CHP DEĞİRMENCİ’Yİ İHRAÇ ETMEYECEK!
MÜEZZİNOĞLU'NUN AÇIKLAMASININ TAMAMI AŞAĞIDADIR...
AK PARTİ İstanbul Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu, referandum sonrası ilk basın toplantısını dün gerçekleştirdi. Halk oylamasının ülkemize ve milletimize hayırlı olması dileğiyle konuşmasına başlayan AK PARTİ İstanbul Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu, “İnşallah bu halk oylaması ülkemize daha çok temel hak ve özgürlüklerin yerleşmesine, hukuk devletinin gelişmesine, demokrasimizin kökleşmesine, milli iradenin hak ve hukukunun güçlenmesine, güven ve istikrarın da yerleşmesine vesile olur” temennisinde bulundu. “Evet” diyenin de, “Hayır” diyenin de kazandığını, çünkü ileri demokrasinin herkes için olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, “Ders alması gerekenlere gereken dersin, ceza alması gerekenlere gereken cezanın, ödüllendirilmesi gerekenlere de gerekli ödülün olduğu bir halk oylaması sonucunu yaşadık. 73 milyon ülke insanımıza, 50 milyon seçmenimize de teşekkür ediyoruz” dedi.
4 TEMEL SORUNDA ÇÖZÜM
AK PARTİ kurulduğunda Türkiye’nin 4 temel sorunu olduğunu dile getirdiklerini anlatan Müezzinoğlu, şöyle konuştu: “Bunlardan bir tanesi insan hak ve özgürlükleri, diğeri hukuk devleti olma, üçüncüsü demokrasinin yerleşmesi,son olarak da ekonomik gelişme anlamında sorunlarımız vardı. Bu dört temel ayağın hızla gelişmesi için 8 yıldır çaba gösterdik. Sonuçta her dört konuda da önemli gelişmeler olduğuna inanıyorum. Ama en hayatı gelişmenin 12 Eylül Pazar günü yapılan halk oylaması sonucu olduğuna inanıyorum. Çünkü bundan sonraki süreçte hukuk devleti, demokrasinin yerleşmesi, hak ve özgürlüklerin gelişmesi anlamında daha sağlıklı gelişmeleri, ülkemize ve milletimize yakışan gelişmeleri inşallah önümüzdeki süreçte hızla, toplumumuz, milletimiz görecektir.”
İKİNCİ SINIF DEMOKRASİNİN ARİFESİNDEYİZ
Bu gelişmelerin yeterli olmadığını belirten Müezzinoğlu, “Tabi bu yeterli mi?” derseniz bu 1-1.5 ay önce yaptığımız toplantıda da ‘12 Eylül bizi üçüncü sınıf bir demokrasiden ikinci sınıf bir demokrasiye geçişin kapısını açacak’ demiştik. Şu anda ülkemiz ikinci sınıf bir demokrasinin arifesinde. İnşallah bu dönemi sağlıklı geçirerek çok hızlı bir şekilde milletimizin hak ettiği birinci sınıf bir demokrasi yolculuğunu kısa sürede tamamlamasını temenni ediyoruz” diye konuştu.
CHP VE MHP SORUMLULUKTAN KAÇMAMALI
Halk oylaması sonuçlarının TBMM’de grubu bulunan diğer siyasi partilere gerekli mesajı verdiğini, onların bu mesajı almalarını temenni ettiğini belirten Müezzinoğlu,sözlerini şöyle sürdürdü: “Dilerim ki TBMM, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” dediği gibi, millete ait olan egemenliğin, milletin temsilcileri tarafından yerine getirilebilme sorumluluğunu çok hızlı bir şekilde üstlenir. Ne yazık ki gerek CHP gerekse MHP kendi programlarında olmasına, “Bu ülkeye yeni bir anayasa gerekli” demelerine rağmen son 15-20 yıldır en ufak bir adım atmamış, ellerini taşın altına koymamıştır. Bu halk oylamasında da takındıkları tavır açıkçası milletimiz tarafından tasvip edilmemiştir. Halkımızın onlara gerekli uyarıyı yaptığı kanaatindeyim. Özellikle MHP ve CHP’nin bu ülkeye ve milletin geleceğine ait sorumluluklarını halktan yana tavır takınarak hızla çözümünde sorumluluktan kaçmamaları gerektiğine inanıyorum. Ümit ediyorum ki yetkili kurulları bu anlamda gerekli çıkarımları yaparak önümüzdeki süreçte ikinci sınıf demokrasiden birinci sınıf demokrasiye hızla geçişe katkı sağlarlar. Bütün buna rağmen dünkü tavırları devam ederse AK PARTİ yine bu anlamda kendi üzerine düşen görev ve sorumluluklarını da yapmaya devam edecektir.”
