Mehmet Mert
Daralan çember, CHP'nin AKP'ye desteği ve Feyzioğlu'nun telefonu!
Yayınlanma:
FETÖ hakkında yürütülen soruşturmada kimileri için çember genişliyor,k imileri için ise daralıyor. Dün sabah 187 şüpheli iş adamı hakkında gözaltı kararı verildi.
Bu kişiler arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı, bölgemizde faaliyet gösteren Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı da var. Daha önce de Kavurmacı'nın kuruculuğunu yaptığı Büyükçekmece İş Adamları Derneği'ne kapatma kararı verilmişti.
*
İBB Başkanı Kadir Topbaş 15 Temmuz darbeg ecesi ile ilgili yaptığı bir açıklamada "Darbecilere yardım eden iki çalışanımız beni sırtımdan bıçakladı" diyerek Mehmet Tunç ve Ömer Tunç isimlerini vermişti. Hiçbir kimsenin damadının, kayınçosunun, eniştesinin, bacanağının, kardeşinin yaptıkları o adamı ilgilendirmez ama kişilere göre de muamele yapılmaz umarız. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin kardeşi. Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı olarak görev yapan Tümgeneral Mehmet Dişli'den sonra İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı, Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı'nın da FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmaları çemberin daraldığını gösteriyor.
*
Sıranın daha kimlere geleceğini kestirmek güç. Şayet ucu kime dokunursa dokunsun kararlılığıi le soruşturma devam ettirilirse çok daha sürprizi simlere sıra geleceğini söylemek mümkün. Amaç Türkiye'yi; FETÖ'den, PKK'dan, IŞİD'den temizlemek ise geri adım atılmamalı. Üstelik MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da iktidara seslenerek; "Terörü bitirmek için muhalefetten ne istiyorsanız vermeye hazırız. Bugüne kadar ne istediyseniz verdik. Ama siz de terörü bitirin. Terörle mücadele konusunda elimiz zayıf diye bir sorun olmamalı. Dolayısıyla terörle mücadelenizi yapın ve ülkeyi bu beladan kurtarın. Elimizden gelen her türlü katkıyı yapacağız. Buna uygun politikalar geliştirmek gerekiyor" demişken. Artık bu güzel ülkenin bütün terör belalarından kurtulması için el birliği ile mücadeleden başka çare kalmadı.
*
Çok ilginç şeyler oluyor değil mi? Dün MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi (Ben de dahil) Ak Parti'nin destekçisi diye düşünenler, bugün Bahçeli'yi bu hareketlerinden dolayı (Ben de dahil) tebrik etmek bir yana onun yaptıklarını yapmaya (CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibi) başladı. Yanlış hesap Bağdat'tan dönermiş. Buna da şükür. En azından bugün bunları yazıyor, konuşuyor ve yapıyoruz.
*
Bakın mesela dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda asla gitmem, gidilmemeli, kaçak saray diyenler bugün Saray'a giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında olduklarını gösterdiler. Bir önceki yazımızda bu davranışları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bu davranışta bulunanlara kucak açmasını doğru bulduğumuzu belirtir ifadeler kullanmıştık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki yıl önce 'edepsiz' dediği, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu köşkte kabul etmesini ve Feyzioğlu'nun da burada yaptığı olumlu konuşmalara; ''Çok güzel hareketler bunlar'' demiştik.
*
Dün öğlen saatlerinde (yazımı yazmaya başlamadan hemen önce) telefonum çaldı. Karşıdaki ses; iyi günler efendim Mehmet Mert bey ile mi görüşüyorum, dediğinde; Buyurun benim dedim. Karşıdaki ses ise; Ben Metin Feyzioğlu. Bizi köşe yazınızda değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyoruz diyerek şöyle devam etti: “Vay efendim oraya neden gitmişim diyerek daha son yaşananları anlamayan, anlamak istemeyen, okumak istemeyenlere karşı sizin gibi ülkemizin yetiştirdiği değerli kalemlerin satırlarında yer bulmamız bize onur verdi. 15 Temmuz bir işgal girişimiydi. Ordu, birliklerimiz birbiriyle çatışmaya tutuştuğunda, büyük bir ayaklanma ve parçalanma planlanmıştı dediğimizde, şezlongunda uzanırken klavyesinden hakaret ederek benim Atatürkçülüğümü sorgulayanlar, Malta valisine mi gideceğim düşüncelerimi söylemek, devletimizin arkasında saf tutmak için. Bizim için vatan söz konusu ise gerisi teferruattır. Sizin gibi üstatların da aynı düşüncede olduğunu biliyorum. Sizi ve gazetenizi takip ediyordum zaten artık daha sık takip edeceğim...”
*
Öncelikle bu telefondan büyük onur, mutluluk ve keyif duydum. Gazetem adına, yerel gazetecilik adına ve en çok da Metin Feyzioğlu gibi kendisini bu ülkeye kabul ettiren değerler adına gurur duydum. Zira Türkiye bin yıldan fazladır sürekli düşmanlarla, bölücülerle, emperyalizmle, terörlerle mücadele ede ede bu günlere gelmiş ve bütün bu sorunları yine gerçek vatansever yurttaşları, sağduyulu aydınları, yüreğini, gücünü, aklını vatanı için kullanan devlet adamları sayesinde engelleri aşmayı başarmıştır.
