CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Mehmet Ali Susam, soğuk hava ve aşırı yağışların tarımı olumsuz etkilediğini söyledi. Yılın son günlerinde Manisa ve İzmir’in bazı ilçelerinde afet düzeyine çıkan yağışlardan sonra Tarım Bakanlığı’nı göreve çağıran Susam, bölgede hasar tespiti yapılmasını, çiftçinin zor duruma düşmesinin engellenmek için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi.
Turgutlu ve Akhisar’ın yanı sıra İzmir’in ilçelerinde de zarar oluştuğunu ifade eden Susam, “Bölgede yaptığımız ilk belirlemelere göre Bayındır’da Alankıyı, Çınardibi ve Ovacık gibi köylerdeki çok sayıda meyve ağacının dalları yoğun kar yağışı nedeniyle kırıldı. Kemalpaşa Ören bölgesinde yağıştan seralarda ve dolu örtülerinde büyük hasar var. Yüksek bölgelerde daha geç olgunlaşan bu nedenle de henüz toplanmamış olan yağlık zeytinler dolu ve dondan zarar gördü. Menemen’de Gediz Nehri’nin taşmasıyla Maltepe ve Musabey Mahallelerinde sebze bahçeleri sular altında kaldı. Tire’nin Yiğenli Mahallesi’nde Küçük Menderes’in taşmasıyla tarım arazileri sular altında kaldı. Bergama’nın Ayaskent ve Göçbeyli Mahallelerinde yağış nedeniyle daldaki pamuk zarar gördü, değeri düştü” dedi.
Daha da soğuyacak
Bu kışın daha soğuk ve yağışlı geçmesinin beklendiğini ifade eden Susam, “Meteorolojinin tahminlerine göre önümüzdeki günlerde yeni bir soğuk hava dalgasının Trakya’dan başlayarak Türkiye’yi vurması, sıcaklıklarda rekor düşüşler oluşması bekleniyor. Ülke genelinde don olaylarının yaşanması ve dolu tehlikesi olduğu öngörülüyor. Çiftçilerimiz gücünün yettiği ölçüde başta örtü olmak üzere diğer tüm tedbirleri alacağına inanıyorum. Devletin ise TARSİM’i öne sürüp, çiftçiye ‘Sigorta yaptırsaydınız’ diyerek bir kenara çekilme lüksü yoktur. Devlet zarar gören çiftçiye şefkatli elini uzatmalıdır” diye konuştu.
TARSİM bu yıl peşin prim almasın
TARSİM’in primlerin yarısını devletten aldığı halde çiftçiye yeterli ölçüde destek olamadığının altını çizen Susam, “TARSİM bu yıl için Ziraat Odaları ve Tarım Bakanlığı’yla ortaklaşa özel bir uygulama gerçekleştirmelidir. Odaların organizasyonuyla tüm çiftçiler peşinat alınmadan, sadece imza atarak TARSİM’e kayıt yapılmalıdır. Bakanlık ise çiftçinin payına düşen primin hasatta ödeneceğinin garantisini vermelidir. Diğer yandan köylüler TARSİM’in primlerinin yüksekliğinden, buna karşın olası bir hasar durumunda ödeme konusunda cimri hareket edilmesinden şikayet etmektedir. Ayrıca sigorta kapsamı, üzerinde meyve olmasa bile ağaçlarda meydana gelen hasarları kapsayacak şekilde genişlemelidir. Devlet, primlerinin yarısını ödediği bu sigorta sistemini kontrol altına almalı, sistemi çiftçinin lehine bir noktaya getirmelidir. TARSİM de kazanç peşinde koşmak yerine, çiftçinin kara gün dostu olmak mantığıyla çalıştırılmalıdır” dedi.
Köylünün kazancı azaldı
Çiftçinin kazancının her yıl azaldığını öne süren CHP’li vekil, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tarımsal üretimde kullanılan mazot, gübre, tohum gibi girdiler pahalanırken, ürünlerin fiyatları düşüyor. 2002’de 4,5 kilo buğdayla 1 litre mazot alan çiftçi, bugün aynı mazotu 6,5 kilo buğdayla alıyor.
Bir önceki yıl bir ürünü ekerek ortalama 100 lira kazanan çiftçi, bu yıl aynı ürünü ektiğinde 97 lira kazandı. Buna bir de enflasyon ve kur farkıyla cebinden uçan miktarı eklediğinizde çiftçi ancak günlük ihtiyacını karşılayacak kadar kazanabilir hale geldi.
Akıl verme, destek ol
Bu nedenle çiftçi sürekli borçlu… Sulamaya, elektriğe, gübreciye hatta günlük ihtiyaçları nedeniyle bakkala kasaba borcu var. Hasatta borcunu kapatırsa bile, ertesi yıla yine borçla başlıyor. Bu durumdaki bir çiftçi ürününü kaybettiği zaman ayakta kalması mümkün değildir. Çiftçiye ‘TARSİM’e kayıt olsaydınız’ diye akıl vermek yerine kamu kaynakları harekete geçirilerek burada yaşanan sorunu çözmek gerekiyor”