TOPLUM SİYASETÇİLERİN ÖNÜNDE
Bazı siyasetçilerin toplumu algılama kabiliyeti eksik bir kitle gibi gördüğünü ama bunun böyle olmadığını, toplumun yer yer siyasetçiden daha ileri düşünceye sahip olduğunu, daha iyi analizler yapabildiğini ifade eden AK PARTİ İstanbul Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu, “Keşke bunu görebilseler ve gerek toplumun gerekse de seçmenini bakış açısıyla örtüşebilen siyaset yapabilseler. Esasında siyasetçinin görevi kendi seçmeninin ufkunun da ötesine geçip onun ufkunu geliştirmek olmalı. Ama ne yazık ki bizim bazı siyasi partilerimiz kendi seçmeninin ve halkının ufkunun da gerisinde kalmış olmasının da sıkıntısını yaşıyoruz. Umarım önümüzdeki süreçte çok daha iyi değerlendirmeler yapılarak, çok iyi şekillenen bir süreç olur” temennisinde bulundu.
Referandum sonuçlarının 70 milyonun geleceği adına çok anlamlı, pozitif gelişmelere vesile olacağını belirten Müezzinoğlu, “Evet’ verenlere de, “Hayır” oyu verenlere de teşekkür etti. Müezzinoğlu, “Hür iradesini kullanmış, vicdanının sesini dinlemiş, aklının analizlerini yerine getirmiş tüm seçmenlerimize teşekkür ediyoruz ve bu sonuçların 73 milyon ülke insanının tamamının bugünü ve geleceği adına önemli olduğuna inanıyorum. Önümüzdeki süreci yine siyasiler sağlıklı götürebilirlerse çok hızlı bir şekilde bu milletin hak ettiği, bu milletin layık olduğu birinci sınıf bir sivil demokrat bir anayasaya da hızla kavuşmayı inşallah başarırız” diye konuştu.
CHP VE MHP TABANINA RİCA
Özellikle CHP ve MHP tabanından, partilerinin üst yönetimlerinden ısrarla ve inatla milli iradeyi üstün tutan, hak ve hukuku merkeze alan, hukuk devletini öncelikleyen, insan hak ve özgürlüklerini temel bakış açısı olarak alan ve demokrasiyi kökleştiren sivil demokrat bir anayasa talep etmelerini isteyen Müezzinoğlu, “8 yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde darbe planlarının, krizlerin oluşturulduğu çok sıkıntılı süreçler yaşadık. Başarılı olamadılar ama milletimiz artık bu fotoğraflarla karşı karşıya kalmasın, millet ne derse o olsun. Sandıkta millet ödül vereceklerine ödül, uyarı vereceklerine uyarı, ceza vereceklerine ceza vereceği bir süreç başlasın istiyoruz. O nedenle gerek MHP’li, gerekse CHP’li seçmenlere kendi partilerinin üst yönetimlerini uyarmalarını, taleplerini sesli ve güçlü istemeleri konusunda açıkçası ülkemizin ve milletimizin geleceği adına duyarlılık beklediğimizi de ifade etmek istiyorum. “
TEŞKİLATLARIMIZA HAKSIZLIK YAPILMASIN
Basın mensuplarının, “AK PARTİ teşkilatlarının çalışmadığı, Başbakan Erdoğan’ın tek başına kaldığı” şeklindeki yorumlarına katılmadığını belirten Müezzinoğlu, “İstanbul’da çalıştığım bölge için söylüyorum: Yaklaşık 1.5 aylık süre zarfında istisnasız her gün arazide bulunan bir teşkilatla birlikte oldum. İstanbul genelinde 5 milyonluk rakamlarla dört farklı bilgilendirme broşürü dağıtıldı. Bu 20 milyon bilgi akışı demek. Bunların dağıtımı yüzde 70 başarılmış olsa her vatandaşa mutlaka bir adet bilgi edinebileceği broşür gitmiş demektir. Silivri, Çatalca, Büyükçekmece, Beylikdüzü, Esenyurt, Avcılar ve Küçükçekmece’de bulundum. Arnavutköy, Eyüp, Zeytinburnu’na da gittim ama yoğunluklu çalıştığım ilçeler bunlar oldu. Buralarda arazide olan bir teşkilat gördüm. Her akşam cadde ve sokaklarda ortalama 1.200 civarında vatandaşlarımızla birlikte olduk. Bunlar kolay teşkilat çalışmaları değil. O nedenle teşkilatlarımıza haksızlık yapılmasın. Eksiği vardır, yetersiz alanlar vardır ama teşkilatlarımız çalışmıştır. Genel Başkanımız, Başbakanımız tabi ki müthiş bir efor sarf ediyor, çalışma yapıyor ama sandık başkanımızdan tutun da teşkilatımızın tüm kademelerinin de karınca kararınca emek sarf ettikleri kanaatindeyim. Aksayan yönleri de mutlaka teşkilatlarımız il, ilçe, genel merkez ve teşkilat başkanı düzeyinde önümüzdeki bir hafta, on gün içinde değerlendirip, gerekli müdahaleleri de yapacaktır.”
