Büyükçekmece Anadolu Lisesi provokatörlerin oyun sahnesi olamaz

Büyükçekmece Şampiyonlar anıtı önünde gerçekleştirilen eylemde basın açıklaması yapan grup Öğretmenlerinin sürgün edildiğini, okulun padişahlık kurallarıyla yönetildiğini iddia etti. Türk Eğitim-Sen Büyükçekmece şubesi eylemin ardından bir açıklama yaparak şu ifadeleri kullandı;  Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi İlçenin en seçkin ve gözde okuludur. Okul müdürü Hayri ÖZENLİ, birilerinin torpiliyle değil, 29/01/2010 tarihli seçme sınavı sonucuna göre kendi alın teri ile bu kuruma müdür  olarak atanmıştır. Okul Müdürü Hayri ÖZENLİ, Atatürkçü, Vatanperver, Çalışkan ve Eğitim Camiasında adından saygıyla bahsedilen ve arkadaşları ve amirlerince sevilen, Türk Eğitim-Sen üyesi iyi bir eğitimci ve yöneticidir. Okulun 2010 yılından bu yana geçirdiği olumlu değişim ve gelişim bunun en açık göstergesidir. Din kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmeni olması ona saldırmak isteyenlerin kullanabilecekleri en temel dayanaktır. Çünkü onlara göre tüm solcularAtatürkçü, tüm ilahiyatçılar da Atatürk düşmanıdır. Bu ülkede en kolay kullanılan iki şey  maalesef Atatürk ve Din’dir.

 07.03.2013 Perşembe günü saat: 12.30 da, Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi önünde,öğrenciler adına bildiri dağıtılıp, bir sendika da  basın açıklaması yapıyor. Bu gayet doğal bir demokratik hak. Ancak; iddialara bakıldığında olayın renginin değişik olduğunu görüyoruz. Bu amaçla, Türk Eğitim-Sen olarak, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gerektiğini düşündüğümüzden bu açıklamayı yaptık.

Öğretmenler sürgün edilmiş, öğretmen kıyımı yapılmış, müdür padişah yetkileri kullanmış…

Hayri ÖZENLİ bu okulda göreve başladığından bu yana, değil görev yeri değişikliği yapılan, mutsuz ve huzursuz olma gerekçesiyle tayin isteyen bir tek öğretmen dahi yok. Bu nasıl öğretmen kıyımı?

Olay, İdari soruşturma neticesinde görev yeri değiştirilen iki müdür yardımcısına dayandırılmaya çalışılmakta olup, provokasyonun asıl kaynağı burasıdır. Haklarının arandığı iddia edilenlerden biri, Emin Öncü “ Eğitim-Sen” üyesidir.

Diğeriyse, öğrencilerin sosyal medyada Atatürkçü olarak sunduğu, sözde okul müdürünün Atatürk ve laik eğitime karşı yapacağı işlemlere karşı çıktığı için sürüldüğünü söyledikleri Resul Özcan “Eğitim-Bir-Sen” üyesidir.

Devlet memurlarının yetki ve görevleri kanun ve yönetmeliklerde belirtilmiştir. Görevini yapmayan, eksik yapan veya kötüye kullanan memur için yapılacak işlemler de kanun ve yönetmeliklerde belirlenmiştir. Söz konusu idareciler müfettişlerin incelemesi, soruşturması ve teklifi doğrultusunda, il disiplin kurulunun kararı ve  Valilik onayı ile görev yerleri değiştirilmiştir.

 İddia edildiği gibi, tek başına okul müdürlerinin böyle bir yetkisi olsaydı bütün okullar yangın yerine dönerdi.

 Demokratik eğitim istiyoruz deniliyor. Demokratik eğitim nedir?

 Liseli gençlere, Hak ve taleplerini meşru yollardan aramayı öğretmek yerine, onları yanlış yönlendirmek midir? 

Öğrencilere, Öğretmene saygıyı aşılamak yerine, öğretmene hakarete teşvik etmek midir?

Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği liseli gençleri vatana millete faydalı bireyler olarak yetiştirmek midir, okul idaresine karşı provoke etmek midir?

Konuyla ilgili okul önünde bir basın açıklaması organize ediliyor. Basın açıklamasında,”BU ARKADAŞLARIMIZ DEMOKRATİK EĞİTİM İSTEDİKLERİ İÇİN HAKLARINDA SORUŞTURMA AÇILDI “ deniliyor. Soruşturmaya konu olan Müdür yardımcılarından birinin, Okul Müdürüne fiili saldırı yaptığı kesinleşmiş soruşturma sonucu iken, bu gerekçenin mantığı anlaşılmış değildir. Öğrencilerin’de, adı geçen Müdür Yardımcılarından birinin, Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesinde öğrenci olan çocuğu tarafından organize edildiği de bize ulaşan bilgiler arasındadır.

Okuldan soruşturma sonucu uzaklaştırılan biri Eğitim-Sen üyesi, diğeri Eğitim-Bir-Sen Üyesi iki müdür yardımcısı bahane edilerek, bulanık suda balık avlanmaya çalışılıyor.

 Bu konuda en şaşırtıcı olanı da, bütün bu çalışmaların bir eğitim sendikası tarafından organize edilmeye çalışılması. Bu hangi sendika;  Eğitim-İş.

Çalışanların hepsine sahip çıkmak, onların sorunlarını dert edinmek, eğitim-öğretim faaliyetlerinin daha düzenli ve düzeyli yürütülmesi bir eğitim sendikasının önemli görevlerinden biridir elbette ,ancak;

Eğitim-İş Şubesi, daha birkaç  ay önce, Büyükçekmece io’ dan   soruşturma sonucu Esenyurt’ a sürülen Eğitim-İş sendikası üyesi Birsen ÇALIŞKAN için neden aynı hassasiyeti gösterdi mi acaba ?  

Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesinde mağdur edildikleri ileri sürülen ve haklarında olumlu kamuoyu oluşturmaya çalıştıkları idarecilerin hiç biri Eğitim-İş üyesi değil. Mağdur edildiklerini düşündükleri bu iki müdür yardımcısının üye oldukları sendikalar böyle bir basın açıklamasına gerek duymazken, öğrencilerinde içine çekilmeye çalışıldığı çeşitli gösteri ve protestoları neden Eğitim-İş Şubesi organize ediyor diye soruşturunca karşımıza çarpıcı bir bilgi çıkıyor;

Basın açıklamasını facebook sayfalarından duyurarak, iletitşim bilgisi olarak kendi cep telefonunu yazan ve basın açıklamasını sendikası adına yapan, Eğitim-İş Şube Başkanı Erkan Aksoy Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesin de  öğretmen.

Acaba; Sendika Başkanı, kendi rahatı için, müdürüne baskı yapabileceği bir fırsatımı  değerlendiriyor ? Bu yapılan bir nevi mobbing olarak ta değerlendirilemez mi ? Yoksa bu güzide eğitim kurumunun idaresini ele geçirmek için bir plan mı uygulanıyor ?

Her ne şekilde olursa olsun, bir Eğitim sendikasının, öğrencileri sosyal medyada örgütleyip öğretmenlerin ve idarecilerin üzerine yönlendirilmesinin, sendikal mücadelede ne izahı ne de karşılığı var. 

Peki, üyesi olan öğretmenlerin, soruşturma, norm kadro, okul dönüşümlerinden kaynaklı,sosyal-ekonomik ve özlük haklarıyla ilgili  onlarca sorunu varken, böyle dayanaksız iftiralarla uğraşan bir sendikanın üyeleri, gerekli cevabı bu sendikadan  istifa ederek verir mi ?