Yine öyle olacak. Türkiye önündeki bütün engelleri aşarak sonsuzluk yolunda ilerlemeye devam edecektir...
Bu kişiler arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı, bölgemizde faaliyet gösteren Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı da var. Daha önce de Kavurmacı'nın kuruculuğunu yaptığı Büyükçekmece İş Adamları Derneği'ne kapatma kararı verilmişti.
*
İBB Başkanı Kadir Topbaş 15 Temmuz darbeg ecesi ile ilgili yaptığı bir açıklamada "Darbecilere yardım eden iki çalışanımız beni sırtımdan bıçakladı" diyerek Mehmet Tunç ve Ömer Tunç isimlerini vermişti. Hiçbir kimsenin damadının, kayınçosunun, eniştesinin, bacanağının, kardeşinin yaptıkları o adamı ilgilendirmez ama kişilere göre de muamele yapılmaz umarız. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin kardeşi. Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı olarak görev yapan Tümgeneral Mehmet Dişli'den sonra İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı, Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı'nın da FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmaları çemberin daraldığını gösteriyor.
*
Sıranın daha kimlere geleceğini kestirmek güç. Şayet ucu kime dokunursa dokunsun kararlılığıi le soruşturma devam ettirilirse çok daha sürprizi simlere sıra geleceğini söylemek mümkün. Amaç Türkiye'yi; FETÖ'den, PKK'dan, IŞİD'den temizlemek ise geri adım atılmamalı. Üstelik MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da iktidara seslenerek; "Terörü bitirmek için muhalefetten ne istiyorsanız vermeye hazırız. Bugüne kadar ne istediyseniz verdik. Ama siz de terörü bitirin. Terörle mücadele konusunda elimiz zayıf diye bir sorun olmamalı. Dolayısıyla terörle mücadelenizi yapın ve ülkeyi bu beladan kurtarın. Elimizden gelen her türlü katkıyı yapacağız. Buna uygun politikalar geliştirmek gerekiyor" demişken. Artık bu güzel ülkenin bütün terör belalarından kurtulması için el birliği ile mücadeleden başka çare kalmadı.
*
Çok ilginç şeyler oluyor değil mi? Dün MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi (Ben de dahil) Ak Parti'nin destekçisi diye düşünenler, bugün Bahçeli'yi bu hareketlerinden dolayı (Ben de dahil) tebrik etmek bir yana onun yaptıklarını yapmaya (CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibi) başladı. Yanlış hesap Bağdat'tan dönermiş. Buna da şükür. En azından bugün bunları yazıyor, konuşuyor ve yapıyoruz.
*
Bakın mesela dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda asla gitmem, gidilmemeli, kaçak saray diyenler bugün Saray'a giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında olduklarını gösterdiler. Bir önceki yazımızda bu davranışları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bu davranışta bulunanlara kucak açmasını doğru bulduğumuzu belirtir ifadeler kullanmıştık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki yıl önce 'edepsiz' dediği, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu köşkte kabul etmesini ve Feyzioğlu'nun da burada yaptığı olumlu konuşmalara; ''Çok güzel hareketler bunlar'' demiştik.
*
Dün öğlen saatlerinde (yazımı yazmaya başlamadan hemen önce) telefonum çaldı. Karşıdaki ses; iyi günler efendim Mehmet Mert bey ile mi görüşüyorum, dediğinde; Buyurun benim dedim. Karşıdaki ses ise; Ben Metin Feyzioğlu. Bizi köşe yazınızda değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyoruz diyerek şöyle devam etti: “Vay efendim oraya neden gitmişim diyerek daha son yaşananları anlamayan, anlamak istemeyen, okumak istemeyenlere karşı sizin gibi ülkemizin yetiştirdiği değerli kalemlerin satırlarında yer bulmamız bize onur verdi. 15 Temmuz bir işgal girişimiydi. Ordu, birliklerimiz birbiriyle çatışmaya tutuştuğunda, büyük bir ayaklanma ve parçalanma planlanmıştı dediğimizde, şezlongunda uzanırken klavyesinden hakaret ederek benim Atatürkçülüğümü sorgulayanlar, Malta valisine mi gideceğim düşüncelerimi söylemek, devletimizin arkasında saf tutmak için. Bizim için vatan söz konusu ise gerisi teferruattır. Sizin gibi üstatların da aynı düşüncede olduğunu biliyorum. Sizi ve gazetenizi takip ediyordum zaten artık daha sık takip edeceğim...”
*
Öncelikle bu telefondan büyük onur, mutluluk ve keyif duydum. Gazetem adına, yerel gazetecilik adına ve en çok da Metin Feyzioğlu gibi kendisini bu ülkeye kabul ettiren değerler adına gurur duydum. Zira Türkiye bin yıldan fazladır sürekli düşmanlarla, bölücülerle, emperyalizmle, terörlerle mücadele ede ede bu günlere gelmiş ve bütün bu sorunları yine gerçek vatansever yurttaşları, sağduyulu aydınları, yüreğini, gücünü, aklını vatanı için kullanan devlet adamları sayesinde engelleri aşmayı başarmıştır.
Yine öyle olacak. Türkiye önündeki bütün engelleri aşarak sonsuzluk yolunda ilerlemeye devam edecektir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.