CHP DİN DÜŞMANLIĞINDAN VAZGEÇMELİ
Avcılar’da bilboardalara asılan, başörtüsünü rahibe kıyafetine benzeten afişler ve Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin kesin ihraç talebiyle parti disiplin kuruluna sevkedilmesiyle ilgili soruları cevaplayan Müezzinoğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Bu yalnız Avcılar’ı ilgilendiren bir hadise değil. Bir inancın mensuplarına, inanç değerlerine saygısızlık yapan bir anlayış Türkiye genelinde tepki gördü. Türkiye genelindeki reaksiyonu CHP’nin değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyim. Ama CHP’nin bu anlamdaki zafiyetleri ne yazık ki her seçim döneminde var. Cümleyi telaffuz etmekte zorlanıyorum ama hak ettiğine inandığım için de söyleyeceğim: Genlerinde din düşmanlığı, inanç düşmanlığı olan bir siyasi anlayışı kamuoyuna yansıtıyorlar. Kamuoyunda da bu imaj yerleşmiş vaziyette. Yalnız bu geçtiğimiz kısa dönemde Mersin’de çarşaf yırtılması, genel sekreter Sayın Önder Sav’ın Hac’ca gidecek bir seçmenine, “Orada ne işin var. Bakarsın Muhammet seni bırakmaz, gelemezsin” şeklindeki sözleri. Bunlarn yukarıdan, en aşağıya kadar yansıyan biraz fıtrat yansımaları olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu fıtrat yansımaları toplumda hak ettiği gerekli değerlendirmeyi ve yansımayı buluyor.
DEĞİRMENCİ’NİN İHRACINI BEKLEMİYORUM
Değirmenci’nin ihraç olmasını beklemiyorum. ‘Kesin ihraç’ kararıyla disipline havale edilmesini, kamuoyunun tepkisini azaltmak için bir taktik olarak görüyorum. Tahminimce en cesur kararları; uyarı veya iptal olacaktır. Bu da fıtratlarına aykırı bir hareket değil. Bunu yalnızca Mustafa Değirmenci’nin yaptığına da inanmıyorum. İl başkanlıklarıyla birlikte yaptıklarından hiçbir tereddüdüm yok. Mustafa Değirmenci dünün belediye başkanı değil neticede CHP’de 10 yıldır siyaset yapan bir kişinin bugüne kadar hiç yapmadığı bir şeyi bugün yapıyor olmasını beklemek çok akılcı olmaz. İl başkanını bu işten haberi var. Peki disiplin bunu ne zaman görüşecek? Üç ay sonra mı? Kamuoyunun durumuna göre ayarlayacak. Tabi bu konuda CHP’yi ilgilendiren bir karar ama bu düzeyde bir yaptırımı birinci dereceden hak edenin Değirmenci olduğuna da inanmıyorum. Birinci dereceden yaptırımı hak eden İstanbul İl Başkanlığıdır. Ben sadece kanaatimi söylüyorum. CHP Genel Sekreteri Sayın Önder Sav’ın, “Hac’ca gitme Muhammed seni orada alır. Oradan buraya dönemezsin de” sözüne CHP hangi disiplin uygulamasını yaptı ki şimdi de yapsın? Değirmenci’ye uyarı ya da kınama gelebilir diyorum. Kanaatim bu. Ama beni yanıltırlarsa, onu da kamuoyu görür.”
