Sevim Güney
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet!”
Yayınlanma:
Ailemizden, 7. Sınıfa giden bir ufaklığın, ders kitaplarına göz attım bugün. Bizim zamanımızdan sonra, kitaplarda neler değişti diye bakmak istedim. Görmek istediğim ders kitaplarından biri, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” kitabı idi. Şaşırmadım aslında. İçinde, ailenin anlatıldığı resimli olan kısımlarda, türbanlı kadınlar, sakallı erkek fotoğrafları vardı. Benim zamanımda hiç yoktu.
Oldum olası, eleştiririm bu dersin kitaplarını. Çünkü; Din kültürü verirken, bütün dinlerden örnekler verilip anlatılmalı, güzel ahlaklı olmaktan ise daha da fazla bahsedilmeli diye düşünürüm.
***
Kitapta; Bakara suresinden örneklemeler var. Yanlış anlamayın sakın, “Makara” değil, “Bakara”....
Şimdi bir düşünün, çocuk ders yapıyor. Bakara suresinden verilen örneklemeleri okuyor. O arada, ailesi tarafından izlenen haber bülteninde, Bakan’ın ses kaydı yayınlanıyor. Çocuk dikkat kesilmiş, “Aaaa, diyor, kitaba yanlış yazmışlar.”
Çocuk ne bilsin! Bakara suresinin, makara olması gerektiğini sanıyor....
Eee, koskoca Bakan, yanlış söyleyecek hali yok, olsa olsa kitaba yanlış yazılmıştır!
***
Kitapt, başka birçok sureye daha yer verilmiş. İsa suresinden alıntı yapılan kısımda, şöyle yazıyor;
” Akrabaya, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere saçıp savurma. Zira böylesine savuranlar, şeytanın dostlarıdır”. “Ey ademoğulları! Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü; Allah israf edenleri sevmez”buyurulur. Böylece, “müslümanlar tutumlu olma konusunda uyarılır” deniyor.
O sırada, TV açık. Haber bülteninde; 100, ay pardon, 1000 odalı bir sarayın haberi yapılıyor. Anne, çocuğa söyleniyor o arada; “Tuvaletin ışığını neden açık bıraktın, boşa yanıyor. Günah!”
Saray ışıkları, şıkır şıkır yanarken...
***
Kitapta bir de çizelge var, kenarından oklar çıkıyor. Okların birinin ucunda “İnsanı, savurganlığa ve nefrete yönlendirir” yazıyor. Ortası, öğrencinin doldurması için boş bırakılmış.
Bizim çocuk oraya, “Şeytan” yazmış.
Ne söylememi bekliyorsunuz? Bazılarının içine şeytan kaçmış, ya da işine şeytan karışmış olsa gerek.
***
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında, cevap bekleyen, noktalı yerler var. Sorulara nasıl cevap vermiş diye bir bakayım dedim, hep beraber düşünelim sonra, olur mu? Soruları yazmayacağım, cevaplardan anlayacaksınız zaten. Cevaplar, sorulardan daha önemli.
“Fakirlere, kurban kesip dağıtarak yardım etmeliyiz” demiş. “ Güzel sözler söyleyip, karşımızdakini mutlu edelim” demiş. “Kimseye kin gütmeyelim, onlar üzülmesin” demiş. Yani, hep başkaları, hep başkaları...
Bu nasıl bir eğitim, bu nasıl bir ders? Karşımızdaki üzülecek diye, içimize ata ata ne hale geldik. Hala, kendi mutluluğumuzu başkaları mutlu olsun diye öteleyip duruyoruz, bizim mutluluğumuz ne olacak peki? Bu çocuk, kendini bunlara inandırsa, nasıl mutlu olacak? Ben artık abartabilirim ama ilkokullara psikolog, pedagog atanmasını rica edeceğim. Artık, ayakları yere sağlam basan, kimsenin kandıramayacağı bireyler yetişmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kitapta, Atatürk’e rastlamayacağım diye ödüm patladı ama son sayfalarda rastladım ona. Kitapta yazılanları değil ama söylemiş olduğu başka sözlerle kapatacağım konuyu.
Kadın erkek eşitliği, fıtrata ters diyenlere inat....
“Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir.”
“Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır."
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır.”
Saygıyla eğiliyorum...
Sevgiyle kalın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.