseydi?
90 ülkeden 90 genç bir araya geliyor ve Birleşmiş Milletler'in ilk müzik topluluğu 'Rhythm of the Universe' vesilesiyle çıkıyor karşımıza. Geçen gün gelen bir mail ile haberimiz oldu projeden... Proje ilginç, ortaya çıkan sonuç güzel... Emir Cerman'ın önderliğinde bir araya gelen Birleşmiş Milletler'in ilk müzik topluluğu 'Rhythm of the Universe' ilk konserini 1 Nisan'da dünyanın en büyük ve önemli konser salonlarından Boston Symphony Hall'da gerçekleştirmiş.
İlk single ve videonun hikayesini Emir Cerman şöyle anlatıyor: 'Hep düşünmüşümdür, dünyadan genç müzisyenleri bir salonda toplasam ve birlikte müzik yapmalarını istesem tepkileri ne olurdu diye... Düşünürdüm ama başaracağımı nedense hiç aklıma getirmemiştim. Bu projenin ilk adımları 4 sene önce bir parça bestelememle başladı. Berklee'deki eğitimimle birlikte büyük bir ivme kazandı.'
Hayali; müzik, tarz ve kültürlerini bir parçada toplamak olan Emir Cerman bu hayali gerçeğe dönüştürmüş de... Altyapı, Afrika ritimlerinden, klasik müzikten, Latin, rap, reggeaton, pop gibi bütün ritimlerden yararlanarak yeniden düzenlenmiş.
Sonunda 90 müzisyen masalara laptoplarını koyarak ve kulaklıklarını takarak çalışmaya başlamıştı. Herkesin aynı anda ortak bir melodi için söz yazabilmesinin formülünü de ortak kullanılacak kelimeleri bir perdeye yansıtarak bulmuşlar. Bu anahtar sözler 'Barış, beraberlik, müzik gücü, enerji ve evrenin ritmiymiş.
Rhythm Of the Universe ekibinin yakın planları içerisinde 90 gencin Türkiye de dahil birkaç ülkede, o ülkenin önemli sanatçılarıyla sahne almaları da var.
Buraya çöp atan insan değildir!
Uzaya çıkışımızın 50'nci yılını idrak ettiğimiz şu günlerde ilginç uzay haberleri dolanıyor nette... İşte bunlardan biri: Uzaydan yere düşen insan yapısı çöpler! İnsan her yerde insan, değil mi? Diğer çöpler için oobject'e bağlanın lütfen. (oobject.com/category/space-junk/)
Garip manzaralar...
Detroitli sanatçı ve heykeltıraş Graem Whyte'ın bu heykelleri gerçekten çok ilgi çekici. Öncelikle kendilerine has gariplikleri var. Klasik manzara çalışmaları olmalarına rağmen üzerinde durdukları yüzeylerden dolayı herhalde... Daha fazlası için sanatçının sitesine () bakabilirsiniz.
Gördüğümüz en garip klavye...
Ortalık klavyeden geçilmiyor fakat bunun kadar değişik ve garip görünen başka bir örnek bulmak zor. Doğal tahtadan tasarlanmış olan bu klavyenin tuşlarının yamukluğu bizi buradan bile rahatsız etti. Ama diğer taraftan elinin altına alıp kullanmadan karar vermemeli. Çünkü bu yamuk ve rahatsız görüntünün altında dünyanın en kullanışlı klavyesi yatıyor olabilir. (www.bit.ly/fVRpsd)
Bu sefer oyun posterleri minimalleşti
Afişlerin ve posterlerin minimal olarak yeniden tasarlanması ciddi bir akım haline geldi. İşte yeni bir set: Bazı popüler video oyunlarının posterleri... Sanatçı Lechaftois Boris'in diğer çalışmaları için: (society6.com/studio/freshmanta/page/1)
Web sitelerinin arka yüzü...
Web sitelerinin arka planlarında ne olduğuna dair eğlenceli bir proje (). Biz özellikle Twitter'ın arkasındaki sistemi çok beğendik. Siz ne dersiniz?
Kağıda basılmamış ilk Pulitzer!
Yeni nesil habercilik önemli bir mihenk taşını daha geçti. Bu yıl Pulitzer ödüllerinde en önemli ulusal haber dalında Amerikan bağımsız gazetecilik sitesi ProPublica sadece internet ortamında yayınlanan bir haber dizisiyle ödüle layık bulundu. Haber finansal krize sebep olan Wall Street hareketlerinin arka planlarını açıklayan bir dizi yazıdan oluşuyor. Site geçtiğimiz yıl da New York Times ile ortak yayınladıkları bir haberle ödül kazanmıştı. Fakat bu yıl ilk defa kağıda basılmamış bir haber birinciliği aldı.