HAYIRCILARIN DUASI KABUL OLDU
Müezzinoğlu, basın mensuplarının, CHP’lilerin referandum süresince, “Hayırlı olsun” dediğini, AK Partililerin ise bundan kaçındığını belirtmeleri üzerine, ‘Hayırcılar’a cevabım şu: Cenabı Allah duaları kabul edermiş. Bunlar o kadar çok ‘hayırlı olsun’ dediler ki Cenabı Allah da, millet de onların dualarını geri çevirmedi ve ben CHP’li milletvekili arkadaşlarımdan veya siyaset yapan arkadaşlarımdan hiç bu kadar ‘Hayırlı Ramazanlar’, ‘Hayırlı akşamlar’, ‘Hayırlı bayramlar’ sözlerini hiç duymamıştım. Onlar da çok hayırlı bir kelimenin ne olduğunu öğrenmiş oldular. Allah da, millet de onları mahcup etmedi. Ben kendi adıma ‘hayırlı’ kelimeleri kullanmaya devam ettim. Bu millet ‘hayır’la, ‘hayır’ın ne anlama geleceğini ayırdı. Niye rahatsız olayım ki? Milletimi ‘hayır’la, ‘hayır’ı anlayamayacak gibi görüyorsam bu benim küçüklüğümdür. Bu millete saygısızlığımdır. Bu saygısızlığı da bu millete asla yapmam. Bu millet ‘hayır’ın derinliğini de bilir, ‘hayır’ın netliğini de bilir.
TRAKYA’DAKİ BAŞARISIZLIK
Müezzinoğlu, Avcılar’dan Silivri’ye kadar olan bölgede neden hayır oylarının çok çıktığı şeklindeki soru üzerine şunları söyledi: “Görevim, bulunduğum bölgedeki muhatabım kitleye doğruyu ve inandığım doğruyu anlatabilmektir. Demek ki yeterince anlatamamışız. Daha iyi anlatmamız lazım. Eksikliğimiz ortaya çıkıyor. Sonuç milletin taktiridir, Dolayısıyla benim görevim daha iyi anlatmaktır. Türkiye’nin her yerinde daha iyi anlatmamız gerekiyor.”
SİYASET MEDENİCE YAPILMALI
Kendisiyle ilgili söylentilerle ilgili soruları cevaplayan Müezzinoğlu, şöyle konuştu: “Siyaseti medeni ve saygın bir şekilde yapmaya çalışan biri olduğunu, inandığı değerler uğruna mücadele ettiğini vurgulayan Müezzinoğlu, “En zor koşullarda Avcılar’da Refah Partisi’nden aday olmuş biriyim. Sokakta yakama yapışanlar oldu, “Utanmıyor musun, ayıp değil mi?” diyenler oldu. Şimdi o insanların bir kısmı benimle birlikte siyaset yapıyor. Çizgisi ve tavrı belli olan biriyim. Bazıları beğenir, bazıları eleştirir, bazıları komplo teorileri yapar ama 20 yıldır bu bölgede siyaset yapıyorum. Çizgim de, duruşum da çok nettir. Dolayısıyla bunu kim nasıl yorumluyorsa yorumlasın. Kim hangi komplo teorisini yaparsa yapsın. Gücümün yettiği oranda ilkesel ve saygın bir siyaset çizgisini devam ettireceğim, yaptığım sürece de böyle kalacak. Hiçbir CHP’li, düşmanım değil. Hiçbir MHP’li de benim düşmanım değil. Bunların hepsinin de en az benim kadar bölgesine ve milletine hizmet etmek niyetinde olduğuna inanıyorum. Yanlış yaptıysa o yanlışını söylerim, eksik yaptıysa eksiğini söylerim ve taktiri vatandaşa bırakırım. Vatandaş taktiri nasıl yaptıysa o takdire saygı duyarız. Demokrasi de budur. Bugünlere gelirken neler çektiğimizi de bilen biriyiz. O kendi saygınlığını kendi düşünsün. Dedikoduculara, fitnecilere hayatımda prim vermedim, onlar işlerine devam etsinler.” Eski DYP ilçe başkanı rahmetli Ertan Uygun ve dönemin ANAP’lı belediye başkanı Tahsin Salihoğlu ile birlikte herkese örnek olacak bir siyaset yaptıklarını hatırlatan Müezzinoğlu, “Yeri geldi birbirimize muhalefet ettik, yeri geldi destekledik. Ayrı partilerden olmamıza rağmen ülkemizin ve milletimizin geleceği için ortak hareket etmesini bildik” diyerek rahmetli Ertan Uygun’u ve Avcılar’ın efsanevi belediye başkanı Tahsin Salihoğlu’nu medeni siyasete örnek gösterdi.
YEŞİLKENT’TE KİM SUÇLU?
