Çok… 

Bugün, masada çayımı içip, gazete okurken, servisi yapan şirin bir genç kız, “Gazete bugünün mü?” diye sordu.

“Evet” dedim. 

Farkettim ki, sol sayfaya  astroloji bölümüne bakıyor.  Fallar var, onları okumak istiyor. 

“Bakabilir miyim?” dedi.  

Cevabımı  beklemeden, sayfayı kendine doğru çevirdi. Hızlıca okudu. Bende bir göz attım, güzel şeyler yazıyordu aslında.  Burcunda şöyle diyordu; “Çok iyi bir dönemdesiniz, iletişim,  kariyer, bilgi ve kendinizi geliştirme anlamında, çok şanslı bir dönemdesiniz.” 

Ona göre,  hiçte iyi bir fal değildi sanırm. 

Yüzünü buruşturdu ve aynen şöyle dedi; “ Off, bu ne ya böyle, burada hiç “AŞK”yok! Zaten bende şans mı var?”

 Kariyer, iletişim, gelişmek, bilgi, şans, vs… 

Geçiniz…  Hiçbirinin önemi yok. 

Hele bir aşık ol, zaten bütün istediklerin olacak. İş hayatın, sosyal hayatın canlanacak.  Uçarak yürüyeceksin,  yorulmak nedir bilmeyeceksin, acıkmayacaksın, susamayacaksın, enerjik olacaksın. 

Aşksızlık ise bütün bunların tersi. Mutsuz bir yüz, uykusuz geceler, ışıltısız bakan gözler... 

Aşk lazım, mutlu olmak için.  

Mevlana, ne demiş,;

“Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıIdızIar arasında parıIdayan ay gibi belli oIur.” 

Aşık olanın aşkı, gözünden okunur. Ama bu hazırda bekleyen bir şey değil tabii ki. 

Bu yüzden, aşkı arayın, bulunca da dört elle sarılın. 

Saksıdaki bitki bile, büyümek ve çiçeklenmek için aşk istiyor.  

Mesela ben, yıllardır menekşe yetiştirmeye çalışırım. Ama ne yazık ki, bir kere bile onları canlı tutamadım. Yeterince ilgilenemediğimden, solup, kuruyup gittiler hep.

İnat ettim, bir tane daha diktim.  Diğer saksılarımın arasına yerleştirdim. Şimdi, ben camın öbür tarafından, ona bakıp laf atıyorum.

Güzel sözlerle seslenip, seviyorum. Nasıl güzel açtı mor mor, bakmaya doyamıyorum. 

Menekşem  ve yanındaki arkadaşları artık mahzun değil...

Kısacası, mutlu olmak, tamamen sevmek ve sevilmekle ilgili bir durum. 

**“İnsanı yaşatan ne kandır, ne de can, insanı yaşatan aşktır, aşk, hey can.” 

 

**“Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa, aşka ne diye hayret ediyorsun? Etme!” demiş,  Mevlana, ne iyi etmiş, ne güzel söylemiş. 

Sevgiyle kalın...