Yeşilkent’le ilgili ne Avcılar Belediye Başkanının, ne Avcılar Belediyesinin, ne Büyükşehir Belediyesinin olağanüstü bir yanlışı olduğu kanaatinde olmadığını belirten Müezzinoğlu şunları söyledi: “Temel problem planların ikide bir itiraz ve planın hukuk tarafından iptalidir. İki üç yıl gece gündüz uğraşıyorsun ilçe belediyesi, Büyükşehir belediyesi askı süresi, itiraz, planlar iptal. Tahsin Bey döneminden beri bu süreçler devam ediyor. Halbuki Tahsin Bey döneminde Firuzköy planları kabul edilmiş olsaydı şu anda Yeşilkent Mahallesi modern, planlı, imarlı bir yer olacaktı. Oraya mecburen prefabrik okul yapıyoruz. Neden prefabrik okul yapıyoruz? İmarlı okul yapamadığımız için. Çözüm şimdi yine geldi, iptal olmasın diye dua ediyoruz. Bütün bunları inşallah bu anayasa değişikliği paketinden sonra daha iyi bir zemine taşıyacağız yoksa İstanbul mahvoldu. Vatandaş hesabı bana soruyor, bana da, vatandaşa da bedeli birileri ödetiyor. Tarafsız olmayan bir hukuk bağımsız olamaz zaten. Bu millet bunun bedellerini ödedi. CHP zihniyet olarak bu statükodan yana durdu. Vatandaşa bedel ödeten CHP’li belediye değil, vatandaşa bedel ödeten CHP zihniyetidir. Şimdi Yeşilkent’in modern olabilme şansı var mıydı? Meşru zeminden bir bölge insanını çıkartıyorsunuz. Ondan sonra da belediyeye diyorsunuz ki ‘Niye önlemiyorsunuz. Buraya niye alt yapı yapmıyorsunuz?” Yasal olarak alt yapı yapmaya yetkisi yok. İmarlı olmayan yere yatırım yapamazsın.
GÜNEYDOĞUDA CHP VE MHP’NİN VEBALİ VAR
Güneydoğu’da CHP ve MHP’nin ciddi bir vebali ve sorumluluğu olduğunu ileri süren Müezzinoğlu, “Bu ülkede son 10 yıldır CHP ve MHP Güneydoğu bölgesindeki halkla siyasi iletişimi kesmiştir. Şayet halkçıysan halkın bütünün dertlerine sahip çıkacaksın. Şayet milliyetçiysen milletin tamamının sorunlarına ve sıkıntılarına sahip çıkacaksın. Esasında ‘bölünme’ veya ‘ihanet’ kelimelerinin karşılığını iyi araştırırsanız ister 2004 seçimlerine bakın, isterseniz 2007, 2009’a bakınız isterseniz de bu 12 Eylül’e bakınız CHP ve MHP milli birlikten yana, ülkenin bütünlüğünden yana, halkın tamamını kucaklamaktan yana zaaflarını görürsünüz. Bu zafiyet devam ettiği sürece her ikisinin de vebali çok büyük olacaktır. Dolayısıyla kendi analizlerini iyi yapsınlar, ‘Diyarbakır, Batman, Hakkari, Siirt, Van, Ardahan, Ağrı benim’ demeleri lazım. Ve oradaki halk benim halkım. O sokaklara gideceksin, o sokaklarda yürüyeceksin, sokaklardaki vatandaşın elini sıkacaksın, hatırını soracaksın, derdini dinleyeceksin, derdine derman olma samimiyetini göstereceksin. Bunu yaparsan milli birlikten bahsedebilirsin. Bunu yaparsan halkçılıktan, milliyetçilikten bahsedebilirsin. O nedenledir ki milli birlikten bahseden yalnızca AK Parti’dir. İsterdim ki CHP de halkçılıktan halkın tamamını kucaklayarak, MHP de milliyetçilikten milletin tamamını kucaklayarak bahsetsin, ama gereğini yapsın. Biz Trakya’da yine her halükarda varız. En olumsuz yerde yüzde 26’yız. Keşke CHP de Güneydoğuda yüzde 15 olsa. Keşke MHP de orada en azından yüzde 10 olsa. O zaman hadise kendiliğinde çözülüyor zaten. Biz zaten o bölgede yüzde 50’lerdeyiz. Ama onlar sıfırlar. Problem de o. Yoksa biz İzmir’de de varız, Edirne’de de, Kırklareli’nde de, Avcılar’da da varız. Ama birinci değiliz. Sorun bu. Her seçimde de birinci partiyiz. Edirne’de gelip halkçılık yapmak çok kolay. İzmir’de kolay. Gidip Şırnak’ta, Hakkari’de de yapın. İzmir’de nasıl dik yürüyorsanız gidip Şırnak’ta ya da Hakkari’de de öyle dik yürüyün” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.